EKODesign 2014’ün en dikkat çekici sunumlarından biri, 'tasarım parçacıklardan ibarettir' mottosuyla Barselonalı disiplinlerarası mimari stüdyo Cloud9’ın kurucu direktörü Enric Ruiz-Geli'den geldi. Kendini, doğadan ilham alan akılcı strüktürleri yaratırken yeni teknolojik gelişmeleri ve mimarinin edimsel boyutlarını kullanmaya adayan Enric Ruiz-Geli, parçacık mimarisi yaklaşımını, insanoğlu ve doğanın ortak bir dil kullandığı empatik bir toplum anlayışına işaret ederek değerlendirdi. Bilgi ekonomisine geçişte, mimarlığın henüz buna hazır olmadığına işaret eden Ruiz-Geli, gelişmekte olan dijital araçların ve üretim süreçlerinin sektörü yeni yapı uygulamalarına hazırladığını kaydetti.
'Eko-tasarım'ı herşeyden önce bir 'aktivizm' olarak dillendiren Ruiz-Geli, önemli bir turizm kenti olan Barselona'da enerjinin yüzde 80'inin iklimlendirme için kullanıldığına dikkat çekerek; "Kyoto Protokolü'ne göre karbon emisyonlarının yüzde 20 azaltılması hedefleniyor. Ama bunun yeterli olduğunu söyleyebilir miyiz? Bizler aktivist olmalıyız; hükümetlere, örneğin 'neden yüzde 70 değil de, yüzde 20?' diye sormalıyız" şeklinde konuştu. Vizyon oluşturmak için pilot projelerin öneminin altını çizen Ruiz-Geli, 30 kişilik küçük bir ekip olmalarına rağmen pilot projelerle ciddi bir geri dönüş yakaladıklarını; İstanbul'un da örnek oluşturabilecek, ufuk açıcı pilot projeler gerçekleştirmesinin gerekliliğine değindi.
Mimar, binayı tamamladıktan sonra kaçmamalı
Bir prototip olarak tanımladığı 'Media-ICT Binası' üzerinden araştırmanın önemine vurgu yapan Ruiz-Geli, "Mimarlar olarak, bilgisayarlarımızı, modelleme programlarını, veri üretimini ve kullanımını iyi bilmek zorundayız" dedi. Mimarın, 'tamamlandı' diye yaptığı binadan kaçmaması gerektiğinin altını çizen Ruiz-Geli, "Yaptığımız binaları gözlemek zorundayız; biz, iki yıl boyunca izliyoruz" diye konuştu. Dikey bulutların çerçevelediği Media-ICT binasının kendinin bir performansa dönüştüğünü kaydeden Ruiz-Geli, sistem için 600 sensör kullanıldığını aktardı. 'Akıllı bina'nın pahalı bir yatırım olduğu tezine katılmadığını söyleyen ve Barselona'nın en akıllı binası olan Media-ICT için 100 bin euro harcandığını anımsatan Ruiz-Geli; sistem için kullanılan sensörlerin birim fiyatının sadece 2 euro olduğunu, bunun da neredeyse bir kahve parasına karşılık geldiğine dikkat çekti.
Parçacıkların çarpıştığı yer; ElBulli
"Eko-tasarım, mimarlık ve malzeme ile doğrudan alakalı; ama aynı zamanda biyoçeşitlilikle de ilgili" diyen Ruiz-Geli, bunu Cap de Creus Doğal Parkı'nda gerçekleştirilecek ElBulli projesiyle örneklendirdi. Biyoçeşitliliğin korunması ve geliştirilmesinin önemini vurgulayan ve Avrupa'nın da bu anlamda bütüncül bir yaklaşım benimsediğine işaret eden Ruiz-Geli, "Mimarimizin doğayı nasıl çerçevelediği çok önemli; mimarlar olarak bizim de biyoçeşitliliği korumak ve geliştirmek için bütüncül bir yaklaşıma ihtiyacımız var" diye konuştu. 'Parçacık mimarisi'ne göndermede bulunarak, "Biz de doğada küçük birer parçacığız" diyen Ruiz-Geli, "Mimarinin, parçacıkların trafiğini izleyecek sensörlere ihtiyacı var; çünkü parçacıkların çarpıştığı yerde mimarlık ortaya çıkıyor, başlıyor" dedi. "Ağaçların akıllı olduğuna inanıyorum; çünkü, suyun, güneşin, rüzgarın yerini, yönünü bilirler; mevsimleri algılarlar. Bu bilgiyi, ağaçların patron olduğu binalar yapmak için neden kullanmayalım" diyen ve ElBulli'yi doğa içinde bir retrofitting olarak tanımlayan Ruiz-Geli; ElBulli'nin başarılı olursa, içinde herşey olduğu için başarılı olacağını sözlerine ekledi.
|