'Yeşil Motivasyon'u Odağına...
Vaillant Türkiye’de Üst Düzey Atama
"Vaillant Şikayet Yönetiminde...
İş Dünyası 'Değişimi Yönetmek'...
Yeşile "Geri Dönüşüm" ile Destek
"Yeşil Şehirler" Bu Açıdan da Başarılı!
Boşaltılan Kavramların İçini...
Parçacıkların Çarpıştığı Yerde...
Eski Binaları Yıkıp Yeniden...
Londra da Yüksek Bina Yapıyor,...
Yeşili Unutun; Önemli Olan Şeffaflık!
EKODesign 2014; "Yeşili Unutun,...
Şeffaflık için Yeşil Doğru Strateji mi?
Yapı-Endüstri Merkezi (YEM) tarafından, bu yıl 7.’si düzenlenen tasarımın yeşil zirvesi EKODesign konferansında, “Şeffaflık için yeşil doğru strateji mi?” konusu ana sponsorlar panelinde tartışıldı.
YEM Stratejik Pazarlama ve İş Geliştirme Koordinatörü Banu Uçak’ın moderatörlüğünde gerçekleştirilen panele, UPM Biyokompozit Yönetim Takımı Üyesi Edward Robinson, İnterfiks Yapı Kimyasalları İcra Kurulu Başkanı Hüseyin Bilmaç, Vaillant Group Strateji Direktörü Dr. Patrick Metzler konuşmacı olarak katıldı. Panelde şirketler şeffaflık ile ilgili yaklaşımlarını, katılımcılarla paylaştı.
AB etiketleme sisteminde değişikliğe gidiyor Vaillant Group Strateji Direktörü Dr. Patrick Metzler, Avrupa Birliği’nin ısıtma sisteminde değişikliğe gittiğini belirterek, Avrupa'nın karbon ayak izini azaltmak, enerji verimliliğini daha da artırmak istediğini söyledi. Avrupa Birliği’nde ısıtma sistemleri ile ilgili pek çok yönetmeliğin olduğunun altını çizen Metzler, bu durumun kafa karışıklığına yol açtığını ifade etti. ERP’nin önümüzdeki yıl yürürlüğe girecek yeni bir etiketleme sistemi olduğundan bahseden Metzler, ERP’nin ürünlerdeki enerji verimliliğini belirleyeceğini söyledi. ERP’nin daha fazla şeffaflık sağlayacağını vurgulayan Metzler, sistemin bütüncül bir bakış açısı ile tüketiciye enerji verimliliği konusunda bilgi sağlayacağını ifade etti. Bu sistemin önemli değişiklik yaratacağını düşündüklerini bildiren Metzler, 140 yıllık firma olarak bu değişikliklere hazırlıklı olduklarının altını çizdi. "Önce Avrupa'da uygulanacak, sonra Türkiye'ye gelecek" Metzler, ERP sistemini Avrupa’da uygulayıp, deneyimlerini Türkiye’ye taşıyacaklarını belirterek, satış sonrası danışmanlık hizmetlerini son kullanıcıya vereceklerinin de altını çizdi. "Şeffaflık için biyokompozitler güzel bir örnek" UPM Biyokompozit Yönetim Takımı Üyesi Edward Robinson, biyokompositlerin şeffaflık için güzel bir örnek olduğunu belirterek konuşmasına başladı. Ürünlerinin sürdürülebilir olduğu için bu konferansa konuşmacı olarak katıldığını vurgulayan Robinson, hammaddenin sağlanmasından, işlenmesine, enerjinin nasıl kullanıldığına kadar bütün süreçlerin sürdürülebilirlikte bir bütün olarak değerlendirilmesi gerektiğinin altını çizdi. UPM’nin ormancılık sektöründen gelen, Finlandiye merkezli global bir şirket olduğunu belirten Robinson, şirketin 2013 yılında 10 milyar euro ciro yaptığını söyledi. Robinson, daha çok inovatif, yaratıcı ürünler geliştirmeye önem verdiklerini kaydetti. Robinson, ürünlerinin fiyatlarının çok yukarıda olmadığını belirterek, insanların daha ucuz ürünleri deneyerek, problemler yaşadığını ifade etti. Kullanıcının Kuzey ülkelerin ürünlerindeki güvenilirliği keşfettiklerini vurgulayan Robinson, ürünlerinde yaratıcılıklarını ve dinamizmlerini yansıtmaya çalıştıklarını belirtti. "İnşaat malzemesi binanın çevreci olmasını sağlıyor" İnterfiks Yapı Kimyasalları İcra Kurulu Başkanı Hüseyin Bilmaç, su yalıtımının önemine değinerek, yapı kimyasallarının sürdürülebilirlik ile ilişkisini anlattı. Sürdürülebilirliğin ekolojik inşaat malzemelerinin yaygın olması ile doğru orantılı olduğunu ifade eden Bilmaç, inşaat malzemesinin binanın yeşil ya da çevreci olmasını sağladığını kaydetti. Yapılarda, düşük enerjili malzemelerin tercih edilmesi gerektiğinin altını çizen Bilmaç, malzemelerin geri dönüştürülebilir olması gerektiğini vurguladı. "Yapı malzemelerinin geri kazanımı yaygınlaştırılması" Çevre dostu binaların sayısının artması gerektiğini kaydeden Bilmaç, yeşil binaların insan sağlığına olumlu etkisine değindi. Bilmaç, Türkiye’de yeşil sertifikalı binaların sayısının artması gerektiğini söyleyerek, “Ülkede yapı malzemelerinin yerinde kullanımı, geri dönüşü desteklenmeli ve geri kazanımı yaygınlaştırılmalı” dedi. Bilmaç, İMSAD Başkanı olduğu dönemde bu konuda Ankara’da yetkililer ile görüştüklerini, raporlar ilettiklerini ve yetkililerin duyarsız kaldığını da ifade etti. 1970’lerde çevresel tasarımların, 1980’lerde yeşil mimarinin, 1990’larda ise ekolojik ve sürdürülebilir mimarlığın önemli olduğunu belirten Bilmaç, firma olarak çevre dostu binalar için, inorganik kimyasallardan oluşan malzeme ile binaların su yalıtımlarını gerçekleştirdiklerini kaydetti. Bina satın alınırken yalıtım görmezden geliniyor Bilmaç, Türk kullanıcının tüketim alışkanlıklarından bahsederek, bina alırken, tüketicilerin lokasyona ve dış görünüme daha çok önem verdiğini belirtti. Binalardaki su yalıtımının satın alma kriterlerinde belirleyici olmadığını bildiren Bilmaç, “Yalıtımı yapılan binalar tercih edilmeli. Binanın yalıtımının iyi yapılması, satın almada öncelikle bakılması gereken kriterlerden biri olmalıdır” dedi. |