Wolfgang Münchau, Financial
Times'ta yayımlanan makalesinde finansal piyasalarda yaşanan
istikrarsızlığın yeni bir krize davetiye çıkardığını uyarısını yaparak, şu
andaki durumun piyasalarda balonların oluştuğu 2003 ve 2004 yılına benzediğini
söyledi. "Countdown to the next crisis is already under way" başlıklı
makalesinde, küresel sermaye piyasalarının uzun bir süredir yeni bir balona
sürüklendiği bilmek için, Dow Jones Sanayi Ortalaması'nın 10.000 puanı bulmasını
beklemek zorunda olunmadığını söyleyen Münchau, yaşanan şeylerin bir önceki
gayrimenkul, kredi, emtia ve sermaye balonlarının oluşmaya başladığı ve düşük
gösterge faizleri ve enflasyon eksikliğiyle tetiklenen 2003 ve 2004 yıllarını
andırdığını söyledi.
Münchau bu seferki balon riskinde farkı ise daha kısa zamanda patlayacak
olmasında gördü. Bu gelişmelerin bir balon olduğu ise borsa değerlemesinde
kullanılan Cape ve Q adındaki iki ölçütü kullanarak bilinebileceğin söyleyen
yazar, Cape ile enflasyon değerlemesine tabi tutulmuş fiyat/ kazanç oranın 10
yıllık hareketli ortalamasını ölçüldüğünü, Q ile ise piyasa değerinin net
kaynağa bölünmüş halinin gösterildiğini ifade etti. Eylül ayının ortalarında,
iki ölçüt de ABD borsasının yüzde 35 ile yüzde 40 arasında daha fazla
değerlendiğini ortaya koydu. Piyasalar o tarihten bu yana getirilerin hareketli
ortalamasından çok daha fazla artış gösterdi.
Temel neden düşük faiz
Münchau, yenilenen balonun arkasındaki tek nedenin, insanları her türlü
riskli varlığa yöneltebilen, oldukça düşük seviyedeki gösterge faiz oranları
olduğu söylerken, konut fiyatlarında da yeniden bir artış olduğu gözlendiğinin
altını çizdi.
Ancak bundan beş yıl önce gerçekleşen şeylerin aksine, merkez bankaları
şimdilerde hem para akışı sağlama hem de finansal istikrar sağlama gibi bir
görev üstlendi. Son zamanlarda yeniden ortaya çıktığı gibi, bu iki görev kolay
bir şekilde birbiriyle ters düşebiliyor. Örneğin, Avrupa'da, Avrupa merkez
bankasının normal şartlar altında faiz oranlarını yükseltmeye başlardı. Merkez
bankasının hareketsiz kalmasının nedeni, Avrupa'nın her zaman sermaye eksikliği
yaşayan bankacılık sistemine zarar vermek istememesi.
Yazar, aynı şeyin az çok dünyanın her yerinde geçerli olduğunu söyleyerek,
gelecek bir yıl içinde enflasyonda önemli bir yükselme beklenmese de
değişikliklerin 2010'dan sonra etkisini fazlasıyla hissettirmesi beklendiğine
işaret etti. Enflasyon balonu tetikleyebilir
Yükselen enflasyon beklentilerinin yeniden başlamasının ardından, merkez
bankaları daha hızlı bir şekilde agresif para politikalarına yönelebileceğini
kaydeden yazar, kısa süreli bir enflasyon balonu yeni bir ekonomik durgunluk
yaratabilir, yeni bir bankacılık krizine neden olup, deflasyona sebep olabilir
dedi. Makalesinde, ekonomist Hyman Minksy'nin mali istikrarsızlık hipotezinde
tam olarak böyle bir senaryodan bahsettiğini belirten Münchau, "Minsky,
geniş bir mali sektöre sahip olan ve yatırım mallarına fazla odaklanan bir
dünyanın hem ürün hem de fiyat açısından istikrarsızlık yaratacağını iddia
ediyor" dedi. Suç hükümetlerde
Yazar, Minsky'e göre bunların istikrarsızlığın derin sebepleri olsa da
istikrasızlığın ortaya çıkış şekli aslında şimdilerde hükümetlerin krizlere
cevap veriş şekli olduğuna da dikkat çekti. "Dünya birçok finans balonu gördü ve
aynı süreçte büyük ekonomik istikrarsızlıklar yaşadı. Yaşanan bu ekonomik
istikrarsızlıkların hiçbiri de köklü makroekonomik modellerle anlatılamadı.
Minsky sahip olduğumuz her şeyi anlatıyor" diyen Münchau, dünya
liderlerini krize cevap verirken, ikramiyelere ve diğer ilgili konulara
odaklandığı için eleştirdi. İki senaryo
Minsky haklı çıkarsa, istikrarsızlık devam edip çok daha kötü boyutlara
ulaşabilir uyarısı yapan yazar, şu anki durumun iki önemli senaryoyu ortaya
çıkardığını belirtti. Senaryolardan ilki, merkez bankalarının 2010'dan korkmaya
başlaması ki bu riskli varlıkların fiyatlarında başka bir düşüşün yaşanmasına
neden olabilir. Normal para politikalarına yaşanacak herhangi bir geri dönüşün,
önüne geçilmeyecek bir şekilde şu anda oldukça ucuz mortgage kredileriyle
desteklenen gayrimenkul piyasasında yine bir düşüş yaratabilir.
Yazar alternatif senaryo için ise, "Merkez bankaları finansal istikrarı,
fiyat istikrarına tercih edebilir ve para akışları için kapıları elinden geldiği
kadar açık tutabilir. Bu şekilde bütün finansal krizlerin babası olabilecek bir
krizi ortaya çıkabilir. Tahvil piyasalarında yaşanacak herhangi bir çöküş,
ekonomik durgunluk ve deflasyona davetiye çıkarır" dedi.
Münchau, Merkez bankaları nasıl hareket ederse etsin, ortada büyük bir
tehlike olduğunun da altını çizerken, başarılı para politikası tehlikeli bir
tepede yürümeye benzediğini ve hangi yönün daha güvenilir olacağının
bilinemediğini kaydetti. Yazar makalesini, "Şimdilik emin olacağımız şey,
güvenli bir yolun olmadığı" ifadesiyle sonlandırdı.
|