Bakanlıkta düzenlenen basın toplantısıyla Tütün
ve Tütün Mamülleri Kaçakçılığı ile Mücadele Eylem Planını açıklayan
Maliye Bakanı Mehmet Şimşek, gazetecilerin sorularını da
yanıtladı. Son dönemde tartışılan deprem vergilerine açıklık getirilmesinin
istenmesi, deprem vergiyle ilgili toplandığı söylenen 46-48 milyar liranın
nereye gittiği ve depremle ilgili ortaya çıkan vergilerden biri olan Özel
iletişim Vergisinin devam edip etmeyeceğiyle ilgili soruları yanıtlayan Şimşek,
1999 yılında yaşanan deprem sonrasında yapılan vergi düzenlemelerinin AK Parti
hükümetinden önce temelli hale geldiğini anımsatarak, şunları kaydetti:
''Yani AK Parti hükümetleri gelip de vergi
düzenlemelerini temelli hale getirmedi. Ama önce bir işin makro boyutunu
açıklamak istiyorum. 2002'de biz iktidara gelmişiz. Bu ülkede o bahsettiğiniz
geçici deprem vergileri kalıcı hale getirilmiş olmasına rağmen bu ülkede bütçe
açığının milli gelire oranı yüzde 10'un üzerinde. Bu ülkede Ağırlıklı Hazine
Borçlanma Faizi yüzde 63 civarında. Bu ülkede alınan her 100 liralık vergi
gelirinin 86 lirası faize gidiyor. Bu ülke, uluslararası kuruluşlara ciddi bir
şeklide borçlanmış durumda. Biz iktidara geldik ve dedik ki, bütçe disiplini çok
önemli. Çünkü bütçe açığı, 1990'lı yıllara giderseniz, Türkiye'deki makro
ekonomik istikrarsızlığın temel bileşeni, temel değişkenidir. Yani bunun
arkasındaki temel faktör siyasi istikrarsızlıktır. Ama makro ekonomik açıdan
baktığınız zaman tabiri caizse bütün kötülüklerin anası bütçe açığıdır. Hal
böyle olunca bizim hükümetimiz ne yapmış, biz mali disiplini devam ettireceğiz
ve o çerçevede bizden önce kalıcı bir niteliğe kavuşturulan vergiler, bizim
dönemde de devam etmiştir.'' Gelinen noktada
Türkiye'nin herhangi bir yerinde afet olması durumunda, devletin bütün
imkanlarıyla devreye geçtiğine dikkati çeken Şimşek, ''TOKİ'yi bütçeden bağımsız
düşünemeyiz ki, TOKİ'nin yapacağı konutlar için başka yerlerde kendilerine
arsalar tahsis ediyoruz. Bu arsalardan elde edilen gelirle bunlar yapılıyor.
Sonuçta bunlar 74 milyonun servetidir. Onun için ülkenin herhangi bir yerinde
sorun varsa tabii ki o sorunu çözmek bizim görevimiz. Bu sorunu çözerken, şu
vergiyi şuradan almıştık sadece şuraya kullanalım yaklaşımı zaten geçmişte de
yoktu. 1990'da, 2000'de, 2001'de, 2002'de de olmamış. Olsaydı 1999 depreminin
yaraları bir yıl içinde sarılırdı. Vergide, şu vergiyi alıyoruz, sadece şu
harcama için aslında uluslararası bütçe mantığına da aykırıdır'' dedi.
Devlet olarak gereken her türlü çabayı
göstereceğiz Deprem vergisi adı altında
bir vergiden çok sürekli hale gelmiş değişik mal ve hizmetler üzerindeki ÖTV,
KDV ve diğer vergilerin bulunduğunu ifade eden Şimşek, şöyle konuştu:
''Bu vergiler, sağlığımıza gidiyor. 44 milyar
liralık bir sağlık harcamamız var. Sadece bir yıllık vatandaşın sağlığı için
yapılan harcama 44 milyar lira. Bu duble yollara, demir yollarına, hava
yollarına, çiftçimize, eğitime gidiyor. 2002 yılında eğitime üniversiteler dahil
olmak üzere yaklaşık 10 milyar lira harcanırken, bugün 56 milyar liradan fazla
para harcıyoruz. Zaman zaman bize şunu da söylüyorlar, şu kadar özelleştirme
yaptınız ne yaptınız bu paraları, çok açık Hazine'ye verdik. Hazine bunları borç
ödemede kullandı. IMF'ye olan borç neredeydi bugün nereye geldi. Yani bütün bu
hususlar ortada, bu ülkede çok güzel hizmetler yapılıyor. Deprem yaralarını da
hep beraber saracağız. Devlet olarak biz bu işin sorumluluğunu biliyoruz ve bu
sorumluluğu yerine getirmek içinde de gereken her türlü çabayı
göstereceğiz.''
|