Türkiye İlerleme Kaydetti...
Van 3.9 ile Sallandı!
Her 100 Kişinin 70’i Depreme Hazırlıksız
"Bu Çalışma Bir Başlangıç,...
Meslek Odaları Van Depreminin...
Bir Yanda Afet Yasası, Bir...
Van Kırsalı için Kapsamlı...
THBB'nin Van'da KGS Çağrısına...
Avrupa Hazır Beton Birliği...
Van'da Yine Deprem, Yine Can Kaybı
''Alınan Vergiler, Sağlığımıza,...
"İstanbul'da Sonuç Alınamamasının...
Van Depreminde Hayatını Kaybedenlerin...
Van'da Tablo Netleşiyor
Van Depremi: 217 Ölü, 1090 Yaralı
Van Depremi Sonrası İnşaatta Kalite ve Yapı Güvenliği Tartışılıyor
Van'da meydana gelen deprem, on yıllardır gündemdeki önemini koruyan ve her fırsatta dile getirilen 'inşaatta kalite' ve 'yapı güvenliği' olgularını da yeniden tartışmaya açtı. Van'da yapısal anlamda alınması gereken önlemlere de dikkat çekilen açıklamalarda, depremsel risk taşıyan yapı stoğunun iyileştirilmesi için hiçbir adım atılmadığı
EM>Foto: Levent Harman (AA) Nazmi Durbakayım: Japonya'da 7.6 şiddetinde
bir depremde hiçbir hasar meydana gelmezken, Türkiye'de büyük çaplı hasarların
oluşması insanlık suçu
İstanbul İnşaatçılar Derneği (İNDER) Başkanı Nazmi Durbakayım, Van'daki depremle ilgili olarak, ''Öldüren, risk yaratan binaların derhal boşaltılıp yıkılması, buradaki insanların da daha güvenli binalara taşınması gerek. Yazlık bölgelerde binlerce boş ev var'' dedi. Durbakayım, Japonya'da 7.6 şiddetinde bir deprem olduğunda hiçbir hasar meydana gelmezken, Türkiye'de büyük çaplı hasarların oluşmasının insanlık suçu olduğunu söyledi. Artık bir yerde çizgi çekip bunu kapatmak gerektiğine işaret eden Durbakayım, ''Hele hele kamuda bu tarzda binaların olması çok büyük ayıbımız. Devlet eliyle buna son verilmesi lazım. Teknolojik imkanlar emrimizde'' dedi. Durbakayım, deprem riski olan binaların derhal boşaltılması gerektiğini ifade ederek, ''Halen, 'yapılan binalar fazla mı?, stok mu oluşuyor?' diye spekülasyonlar yapılıyor. Depremden sonra gerek TOKİ'nin katkılarıyla gerek özel sektörün katkılarıyla yapılan binalarda bu riskler artık yok'' diye konuştu. 7.2 büyüklüğündeki depremi İstanbul'da düşünemediğini de dile getiren Durbakayım, Van'da nüfusun seyrek olması ve ulaşım imkanlarının bulunması nedeniyle, can kaybının fazla olmadığını, ancak İstanbul'da benzer bir depremin olması durumunda çok fazla can kaybı meydana geleceğini vurguladı. İstanbul'da bugün kat mülkiyetinden dolayı yenilenemeyen binlerce bina bulunduğuna işaret eden Durbakayım, şunları kaydetti: ''Bu depremden ders çıkarmamız lazım. Bunu milli politika olarak kabul edip seferberlik ilan etmeliyiz. Yapacağımız şey; deprem riski taşıyan binaları derhal boşaltmamız ve bunları yıkmamız lazım. Bunların yenilenmesi için kat mülkiyeti kanunundan yararlanıp, ayak direyen, farkı şeyler isteyenler var, bunun önüne geçilmesi lazım. Bu binaların özel sektör tarafından yenilenmesi mümkün. Yenilendiğinde, devlete bir yük olmadan, vatandaşların da cebinden para çıkmadan bu dönüşümler yapılabilir. Ekonomik değeri fazla olmayan bölgelerde de milli bir politika şeklinde belli bir fon ayırıp, vatandaşın da elini taşın altına koyması suretiyle, bu binalar yıkılıp tekrar yapılabilir. Belki TOKİ gibi bir kuruluş daha oluşturulabilir ve bu şekilde süratle bu riskler ortadan kaldırılabilir. Önümüzdeki 5 seneyi hedef koyarsak, Türkiye'deki bu kötü yapı stokunun yüzde 80'ini kaldırmak mümkün olabilir. Devlet ile vatandaş el ele bir kampanya açmamız lazım.'' ''Kat mülkiyeti kanunu değiştirilmeli'' Dernek olarak üyeleri şu andaki yaraları sarmak için yardıma davet ettiklerini söyleyen Durbakayım, öteki taraftan da bu risklerin ortadan kalkması için önerilerini ilgili bakanlığa ulaştıracaklarını, bugün itibariyle bir sayfa açtıklarını belirtti. Nazmi Durbakayım, ''Öldüren, risk yaratan binaların derhal boşaltılıp yıkılması, buradaki insanların da daha güvenli binalara taşınması gerek. Yazlık bölgelerde binlerce boş ev var. Belki çok riskli olan bölgelerdeki insanlar geçici olarak buralarda ikame edebilir ve süratle deprem evleri yapılabilir. TOKİ acil ihtiyacın yüzde 20'sini karşılayabiliyor. Bunu daha büyük boyuta geçirebilmek için belki TOKİ gibi ikinci bir kuruluş oluşturulabilir ve bu şekilde süratle bu riskler ortadan kaldırılabilir'' diye konuştu. Büyük şehirlerde mevcut binaların dönüştürülmesi gerektiğini ifade eden Durbakayım, ''Deprem riski taşıyan binlerce bina var. Ama buradaki maliklerinin hepsinin katılımı ile bu olabiliyor. Bir-iki kişinin 'hayır' demesi ile bina yenilenemiyor. Buna bir çözüm gelmesi lazım. Devlet anayasa hükmünde çıkartacağı bir kanunla mevcut kat mülkiyeti kanunundan vatandaşın kötü niyetle yararlanmasının önüne geçilmeli. Belli bir yüzdenin oyu ile bina yıkılıp yerine yenisi yapılmalı ve azınlık bunun önüne geçememeli'' şeklinde konuştu. Foto: Levent Harman (AA) Türkiye Hazır Beton Birliği (THBB): Van'daki hazır beton firmalarının kalite belgesi yok Türkiye Hazır Beton Birliği (THBB) Başkanı Ayhan Güleryüz, Van'da 7 tane, Erciş'te 3 tane hazır beton firması bulunduğunu ve bunların hiç birinin Kalite Güvence Sistemi (KGS) belgesi olmadığını belirterek, ''Bunlar birliğimize üye değil. Bu firmalar birliğimize üye olsaydı, biz bunları denetleyebilirdik'' dedi. Yıkılan binalara baktıklarında 8-9 katlı binanın üst üste geldiğini ifade eden Güleryüz, ''Depremin olduğu yer birinci derece deprem bölgesi, ancak Van ikinci derece deprem bölgesi. Fakat bakıyorsunuz Van'da da binalar yıkılmış'' dedi. Binalarda santimetrekarede 300 kilo yük taşıyabilen C30 sınıfı beton kullanılması gerektiğini dile getiren Güleryüz, ''Türkiye Hazır Beton Birliği olarak İstanbul'da 1988'den önce yapılan binaların kalitelerini kontrol ettirdik. Aldığımız numunelerde maalesef bu binaların çoğunun beton kalitesinin ortalama C9 olduğunu gördük. Bu binalar bırakın depremi, zamanla kendi kendine de yıkılacaktır'' diye konuştu. Ayhan Güleryüz, 7.2 şiddetindeki depremin İstanbul'da olması durumunda can kaybının çok daha fazla olacağını ifade etti. Türkiye Hazır Beton Birliği olarak binalarda kullanılan tüm malzemelerin denetlenmesini istediklerini dile getiren Güleryüz, ''Biz kendimize üye olan hazır betoncuları denetliyoruz. Fakat Van'da 7 tane, Erciş'te 3 tane beton firması var ve bunların hiçbirisinin KGS belgesi yok. Bu firmalar birliğimize üye değil. Birliğimize üye olsaydı biz bunları denetleyebilirdik'' dedi. 1999 depreminden sonra yapılan markalı projelerde ve yapı denetiminin yüksek olduğu projelerde, yeni yapılan binaların can simidi vazifesini gördüğünü ve güvenli olduğunu vurgulayan Güleryüz, bunların çoğunun C30, C40, hatta C50 sınıfında beton kullandığını belirterek, 1988 öncesi yapılan eski binaların yıkılıp yerlerine yenilerinin yapılması gerektiğini kaydetti. Güleryüz, ''Hazır beton firmalarını muhakkak bize üye olmaya davet ediyoruz ve onların kalitelerini denetlemek istiyoruz. O bölgedeki mikser operatörü, pompa operatörü, beton santralcileri ve laborantları, Birliğimizde ücretsiz olarak eğitebiliriz'' dedi. GYODER'den de kat mülkiyeti vurgusu Gayrimenkul Yatırım Ortaklığı Derneği (GYODER) Yönetim Kurulu Başkanı Işık Gökkaya da 1999 yılı öncesinde deprem yönetmeliğine uygun binaların yapılmadığını söyledi. Türkiye'deki binaların yapının durumuna göre ortalama 30 ile 50 yıl ömrü bulunduğunu ifade eden Gökkaya, bir an önce Türkiye'de sağlıksız binaların envanterinin çıkartılması gerektiğini kaydetti. Türkiye'de mevcut konut stokunun yüzde 45'inin ömrünü tamamladığını, Türkiye'deki yapı stokunun yüzde 45'inin yenilenmesi gerektiğini ifade eden Gökkaya, 1999 öncesi üretilen binaların bir an önce yenilenmesi gerektiğini kaydetti. Gökkaya, ''Kentsel dönüşüm kanununu sağlıklı şekilde çıkarmak gerekiyor. Onun dışında kat mülkiyeti kanununu bir an önce değiştirmek lazım. Örneğin 10 dairelik bir binada bir kişi itiraz ederse o binayı yıkamıyorsunuz. Bu oy birliğine değil de oy çokluğuna çevrilebilir. Binada oturanların üçte ikisinin 'evet' demesiyle bina yıkılabilir'' dedi. İmar transferinin de çok önemli olduğuna işaret eden Gökkaya, insanların imar haklarını başka bölgelere transfer edebilmesi ve imar haklarının menkulleştirilmesinin de ciddi anlamda bir sermaye oluşumu için önemli olduğunu vurguladı. Van'daki depremde binaların çoğunluğunda sigorta olmadığını gördüklerini söyleyen Gökkaya, ''Yapı denetim firmalarını daha farklı fonksiyonel ve sorumluluk içinde bir yapıya dönüştürmek lazım. Sigortalı olmayan binalara ruhsat veya yapı kullanım izni verilmemesi lazım. Artık devletin yaptırımını hissetmemiz lazım'' diye konuştu. Türk Yapısal Çelik Derneği: Van’ı deprem değil, çarpık yapılaşma vurdu Türkiye’yi yasa boğan Van Depremi’nin bir kez daha ‘insanları deprem değil, kötü yapılaşma öldürür’ gerçeğini gözler önüne serdiğini söyleyen Türk Yapısal Çelik Derneği (TUCSA) Başkanı Prof. Dr. Nesrin Yardımcı, “Şimdi ülke olarak birlikte yaşayacağımız depremlere dayanıklı yapılar konusunda bilinçlenme ve önlem alma zamanı” dedi. Çelik yapı üreticileri olarak doğru projelendirilen ve doğru yapılan hiçbir yapının depremde yıkılmayacağına inandıklarını belirten Prof. Yardımcı, “Bundan sonra depremle yerle bir olan Van ve ilçeleri yeniden imar edilirken Türkiye’nin bir deprem ülkesi olduğu gerçeği göz önünde tutulmalı. İnşaat faaliyetlerinin zorlaştığı her türlü mevsim şartlarında süratli yapım ve kurulum olanağı sağlayan depreme dayanıklı çelik yapılara gereken önem verilmeli. Önümüz kış, depremzedelerin biran önce günlük hayatlarına dönebilmeleri, başlarını sokacak bir evle mümkün. Bu nedenle gevşek zeminde dahi yaşamaya imkan sunan çelik yapıların bu avantajlarından Van’da da yararlanılmalı tercih edilmeli” diye konuştu. ‘Göreve hazırız’ Çelik yapı sektörü ve TUCSA olarak kendilerine bir görev verilmesi durumunda olanaklar ölçüsünde her türlü desteği vermeye hazır olduklarını ifade eden Nesrin Yardımcı, “Depremin hemen ardından Yönetim Kurulumuz tüm üyelerle birlikte alınabilecek önlemleri değerlendirmeye başlamıştır. Gerektiği durumda bölgeye iş makinalarının sevk edilmesi, konteyner tipi ofis, sağlık merkezi veya konut temininin sağlanması, okul v.b. kamu binası olarak kullanılabilecek hafif çelik yapı ve çelik taşıyıcı sistemli yapı inşaa edilmesi, çelik yapılarda kullanılabilecek malzeme desteği verilmesi, danışmanlık ve proje desteği sağlanması için olanakların değerlendirilmesine başlanmıştır açıklamasında bulundu. ‘Depremden önce önlem alınmalı’ Aslında bu tür önlemlerin Başbakanlık Afet ve Acil Durum Yönetimi Başkanlığı’nın (AFAD) da belirttiği gibi depremden önce alınması gerektiğinin altını çizen Prof. Dr. Yardımcı, şöyle devam etti: “Depreme karşı önlemlerin depremden önce alınması gerekir. Bu düşünceden hareketle, Türk Yapısal Çelik Derneği olarak bir 'Afete Dayanıklı Çelik Yapılar' Kamu Araştırma Geliştirme (KAMAG) projesi ile 'Çok Amaçlı Afet Hazırlık Yapıları' konulu bir inovasyon projesini bu yıl içinde AFAD Deprem Dairesi Başkanlığı’na sunduk. Bu konudaki çalışmalarımız devam ediyor. Ayrıca, depreme karşı güçlendirme finansman modeli üzerinde de ön çalışmalarımız başlamıştır.” Son olarak depremde hayatlarını kaybedenlere Allah’tan rahmet, yakınlarına ve ülkemize başsağlığı dileyen TUCSA Başkanı Prof. Dr. Nesrin Yardımcı, “Teknolojinin bu kadar geliştiği çağımızda artık kötü yapılaşmadan dolayı can kayıplarının olmamasını temenni ediyoruz. Deprem olmadan yaptığımız uyarıları deprem sonrası da yapıyoruz. Ancak bir mesafe alamıyoruz. Türk Yapısal Çelik Derneği olarak bu konuda üzerimize düşen görevleri yerine getirmeye kararlıyız” dedi. İMSAD: Van'daki orta ve az hasarlı binalar güçlendirilmeli İnşaat Malzemesi Sanayicileri Derneği (İMSAD) Yönetim Kurulu Başkanı Hüseyin Bilmaç, Van'daki depremin ardından bölgedeki ağır hasarlı yapıların yıkılmasından sonra orta ve az hasarlı binaların incelenerek güçlendirilmesi gerektiğini bildirdi. Türkiye'de kaliteli, dünya çapında rekabetçi bir inşaat malzemesi sanayisi, yine dünya sıralamasında olan bir müteahhitlik ve gelişen bir müşavirlik becerisi olmasına karşın depremlerde yapılar nedeniyle can kaybı yaşanmasından büyük üzüntü duyduklarını belirten Bilmaç, bölgedeki ağır hasarlı yapıların yıkılmasından sonra orta ve az hasarlı binaların incelenerek güçlendirilmesi gerektiğini vurguladı. Güçlendirmenin, konunun uzmanlarınca afet yönetmeliğinde yer alan esaslara göre yapılmasının önemine dikkati çeken Bilmaç, ''Türk inşaat sanayisi olarak güçlendirme ve depreme dayanıklı binalar üretmekte hiçbir eksiğimiz yok, fazlamız var'' dedi. İMSAD Yapı Güvenliği ve Deprem Komitesi Başkanı M. Galip Sayıl ise yaşanan depremler ve can kayıpları nedeniyle bu konuda yürüttükleri çalışmaların öneminin her geçen gün arttığını belirtti. Mevcut yapılarda bir plan dahilinde, yeni yapılarda ise doğru malzeme seçimi, nitelikli projelendirme, kaliteli imalat ve yerinde denetimle birlikte standartların eksiksiz ve tam uygulanmasının önemini vurgulayan Sayıl, bu konuda bir dizi çalışma yürüttüklerini, bu çalışmalarda Başbakanlık Afet ve Acil Yönetim Başkanlığı Deprem Daire Başkanlığı, Türk Deprem Vakfı ve Yapı Denetim Kuruluşları Birliği ile işbirliği içinde olduklarını kaydetti. TİM-FED: 1999 depreminin üzerinden 12 yılı aşkın bir süre geçmesine rağmen, ne yazık ki ciddi bir önlem düzenlemesine gidilmedi Tüm İnşaat Müteahhitleri Federasyonu (TİM-FED) Genel Başkanı Tahir Tellioğlu, 17 Ağustos Marmara depreminin üzerinden 12 yılı aşkın bir süre geçmesine karşın ciddi bir önlem alınmadığını belirterek, Türkiye'deki riskli yapı stoklarının orta şiddetteki bir depremde yıkılma tehlikesiyle karşı karşıya olduğunu öne sürdü. Tellioğlu, Van'da dün meydana gelen deprem nedeniyle yaptığı yazılı açıklamada, depremin sonuçlarını yine üzülerek gördüklerini ifade ederek, ekranlara görüntüleri yansıyan yapıların Marmara depreminden ders alınmadan inşa edildiğini dile getirdi. ''17 Ağustos 1999 depreminin üzerinden 12 yılı aşkın bir süre geçmesine rağmen ciddi bir önlem düzenlemesine gidilmediğini'' belirten Tellioğlu, ''Hala ülkemizdeki riskli yapı stokları, orta şiddetteki bir depremde yıkılma tehlikesi ile karşı karşıyadır'' değerlendirmesinde bulundu. Deprem şartlarına uygun hizmet verecek en hızlı ve lojistik imkanlı merkezler ve yaşam alanları oluşturulması gerektiğine dikkati çeken Tellioğlu, çözüm önerilerini ise şöyle sıraladı: ''Müteahhitlik mesleğini disiplin altına almak, Şehircilik ve Çevre Bakanlığı kontrolünde T.C kimlik numarası üzerinden müteahhitler bilgi bankası oluşturmak, müteahhitlerin yaptığı işlerin sicil kaydının ülkemizdeki bütün belediyelerin ticaret odalarının, ilgili birimlerinin ihtiyaç duyduğunda istediği müteahhit ile ilgili bütün bilgileri çok net ve şeffaf bir şekilde görebilecek sistemini oluşturmak, müteahhidin ayıplı imalat yaptığı durumlarda meslekten men edecek, her müteahhidin yeni bir iş yapma durumunda önceki işinin iş teslim tutanağının yazılmadığı taktirde ülkemizin hiçbir yerinde iş yapmasına izin verilmeyeceği ve yasaklanacağı sistemin kurulması sağlanmalıdır.'' Mehmet Soğancı: TMMOB, bütün üyelerini örgütümüz aracılığı ile Van halkı ile dayanışmaya çağırıyor Van’da gerçekleşen 7.2 büyüklüğündeki deprem ile ilgili olarak TMMOB ve TMMOB’a bağlı meslek odaları da konuyla ilgili basın açıklamalarında bulundular. TMMOB adına yazılı bir açıklama yapan TMMOB Yönetim Kurulu Başkanı Mehmet Soğancı, depremde hayatını kaybeden tüm insanlarımızın ailelerine, yakınlarına başsağlığı, yaralılara acil şifalar dileyerek dayanışma çağrısında bulundu. Söz konusu basın açıklamasında; deprem sonrası görüntülerin, TMMOB’un her fırsatta ifade ettiği yapı denetim sistemi, imar yasaları, kent ve yerel yönetimlerle ilgili mevzuattaki eksiklikleri, yanlışlıkları bir kez daha gözler önüne serdiğini belirten Soğancı "Kimse bize yaşananların 'takdiri ilahi' olduğunu söylemesin. Deprem bir doğa olayı ama yaşanan bizim ülkemizde maalesef bir afet. Bu da insana değer vermeyen politikaların bir sonucu" ifadesine yer verdi. Deprem bölgesindeki insanlarla öncelikle dayanışma için ve ayrıca incelemelerde bulunmak üzere TMMOB Başkanı, TMMOB Yönetim Kurulu, Oda Başkanları ve uzman hocalardan oluşan 30 kişilik bir heyetle Van’da olduklarını aktaran Soğancı, TMMOB’un Van halkıyla dayanışma için yapacağı çalışmaların Van İl Koordinasyon Kurulu ve TMMOB Genel Sekreterliği üzerinden yürütüleceğini vurguladı. Her türlü yardımı Şube ve Oda merkezlerine ulaştırılabileceğini ifade eden Soğancı, Bölgede gerekli olan ihtiyaçların Van İl Koordinasyon Kurulundan öğrenilebileceğini iletti. İletişim için TMMOB Genel Sekreterliği 0312 418 12 75 0533 747 98 96 0533 747 98 97 Van İKK Sekreteri Şemsettin Bakır 0532 232 40 97 Ziraat Müh.Odası Van Şube Başkanı Necip Altunli 0505 776 69 95 TMMOB Mimarlar Odası: Van’da yaşanan deprem, toplumumuz için 'güvenli yaşam alanları' olmadığını bir kez daha açıkça göstermiştir TMMOB Mimarlar Odası Genel Merkezi de Van Depremi ile ilgili yazılı bir basın açıklamasında bulundu. 1999 Büyük Marmara depreminin toplum üzerinde yarattığı travma henüz atlatılmadan, Türkiye’nin yine, yeni bir depremle derinden sarsıldığına dikkat çeken Mimarlar Odası, "Bizler; ülkemizde yaşanan önceki depremlerin yıkımının arasından, kamu yönetiminin ciddi zihniyet ve yapısal bir dönüşüm geçireceğini ümit etmiştik. Ancak, yaşadığımız Van depremi sonrasında da gördük ki, kamu yönetimi deprem olgusunu bir bütünsellik içerisinde ele alarak, kentlerimizin afetlere hazırlanması ve ortaya çıkabilecek zararların en aza indirilebilmesi için yeni yöntemler geliştirememiştir" ifadesine yer verdi. Mimarlar Odası bu kapsamda; karar süreçlerinde bilimin rehberliğinde kamu ve toplum yararının esas alınması ve toplum katılımının şart olması, çok otoriteli planlama süreçlerine son verilmesi, kentsel dönüşüm adı altında yeni yağma uygulamaları yerine, afetlere karşı kentlerin hazırlanmasının sağlanması, yapılaşma ile ilgili mevzuatımızın, bir bütünsellik içerisinde yeniden ele alınması, ivedi gereksinim olan yaşam çevrelerimizin sağlıklı ve güvenli hale getirilmesi, yapı stokunun iyileştirilmesi, kamu yönetiminin afet olgusunu bütünsel olarak görmesi ve bu doğrultuda ele alması, yapı denetim sisteminin, kamusal bir hizmet olarak ele alınması ve her tür ticari kaygıdan uzak yeniden örgütlenmesi, yaşam alanlarının pazarlanacak bir meta olarak görülmemesi, afetlere yönelik planlama süreçlerinin, yoksulluğun ve eşitsizliğin azaltılması hedefi ile ele alınması, sağlıksız ve güvensiz yerleşmelerde yaşamanın kader olmaması gerektiğini vurguladı. TMMOB İnşaat Mühendisleri Odası: Deprem kendini yine acı bir şekilde hatırlatıyor TMMOB İnşaat Mühendisleri Odası Yönetim Kurulu tarafından yapılan basın açıklamasında ise son iki yıl içerisinde Simav, Tekirdağ ve Elazığ gibi kentlerde gündelik hayatı sekteye uğratan depremler yaşandığına dikkat çekti ve fakat Van’da gerçekleşen depremin bilançosunun çok daha ağır olduğu belirti. Türkiye’nin mevcut yapı stokunun deprem yönetmeliğine uygun olmadığını, yapı envanterinin çıkarılarak gereken önlemlerin acilen alınması gerektiğini bu yıl 17 Ağustos depreminin yıl dönümünde “TMMOB Depreme Duyarlılık” yürüyüşünde bir kez daha hatırlatmış olduklarını aktaran İnşaat Mühendisleri Odası Yönetim Kurulu, "Bizler görüş ve önerilerimiz dikkate alınmasa da üzerimize düşen sorumluluğu yerine getirmeye devam edeceğiz. TMMOB başkanı, bağlı odaların temsilcileri, İnşaat Mühendisleri Odamız yönetim kurulu üyeleri ve akademisyenlerden oluşan bir heyetle deprem bölgesinde olacağız. Gereken incelemeleri yapıp, kamuoyunu bilgilendireceğiz" dedi. |