Van depreminin yıldönümünde depreme karşı alınması gereken önlemleri değerlendiren Mehmet Yalçıntepe, yakın tarihin en şiddetli depremlerinden olan 1999 Marmara depreminin ardından 2011 yılında Van ile tekrar sallanan Türkiye'de deprem gerçeğinden hala ders çıkarılmadığını belirtti. Yalçıntepe, 23 Ekim 2011’de 7,2 ve ardından 9 Kasım’da 5,6 şiddetinde iki deprem yaşayan Van’da hayatın durduğunu, 644 kişinin yaşamını yitirdiğini, 1966 kişinin yaralandığını, enkazdan 252 kişinin sağ çıkarıldığını hatırlatarak, deprem kuşağında yer alan bir ülke olarak her an böyle acı tablolarla karşılaşma riskinin var olduğunu söyledi.
Türkiye’deki her 100 kişiden 70’inin depreme hazırlıksız olduğuna vurgu yapan Yalçıntepe, olası bir depremde yeni acılar yaşamamak için deprem konusundaki bilinç artışının acilen sağlanması ve depreme dayanıklı binaların tercih edilmesinin şart olduğunu kaydetti. Yalçıntepe, Türkiye’de konut alan kişilerin yaklaşık yüzde 80’inin ev satın alırken veya kiralarken binanın deprem güvenliğini araştırmadığını belirterek, şöyle konuştu:
"Oysa deprem gerçeği şakaya gelmeyecek bir konu. Bu yüzden konut satın alırken projenin ve dairenin özellikleri, dış görünüşü ve sosyal donatılarından önce depreme karşı dayanıklı olup olmadığı sorgulanmalı. Binanın balçık mı, kum mu yoksa kaya zeminde mi olduğu öğrenilmeli. Proje henüz inşaat aşamasındaysa zemin raporuna da bakılabilir. Ardından proje de aynı titizlikle incelenmeli. Binanın tekniğine uygun yapılması, çok iyi bir statik projeye sahip olması gerekiyor. Zeminin sağlamlığı ve binanın deprem yönetmeliğine uygun olması hayati önem taşıyor”.
"100 binadan 83’ünün deprem kontrolü yapılmıyor"
Yalçıntepe, Marmara’daki 1999 depreminde resmi kayıtlara göre 18 bin kişinin hayatını kaybettiğini hatırlatarak, 2011 yılında yaşanan 7,2 ve 5,6 şiddetindeki Van depremlerinde de yine 644 kişinin yaşamını yitirdiğini dile getirdi. Bu sayının daha az olmasının nedeninin depreme karşı alınan önlemlerden ziyade bölgedeki nüfus yoğunluğuyla ilgili olduğunun altını çizen Yalçıntepe, “Türkiye’deki her 100 kişiden 83’ü oturduğu binanın deprem kontrolünü yaptırmıyor. Maalesef birey olarak da bina olarak da depreme hazır değiliz” dedi.
Yalçıntepe, 2011 yılında Japonya’da yaşanan depremin 9 şiddetinde olduğuna dikkat çekerek, “Japonya depreminde yıkılan binalar, enkaz altındaki insanlar gibi tablolarla karşılaşılmadı. Binalar sapasağlam ayakta kaldı. Tek zararı deprem sonrasında oluşan tsunamiden gördüler. Bu nedenle Japonya depreme dayanıklı binaları ve deprem bilinciyle ülkemiz için çok iyi bir örnek” diye konuştu.
Yapı Denetim Yasası’nın 2011 yılına kadar sadece 19 ili kapsadığını belirten Yalçıntepe, Türkiye’deki 81 ilin 55’inin birinci derece deprem bölgesinde yer aldığını, sadece bu bilginin bile alarm durumuna geçmek için yeterli olduğunu kaydetti.
Yalçıntepe, depremin oluşturacağı hasarları en aza indirmek için inşaat firmaları, mühendisler, mimarlar ve halkın her kesimine rol düştüğünü belirterek, dayanıklı yapılar inşaat etmek ve halkı depreme karşı bilinçlendirmek gerektiğini söyledi.
Ülkedeki binaların ortalama yaşının 22 yıl olduğuna vurgu yapan Yalçıntepe, binaların depreme dayanıklılığının inşaatların kalitesine ve güvenilirliğine göre değiştiğini bu nedenle mümkün olduğu kadar yeni projeleri tercih etmekte fayda olduğunu dile getirdi.
|