'da
meydana gelen deprem, on yıllardır gündemdeki önemini koruyan ve her fırsatta
dile getirilen
olgularını da yeniden tartışmaya
açtı. Van'da yapısal anlamda alınması gereken önlemlere de dikkat çekilen
açıklamalarda, depremsel risk taşıyan yapı stoğunun iyileştirilmesi için hiçbir
adım atılmadığı hatırlatılıyor; Van'da gerçekleşen depremin bir milad olması
temennisi dile getiriliyor. Mevcut yapıların yenilenmesi konusunda, özellikle
'kat mülkiyeti' kanunun değişmesi gibi acil uygulamaların hayata geçirilmesi
gerektiğine dikkat çeken açıklamalar, müteahhitlik mesleğinin de disiplin altına
alınması gerekliliğine işaret ediyor.
, BBC World’e yaptığı açıklamada Van’da meydana gelen deprem ile ilgili olarak “99 Depremi”nden sonra toplam 19 ilde başlatılan pilot projenin bir sene önce tüm Türkiye geneline yayıldığını belirtti. 1999 sonrası inşa edilen yapıları kapsayan bu yeni denetim sisteminin yürürlüğe girmesi öncesine tarihlenen çoğul yapının hala güçlendirme veya yeniden yapıma ihtiyaç duyduğunu vurgulayan Onay, sürmekte olan kentsel yenileme projelerin bu anlamda fayda sağladığına dikkat çekti. Onay, bu anlamda Türkiye yapı stoğunun tamamının iyileştirilmesi için zamana ihtiyaç olduğunu ekledi.
Nazmi Durbakayım: Japonya'da 7.6 şiddetinde
bir depremde hiçbir hasar meydana gelmezken, Türkiye'de büyük çaplı hasarların
oluşması insanlık suçu
İstanbul İnşaatçılar Derneği (İNDER) Başkanı
Nazmi Durbakayım, Van'daki depremle ilgili olarak, ''Öldüren,
risk yaratan binaların derhal boşaltılıp yıkılması, buradaki insanların da daha
güvenli binalara taşınması gerek. Yazlık bölgelerde binlerce boş ev var'' dedi.
Durbakayım, Japonya'da 7.6 şiddetinde bir deprem olduğunda hiçbir hasar meydana
gelmezken, Türkiye'de büyük çaplı hasarların oluşmasının insanlık suçu olduğunu
söyledi. Artık bir yerde çizgi çekip bunu kapatmak gerektiğine işaret eden
Durbakayım, ''Hele hele kamuda bu tarzda binaların olması çok büyük ayıbımız.
Devlet eliyle buna son verilmesi lazım. Teknolojik imkanlar emrimizde'' dedi.
Durbakayım, deprem riski olan binaların derhal boşaltılması gerektiğini ifade
ederek, ''Halen, 'yapılan binalar fazla mı?, stok mu oluşuyor?' diye
spekülasyonlar yapılıyor. Depremden sonra gerek TOKİ'nin katkılarıyla gerek özel
sektörün katkılarıyla yapılan binalarda bu riskler artık yok'' diye konuştu.
7.2 büyüklüğündeki depremi İstanbul'da
düşünemediğini de dile getiren Durbakayım, Van'da nüfusun seyrek olması ve
ulaşım imkanlarının bulunması nedeniyle, can kaybının fazla olmadığını, ancak
İstanbul'da benzer bir depremin olması durumunda çok fazla can kaybı meydana
geleceğini vurguladı. İstanbul'da bugün kat mülkiyetinden dolayı yenilenemeyen
binlerce bina bulunduğuna işaret eden Durbakayım, şunları kaydetti:
''Bu depremden ders çıkarmamız lazım. Bunu
milli politika olarak kabul edip seferberlik ilan etmeliyiz. Yapacağımız şey;
deprem riski taşıyan binaları derhal boşaltmamız ve bunları yıkmamız lazım.
Bunların yenilenmesi için kat mülkiyeti kanunundan yararlanıp, ayak direyen,
farkı şeyler isteyenler var, bunun önüne geçilmesi lazım. Bu binaların özel
sektör tarafından yenilenmesi mümkün. Yenilendiğinde, devlete bir yük olmadan,
vatandaşların da cebinden para çıkmadan bu dönüşümler yapılabilir. Ekonomik
değeri fazla olmayan bölgelerde de milli bir politika şeklinde belli bir fon
ayırıp, vatandaşın da elini taşın altına koyması suretiyle, bu binalar yıkılıp
tekrar yapılabilir. Belki TOKİ gibi bir kuruluş daha oluşturulabilir ve bu
şekilde süratle bu riskler ortadan kaldırılabilir. Önümüzdeki 5 seneyi hedef
koyarsak, Türkiye'deki bu kötü yapı stokunun yüzde 80'ini kaldırmak mümkün
olabilir. Devlet ile vatandaş el ele bir kampanya açmamız lazım.''
''Kat mülkiyeti kanunu değiştirilmeli''
Dernek olarak üyeleri şu andaki
yaraları sarmak için yardıma davet ettiklerini söyleyen Durbakayım, öteki
taraftan da bu risklerin ortadan kalkması için önerilerini ilgili bakanlığa
ulaştıracaklarını, bugün itibariyle bir sayfa açtıklarını belirtti. Nazmi
Durbakayım, ''Öldüren, risk yaratan binaların derhal boşaltılıp yıkılması,
buradaki insanların da daha güvenli binalara taşınması gerek. Yazlık bölgelerde
binlerce boş ev var. Belki çok riskli olan bölgelerdeki insanlar geçici olarak
buralarda ikame edebilir ve süratle deprem evleri yapılabilir. TOKİ acil
ihtiyacın yüzde 20'sini karşılayabiliyor. Bunu daha büyük boyuta geçirebilmek
için belki TOKİ gibi ikinci bir kuruluş oluşturulabilir ve bu şekilde süratle bu
riskler ortadan kaldırılabilir'' diye konuştu.
Büyük şehirlerde mevcut binaların dönüştürülmesi gerektiğini ifade eden
Durbakayım, ''Deprem riski taşıyan binlerce bina var. Ama buradaki maliklerinin
hepsinin katılımı ile bu olabiliyor. Bir-iki kişinin 'hayır' demesi ile bina
yenilenemiyor. Buna bir çözüm gelmesi lazım. Devlet anayasa hükmünde çıkartacağı
bir kanunla mevcut kat mülkiyeti kanunundan vatandaşın kötü niyetle
yararlanmasının önüne geçilmeli. Belli bir yüzdenin oyu ile bina yıkılıp yerine
yenisi yapılmalı ve azınlık bunun önüne geçememeli'' şeklinde
konuştu.
Foto:
Levent Harman (AA)Türkiye Hazır Beton Birliği
(THBB): Van'daki hazır beton firmalarının kalite belgesi
yokTürkiye Hazır Beton Birliği (THBB) Başkanı
Ayhan
Güleryüz, Van'da 7 tane, Erciş'te 3 tane hazır beton firması
bulunduğunu ve bunların hiç birinin Kalite Güvence Sistemi (KGS) belgesi
olmadığını belirterek, ''Bunlar birliğimize üye değil. Bu firmalar birliğimize
üye olsaydı, biz bunları denetleyebilirdik'' dedi. Yıkılan binalara
baktıklarında 8-9 katlı binanın üst üste geldiğini ifade eden Güleryüz,
''Depremin olduğu yer birinci derece deprem bölgesi, ancak Van ikinci derece
deprem bölgesi. Fakat bakıyorsunuz Van'da da binalar yıkılmış'' dedi. Binalarda
santimetrekarede 300 kilo yük taşıyabilen C30 sınıfı beton kullanılması
gerektiğini dile getiren Güleryüz, ''Türkiye Hazır Beton Birliği olarak
İstanbul'da 1988'den önce yapılan binaların kalitelerini kontrol ettirdik.
Aldığımız numunelerde maalesef bu binaların çoğunun beton kalitesinin ortalama
C9 olduğunu gördük. Bu binalar bırakın depremi, zamanla kendi kendine de
yıkılacaktır'' diye konuştu.
Ayhan Güleryüz, 7.2
şiddetindeki depremin İstanbul'da olması durumunda can kaybının çok daha fazla
olacağını ifade etti. Türkiye Hazır Beton Birliği olarak binalarda kullanılan
tüm malzemelerin denetlenmesini istediklerini dile getiren Güleryüz, ''Biz
kendimize üye olan hazır betoncuları denetliyoruz. Fakat Van'da 7 tane, Erciş'te
3 tane beton firması var ve bunların hiçbirisinin KGS belgesi yok. Bu firmalar
birliğimize üye değil. Birliğimize üye olsaydı biz bunları denetleyebilirdik''
dedi. 1999 depreminden sonra yapılan markalı projelerde ve yapı denetiminin
yüksek olduğu projelerde, yeni yapılan binaların can simidi vazifesini gördüğünü
ve güvenli olduğunu vurgulayan Güleryüz, bunların çoğunun C30, C40, hatta C50
sınıfında beton kullandığını belirterek, 1988 öncesi yapılan eski binaların
yıkılıp yerlerine yenilerinin yapılması gerektiğini kaydetti. Güleryüz, ''Hazır
beton firmalarını muhakkak bize üye olmaya davet ediyoruz ve onların
kalitelerini denetlemek istiyoruz. O bölgedeki mikser operatörü, pompa
operatörü, beton santralcileri ve laborantları, Birliğimizde ücretsiz olarak
eğitebiliriz'' dedi.
GYODER'den de kat
mülkiyeti vurgusu
Gayrimenkul
Yatırım Ortaklığı Derneği (GYODER) Yönetim Kurulu Başkanı
Işık
Gökkaya da 1999 yılı öncesinde deprem yönetmeliğine uygun binaların
yapılmadığını söyledi. Türkiye'deki binaların yapının durumuna göre ortalama 30
ile 50 yıl ömrü bulunduğunu ifade eden Gökkaya, bir an önce Türkiye'de sağlıksız
binaların envanterinin çıkartılması gerektiğini kaydetti. Türkiye'de mevcut
konut stokunun yüzde 45'inin ömrünü tamamladığını, Türkiye'deki yapı stokunun
yüzde 45'inin yenilenmesi gerektiğini ifade eden Gökkaya, 1999 öncesi üretilen
binaların bir an önce yenilenmesi gerektiğini kaydetti.
Gökkaya, ''Kentsel dönüşüm kanununu sağlıklı
şekilde çıkarmak gerekiyor. Onun dışında kat mülkiyeti kanununu bir an önce
değiştirmek lazım. Örneğin 10 dairelik bir binada bir kişi itiraz ederse o
binayı yıkamıyorsunuz. Bu oy birliğine değil de oy çokluğuna çevrilebilir.
Binada oturanların üçte ikisinin 'evet' demesiyle bina yıkılabilir'' dedi.
İmar transferinin de çok önemli olduğuna işaret
eden Gökkaya, insanların imar haklarını başka bölgelere transfer edebilmesi ve
imar haklarının menkulleştirilmesinin de ciddi anlamda bir sermaye oluşumu için
önemli olduğunu vurguladı.
Van'daki depremde
binaların çoğunluğunda sigorta olmadığını gördüklerini söyleyen Gökkaya, ''Yapı
denetim firmalarını daha farklı fonksiyonel ve sorumluluk içinde bir yapıya
dönüştürmek lazım. Sigortalı olmayan binalara ruhsat veya yapı kullanım izni
verilmemesi lazım. Artık devletin yaptırımını hissetmemiz lazım'' diye konuştu.
Türk Yapısal Çelik Derneği:
Van’ı deprem değil, çarpık yapılaşma vurduTürkiye’yi yasa
boğan Van Depremi’nin bir kez daha ‘insanları deprem değil, kötü yapılaşma
öldürür’ gerçeğini gözler önüne serdiğini söyleyen Türk Yapısal Çelik Derneği
(TUCSA) Başkanı
Prof. Dr. Nesrin Yardımcı, “Şimdi ülke olarak
birlikte yaşayacağımız depremlere dayanıklı yapılar konusunda bilinçlenme ve
önlem alma zamanı” dedi. Çelik yapı üreticileri olarak doğru projelendirilen ve
doğru yapılan hiçbir yapının depremde yıkılmayacağına inandıklarını belirten
Prof. Yardımcı, “Bundan sonra depremle yerle bir olan Van ve ilçeleri yeniden
imar edilirken Türkiye’nin bir deprem ülkesi olduğu gerçeği göz önünde
tutulmalı. İnşaat faaliyetlerinin zorlaştığı her türlü mevsim şartlarında
süratli yapım ve kurulum olanağı sağlayan depreme dayanıklı çelik yapılara
gereken önem verilmeli. Önümüz kış, depremzedelerin biran önce günlük
hayatlarına dönebilmeleri, başlarını sokacak bir evle mümkün. Bu nedenle gevşek
zeminde dahi yaşamaya imkan sunan çelik yapıların bu avantajlarından Van’da da
yararlanılmalı tercih edilmeli” diye konuştu.
‘Göreve
hazırız’Çelik yapı sektörü ve TUCSA olarak kendilerine bir
görev verilmesi durumunda olanaklar ölçüsünde her türlü desteği vermeye hazır
olduklarını ifade eden Nesrin Yardımcı, “Depremin hemen ardından Yönetim
Kurulumuz tüm üyelerle birlikte alınabilecek önlemleri değerlendirmeye
başlamıştır. Gerektiği durumda bölgeye iş makinalarının sevk edilmesi, konteyner
tipi ofis, sağlık merkezi veya konut temininin sağlanması, okul v.b. kamu binası
olarak kullanılabilecek hafif çelik yapı ve çelik taşıyıcı sistemli yapı inşaa
edilmesi, çelik yapılarda kullanılabilecek malzeme desteği verilmesi,
danışmanlık ve proje desteği sağlanması için olanakların değerlendirilmesine
başlanmıştır açıklamasında bulundu.
‘Depremden önce önlem
alınmalı’Aslında bu tür önlemlerin Başbakanlık Afet ve Acil
Durum Yönetimi Başkanlığı’nın (AFAD) da belirttiği gibi depremden önce alınması
gerektiğinin altını çizen Prof. Dr. Yardımcı, şöyle devam etti:
“Depreme
karşı önlemlerin depremden önce alınması gerekir. Bu düşünceden hareketle, Türk
Yapısal Çelik Derneği olarak bir 'Afete Dayanıklı Çelik Yapılar' Kamu Araştırma
Geliştirme (KAMAG) projesi ile 'Çok Amaçlı Afet Hazırlık Yapıları' konulu bir
inovasyon projesini bu yıl içinde AFAD Deprem Dairesi Başkanlığı’na sunduk. Bu
konudaki çalışmalarımız devam ediyor. Ayrıca, depreme karşı güçlendirme
finansman modeli üzerinde de ön çalışmalarımız başlamıştır.”
Son
olarak depremde hayatlarını kaybedenlere Allah’tan rahmet, yakınlarına ve
ülkemize başsağlığı dileyen TUCSA Başkanı Prof. Dr. Nesrin Yardımcı,
“Teknolojinin bu kadar geliştiği çağımızda artık kötü yapılaşmadan dolayı can
kayıplarının olmamasını temenni ediyoruz. Deprem olmadan yaptığımız uyarıları
deprem sonrası da yapıyoruz. Ancak bir mesafe alamıyoruz. Türk Yapısal
Çelik Derneği olarak bu konuda üzerimize düşen görevleri yerine getirmeye
kararlıyız” dedi.
İMSAD: Van'daki
orta ve az hasarlı binalar güçlendirilmeli
İnşaat Malzemesi
Sanayicileri Derneği (İMSAD) Yönetim Kurulu Başkanı
Hüseyin
Bilmaç, Van'daki depremin ardından bölgedeki ağır hasarlı yapıların
yıkılmasından sonra orta ve az hasarlı binaların incelenerek güçlendirilmesi
gerektiğini bildirdi. Türkiye'de kaliteli, dünya çapında rekabetçi bir inşaat
malzemesi sanayisi, yine dünya sıralamasında olan bir müteahhitlik ve gelişen
bir müşavirlik becerisi olmasına karşın depremlerde yapılar nedeniyle can kaybı
yaşanmasından büyük üzüntü duyduklarını belirten Bilmaç, bölgedeki ağır hasarlı
yapıların yıkılmasından sonra orta ve az hasarlı binaların incelenerek
güçlendirilmesi gerektiğini vurguladı. Güçlendirmenin, konunun uzmanlarınca afet
yönetmeliğinde yer alan esaslara göre yapılmasının önemine dikkati çeken Bilmaç,
''Türk inşaat sanayisi olarak güçlendirme ve depreme dayanıklı binalar üretmekte
hiçbir eksiğimiz yok, fazlamız var'' dedi.
İMSAD Yapı Güvenliği ve Deprem Komitesi Başkanı
M. Galip
Sayıl ise yaşanan depremler ve can kayıpları nedeniyle bu konuda
yürüttükleri çalışmaların öneminin her geçen gün arttığını belirtti. Mevcut
yapılarda bir plan dahilinde, yeni yapılarda ise doğru malzeme seçimi, nitelikli
projelendirme, kaliteli imalat ve yerinde denetimle birlikte standartların
eksiksiz ve tam uygulanmasının önemini vurgulayan Sayıl, bu konuda bir dizi
çalışma yürüttüklerini, bu çalışmalarda Başbakanlık Afet ve Acil Yönetim
Başkanlığı Deprem Daire Başkanlığı, Türk Deprem Vakfı ve Yapı Denetim
Kuruluşları Birliği ile işbirliği içinde olduklarını kaydetti.
TİM-FED: 1999 depreminin
üzerinden 12 yılı aşkın bir süre geçmesine rağmen, ne yazık ki ciddi bir önlem
düzenlemesine gidilmedi
Tüm İnşaat Müteahhitleri
Federasyonu (TİM-FED) Genel Başkanı
Tahir Tellioğlu, 17 Ağustos
Marmara depreminin üzerinden 12 yılı aşkın bir süre geçmesine karşın ciddi bir
önlem alınmadığını belirterek, Türkiye'deki riskli yapı stoklarının orta
şiddetteki bir depremde yıkılma tehlikesiyle karşı karşıya olduğunu öne sürdü.
Tellioğlu, Van'da dün meydana gelen deprem nedeniyle yaptığı yazılı açıklamada,
depremin sonuçlarını yine üzülerek gördüklerini ifade ederek, ekranlara
görüntüleri yansıyan yapıların Marmara depreminden ders alınmadan inşa
edildiğini dile getirdi.
''17 Ağustos 1999
depreminin üzerinden 12 yılı aşkın bir süre geçmesine rağmen ciddi bir önlem
düzenlemesine gidilmediğini'' belirten Tellioğlu, ''Hala ülkemizdeki riskli yapı
stokları, orta şiddetteki bir depremde yıkılma tehlikesi ile karşı karşıyadır''
değerlendirmesinde bulundu. Deprem şartlarına uygun hizmet verecek en hızlı ve
lojistik imkanlı merkezler ve yaşam alanları oluşturulması gerektiğine dikkati
çeken Tellioğlu, çözüm önerilerini ise şöyle sıraladı:
''Müteahhitlik mesleğini disiplin
altına almak, Şehircilik ve Çevre Bakanlığı kontrolünde T.C kimlik numarası
üzerinden müteahhitler bilgi bankası oluşturmak, müteahhitlerin yaptığı işlerin
sicil kaydının ülkemizdeki bütün belediyelerin ticaret odalarının, ilgili
birimlerinin ihtiyaç duyduğunda istediği müteahhit ile ilgili bütün bilgileri
çok net ve şeffaf bir şekilde görebilecek sistemini oluşturmak, müteahhidin
ayıplı imalat yaptığı durumlarda meslekten men edecek, her müteahhidin yeni bir
iş yapma durumunda önceki işinin iş teslim tutanağının yazılmadığı taktirde
ülkemizin hiçbir yerinde iş yapmasına izin verilmeyeceği ve yasaklanacağı
sistemin kurulması sağlanmalıdır.''
Mehmet Soğancı: TMMOB, bütün üyelerini örgütümüz aracılığı ile Van
halkı ile dayanışmaya çağırıyor
Van’da gerçekleşen 7.2 büyüklüğündeki deprem ile ilgili olarak TMMOB ve
TMMOB’a bağlı meslek odaları da konuyla ilgili basın açıklamalarında bulundular.
TMMOB adına yazılı bir açıklama yapan TMMOB Yönetim Kurulu Başkanı
Mehmet Soğancı, depremde hayatını kaybeden tüm insanlarımızın
ailelerine, yakınlarına başsağlığı, yaralılara acil şifalar dileyerek dayanışma
çağrısında bulundu.
Söz konusu basın açıklamasında; deprem sonrası görüntülerin, TMMOB’un her
fırsatta ifade ettiği yapı denetim sistemi, imar yasaları, kent ve yerel
yönetimlerle ilgili mevzuattaki eksiklikleri, yanlışlıkları bir kez daha gözler
önüne serdiğini belirten Soğancı "Kimse bize yaşananların 'takdiri ilahi'
olduğunu söylemesin. Deprem bir doğa olayı ama yaşanan bizim ülkemizde maalesef
bir afet. Bu da insana değer vermeyen politikaların bir sonucu" ifadesine yer
verdi.
Deprem bölgesindeki insanlarla öncelikle dayanışma için ve ayrıca
incelemelerde bulunmak üzere TMMOB Başkanı, TMMOB Yönetim Kurulu, Oda Başkanları
ve uzman hocalardan oluşan 30 kişilik bir heyetle Van’da olduklarını aktaran
Soğancı, TMMOB’un Van halkıyla dayanışma için yapacağı çalışmaların Van İl
Koordinasyon Kurulu ve TMMOB Genel Sekreterliği üzerinden yürütüleceğini
vurguladı.
Her türlü yardımı Şube ve Oda merkezlerine ulaştırılabileceğini ifade eden
Soğancı, Bölgede gerekli olan ihtiyaçların Van İl Koordinasyon Kurulundan
öğrenilebileceğini iletti.
İletişim için
TMMOB Genel Sekreterliği0312 418 12 75
0533 747 98
96
0533 747 98 97
Van İKK Sekreteri Şemsettin Bakır0532 232 40 97
Ziraat Müh.Odası Van Şube Başkanı Necip Altunli0505 776 69 95
TMMOB Mimarlar
Odası: Van’da yaşanan deprem, toplumumuz için 'güvenli yaşam alanları'
olmadığını bir kez daha açıkça göstermiştir
TMMOB Mimarlar Odası Genel Merkezi de Van Depremi ile ilgili
yazılı bir basın açıklamasında bulundu. 1999 Büyük Marmara depreminin toplum
üzerinde yarattığı travma henüz atlatılmadan, Türkiye’nin yine, yeni bir
depremle derinden sarsıldığına dikkat çeken Mimarlar Odası, "Bizler; ülkemizde
yaşanan önceki depremlerin yıkımının arasından, kamu yönetiminin ciddi zihniyet
ve yapısal bir dönüşüm geçireceğini ümit etmiştik. Ancak, yaşadığımız Van
depremi sonrasında da gördük ki, kamu yönetimi deprem olgusunu bir bütünsellik
içerisinde ele alarak, kentlerimizin afetlere hazırlanması ve ortaya çıkabilecek
zararların en aza indirilebilmesi için yeni yöntemler geliştirememiştir"
ifadesine yer verdi.
Mimarlar Odası bu kapsamda; karar süreçlerinde bilimin rehberliğinde kamu ve
toplum yararının esas alınması ve toplum katılımının şart olması, çok otoriteli
planlama süreçlerine son verilmesi, kentsel dönüşüm adı altında yeni yağma
uygulamaları yerine, afetlere karşı kentlerin hazırlanmasının sağlanması,
yapılaşma ile ilgili mevzuatımızın, bir bütünsellik içerisinde yeniden ele
alınması, ivedi gereksinim olan yaşam çevrelerimizin sağlıklı ve güvenli hale
getirilmesi, yapı stokunun iyileştirilmesi, kamu yönetiminin afet olgusunu
bütünsel olarak görmesi ve bu doğrultuda ele alması, yapı denetim sisteminin,
kamusal bir hizmet olarak ele alınması ve her tür ticari kaygıdan uzak yeniden
örgütlenmesi, yaşam alanlarının pazarlanacak bir meta olarak görülmemesi,
afetlere yönelik planlama süreçlerinin, yoksulluğun ve eşitsizliğin azaltılması
hedefi ile ele alınması, sağlıksız ve güvensiz yerleşmelerde yaşamanın kader
olmaması gerektiğini vurguladı.
TMMOB
İnşaat Mühendisleri Odası: Deprem kendini yine acı bir şekilde
hatırlatıyor
TMMOB İnşaat Mühendisleri Odası Yönetim Kurulu tarafından
yapılan basın açıklamasında ise son iki yıl içerisinde Simav, Tekirdağ ve Elazığ
gibi kentlerde gündelik hayatı sekteye uğratan depremler yaşandığına dikkat
çekti ve fakat Van’da gerçekleşen depremin bilançosunun çok daha ağır olduğu
belirti.
Türkiye’nin mevcut yapı stokunun deprem yönetmeliğine uygun
olmadığını, yapı envanterinin çıkarılarak gereken önlemlerin acilen alınması
gerektiğini bu yıl 17 Ağustos depreminin yıl dönümünde “TMMOB Depreme
Duyarlılık” yürüyüşünde bir kez daha hatırlatmış olduklarını aktaran İnşaat
Mühendisleri Odası Yönetim Kurulu, "Bizler görüş ve önerilerimiz dikkate
alınmasa da üzerimize düşen sorumluluğu yerine getirmeye devam edeceğiz. TMMOB
başkanı, bağlı odaların temsilcileri, İnşaat Mühendisleri Odamız yönetim kurulu
üyeleri ve akademisyenlerden oluşan bir heyetle deprem bölgesinde olacağız.
Gereken incelemeleri yapıp, kamuoyunu bilgilendireceğiz"
dedi.