YEM Etkinlik Salonu’nda gerçekleştirilen konferansın açılış bölümünde önümüzdeki dönemde şehirleri ve hayatımızı değiştirmeye aday Yeşil Bina Yönetmeliği ile akıllı kentsel dönüşümün hızlandırılmasında yeni bir model olma iddiasındaki 'Akıllı Şehir Projesi' gibi konular ele alındı. Toplantının açılışını yapan YEM Etkinlikler Yöneticisi Zeynep Gülşen, gündelik hayatta bireysel ya da kamusal ölçekte her aksiyonun arkasında bir ya da birden fazla motivasyon olduğuna dikkat çekti ve bu anlamda bu yıl 8'incisi düzenlenen EKODesign Konferansı'nın temasını da 'yeşil motivasyon' olarak belirlediklerini söyledi.
Murat Bayram: Yeşil Bina Yönetmeliği'nin temel motivasyonu gönüllülük
Konferansın açılış sunumunu gerçekleştiren Çevre ve Şehircilik Bakanlığı Mesleki Hizmetler Genel Müdürlüğü Enerji Verimliliği Daire Başkan Vekili Murat Bayram, yeni Yeşil Binalar Yönetmeliği ve hedefleri hakkında değerlendirmelerde bulundu. Bayram, 'Kamunun Özel Sektörü Motivasyonu: Yeni Yeşil Binalar Yönetmeliği' başlıklı sunumunda, yönetmeliğin motivasyonunun da gönüllülük olduğunu vurguladı. Aralık ayında yayınlanan yönetmeliğin sektör temsilcileriyle yürütülen 2 yıllık bir diyaloğun ürünü olduğunu belirten Bayram, yasal bir çerçeve oluşturmanın hedeflendiğini kaydetti. Çevre ve Şehircilik Bakanlığı'nın sekreteryasını yürüttüğü yönetmeliğin diğer aktörlerini de farklı kurumlardan 7 kişiden oluşan daimi komite, belgelendirme kuruluşları, belgelendirme uzmanları ve sürdürülebilirlik uzmanları olarak sıralayan Bayram; bakanlığın sadece finansman problemlerini çözmek üzere bir köprü olarak bu zincirde yer aldığını sözlerine ekledi. Yönetmeliğin, bir sertifikasyon sistemi tanımlamadığını, bunu belgelendirme kuruluşlarına bıraktığını ifade eden Bayram, ancak tek bir sertifikasyon sisteminin oluşmasına müsait bir yapısı olduğunu ve asıl hedeflerinin de tek bir logo ve tek bir belgelendirme sistemine ulaşılması olduğunu belirtti. "Keşke ÇEDBİK, Mimar Sinan Güzel Sanatlar Üniversitesi (MSGSÜ) ve Türk Standartları Enstitüsü (TSE) tarafından ulusal bir belgeleme sistemi oluşturulması için yürütülen çalışmaları ortaklaştırabilseydik; öyle olsaydı şimdi ulusal bir sertifikasyon sistemimiz vardı" diyen Bayram, bu başarılamadığı için yönetmeliğin çıkarıldığını vurguladı.
Haluk Sevinçli: Tepebaşı Akıllı Kent projesinin temel ayakları enerji, ulaşım ve bilişim altyapısı
Murat Bayram'dan sonra söz alan Eskişehir Tepebaşı Belediyesi, İmar ve Şehircilik Müdürlüğü’nden Makina Mühendisi ve Enerji Yöneticisi Haluk Sevinçli de koordinatörlüğünü de yürüttüğü 'Tepebaşı Akıllı Kent' projesinin gelişim sürecini anlattı. 23,8 milyon euroluk bir bütçeye sahip REMOURBAN Projesi kapsamında İspanya'dan Valladolid Belediyesi, İngiltere'den Nothingham Şehir Konseyi ve Türkiye'den Tepebaşı Belediyesi'nin seçtikleri bölgelerde 'lighthouse city' olarak örnek projeler geliştireceğine işaret eden Sevinçli; proje bütçesinden 5 milyon euro'nun Tepebaşı'nda yapılacak yatırımlar için ayrıldığını söyledi. Bayram, enerji, ulaşım ve bilişim altyapısı olmak üzere üç temel ayağı olan projenin 8 iş paketinden oluştuğunu belirterek; Tepebaşı için ayrılan bütçenin 3,8 milyon euroluk bölümünün bina iyileştirme ve ulaşım ayaklarında kullanılacağını ifade etti.
Projenin gelişim sürecinde belediye merkez binasında enerji verimliliğine yönelik çeşitli adımlar atıldığını, enerji vermliliğinin artırılması ve yenilenebilir enerji kaynaklarına yönelmeyi hedefleyen 'Başkanlar Sözleşmesi'nin (Covenant of Mayors) imzalandığını, Sürdürülebilir Enerji Eylem Planı'nın (SEAP) hazırlandığını aktaran Sevinçli; 1 Ocak tarihinde de 60 aylık bir sürece yayılacak Yaşam Köyü projesinin startını verdiklerini söyledi. Yaşam Köyü projesiyle 10 bin 485 metrekarelik bir alanda 57 villa ve bir sosyal tesisin yenileneceğini, yüzde 53 enerji tasarrufu hedeflendiğini kaydeden Sevinçli, bisiklet ve elektrikli araçların da teşvik edileceğini sözlerine ekledi.
Motivasyonunu doğadan ve insan vücudundan alan projeler
Daha sonra söz alan Jonas Norsted de Atelier Oslo olarak geliştirdikleri çözüm önerileri üzerinden 'sürdürülebilir mimarlık nedir?' sorusunu ele aldı. 10 yıllık genç ve küçük bir ofis olduklarını kaydeden Norsted, motivasyonunu doğadan ve insan vücudundan alan projelerinden örnekler paylaştı. Laternen gibi küçük ölçekli projelerden Common Ground ve Kroppsrom Pavilion gibi enstalasyon ve pavyonlara, Cabin at Norderhov gibi kırsal bir deneyimden Deichman central library gibi şehir imgelerine kadar geniş bir yelpazede üretim yapan pratiğin tasarımlarının temel hedefinin insanlara mutluluk vermek üzerinden şekillendiğini belirten Norsted; örneğin Venedik Bienali için gerçekleştirdikleri Transcribed Nature'de doğada insanlar için heyecan verici olan şeyin ne olduğunu bulmaya çalıştıklarını, Kroppsrom Pavilion'da ise çok karmaşık bir yapısı olan insan vücudunu mimariye nasıl dahil edebileceklerini araştırdıklarını söyledi. Norsted'in katılımcılarla paylaştığı diğer örnekler de Norveç fiyordlarına bakan bir yamaç üzerinde inşa edilen ve farklı aydınlatma koşullarını test eden, peyzaja hakim olan kıvrımlı yapıyı iç mekanda da sürdüren tasarımıyla Cabin at Norderhov ile farklı mimarlık pratiklerinin işbirliğinin bir örneği olarak tanımladığı Deichman Central Library oldu.
|