Lütfen Tarayıcı Sürümünüzü Yükseltiniz.
BÖLÜM SPONSORU

3. Havalimanı Bir Şans mı, yoksa Bir Risk mi?

3. havalimanı projesinin yapım süreci, şehirle nasıl bir bağlantı kuracağı, yaratacağı ekonomik ve sosyal etkiler, ULI Türkiye tarafından düznlenen 'Havalimanı Kentleri ve İstanbul Örneği: Kentsel Gelişimde Havaalanlarının Etkisi' panelinde ele alındı.

3. Havalimanı Bir Şans mı, yoksa Bir Risk mi?

22,1 milyar euroluk rekor bir rakamla Limak-Cengiz-Kolin-Mapa-Kalyon konsorsiyumuna verilen ve en geç bir yıl içinde inşaatına başlanması hedeflenen 3. havalimanı projesinin yapım süreci, şehirle nasıl bir bağlantı kuracağı, yaratacağı ekonomik ve sosyal etkiler, ULI Türkiye tarafından düznlenen 'Havalimanı Kentleri ve İstanbul Örneği: Kentsel Gelişimde Havaalanlarının Etkisi' panelinde ele alındı. Yapı-endüstri Merkezi'nde (YEM) gerçekleştirilen ve Atlas Arazi ve İş Geliştirme'den Tavit Köletavitoğlu'nun moderatörlüğünü üstlendiği panelin konuşmacıları ise gazeteci Mustafa Sönmez, Mentor Proje Yönetimi & İTÜ Gayrimekul Geliştirme Yüksek Lisans Programı Öğretim Üyesi İlhami Akkum ile projenin mimarı Sidney Rasekh oldu.

Ekonomik bir aktivite merkezi olarak havalimanları

Tek merkezden desantrilizasyona doğru evrilen kent makro formlarının ortaya çıkmasında en belirleyici unsurlardan biri olarak havalimanlarını gösteren Tavit Köletavitoğlu, gelinen noktada havalimanlarının sadece bir yerden başka bir noktaya uçmanın ötesinde bir ekonomik aktivitenin merkezi haline geldiklerini vurguladı. Aslında bir koloni kenti olan Singapur örneğini veren Kölevitoğlu, şehrin zamanında hedef olarak belirlediği büyük kapasiteli havalimanı, liman ve konaklama yatırımlarının birçok Amerika üniversitesi tarafından alay konusu olduğunu; ancak bugün bu tür kararların nasıl bir planlama enstrümanı olarak kullanılabileceğinin örneği olarak görüldüğüne dikkat çekti. İstanbul'un ve dolayısıyla Türkiye'nin konumu ve ekonomik potansiyeli bir bölgesinde bir merkez olma şansına sahip olduğunu ve bu iddiasını da her geçen gün güçlendirdiğine işaret eden Köletavitoğlu; kişisel olarak yeni bir havalimanına karşı olmadığını, ancak yerinin kentin kuzeyinde değil de batısında olması gerektiğini düşündüğünü belirtti. Köletavitoğlu, bu görüşünü yazdığı bir mektupla yetkililere de ilettiğini kaydederek, ayrıca kuzeyde havalimanı için belirlenen alanın fiziksel durumundan kaynaklancak mühendislik sorunlarına da dikkat çekti. Bölgedeki yeşil dokuyla ilgili endişelerini de dile getiren Köletavitoğlu, Atatürk Havalimanı'nın gerçek bir sivil alana dönüştürülmesinin ve büyütülmesinin de bir alternatif olarak ortada durduğunu sözlerine ekledi:

"Atatürk Havalimanı'nda parelel iki pist, aralarındaki emniyet şeridi standartlara uygun olmadığı için yeterince faydalanılamıyor. Florya'da 900 metre içeri doğru yapılacak bir istimlak ile pistler arasındaki güvenlik şeridi, uçuş güvenliğini riske etmeyecek standartlara getirilebilir. Buradaki askeri, mereoroloji gibi fonksiyonlar başka yerlere kaydırılarak, Atatürk Havalimanı'nın gerçek bir sivil alan olması sağlanabilir. Üstelik bunu yapmak için ihtiyacınız olan kaynak, yeni havalimanı projesine ayıracağınız bütçenin yüzde 10 - 15'ine karşılık geliyor".

İstanbul'un yakasından düşelim artık

İstanbul'a yapılacak 3. havalimanı gibi büyük projeleri ele alırken, o metropole, bölgeye ve ülke geneline yansımalarıyla birlikte düşünmek gerektiğini, ancak bu bütünlük içinde doğru sonuçlara ulaşılabileceğini savunan Mustafa Sönmez ise, İstanbul için dillendirilen 3. havalimanı, 3. köprü, yeni şehirler ve Kanal İstanbul gibi projeleri sağlıklı bulmadığını kaydetti. Türkiye'nin 30 yılı bulan dünya ekonomisine entegrasyonu sürecinde önemli yanlışlara imza atıldığını, İstanbul odaklı bir sermaye yapısı ve büyüme modeli benimsendiğini savunan Sönmez; İstanbul rantına odaklanıldığını, ihracatçı ve sanayici bir ülke olma şansının kaybedildiğini, tarım sektörüne zarar verildiğini söyledi. Kamunun artık ne sanayiye, ne de enerjiye yatırım yaptığına dikkat çeken Sönmez, İstanbul rantına odaklanan bu büyüme biçiminden geriye de dönülemediğini belirtti. Sönmez, "Bir de hukuk dışılık konusu var" diyerek, bugün üzerinde konuşulan projelerin hiçbirinin İstanbul Çevre Düzeni Planı'nda yer almadığını aktardı. Başka bir İstanbul olmadığını ve söz konusu bölgenin kentin akciğerleri olduğunu vurgulayan Sönmez, "Niye bu İstanbul ısrarı? Artık İstnabul'un yakasından düşülmeli; Türkiye, bir paradigma değişikliğine gitmeli. Yeni bir yol haritası üzerinde çalışılmalı" şeklinde konuştu.

Türkiye'nin 'aerotropolis' potansiyeli

Mustafa Sönmez'den sonra söz alan İlhami Akkum da Türkiye'de 'aerotropolis / havalimanı kenti' yaratma potansiyeli olan lokasyonlara değindi. Örneğin Sabiha Gökçen Havalimanı'nın muazzam bir ulaşım ağının ve proje fortföyünün ortasında yer almasına karşılık, 'aerotrpolis' gibi bir makro formun yaratabileceği farkın kimse tarafından görülemediğine işaret eden Akkum; yapılan bazı küçük çaplı girişimlerin de teknopark, endüstriyel ve ticari birimler ve iş merkezlerinden oluşacak bir ara yüzün yaratacağı faydayı sağlamaktan uzak olduğunu kaydetti. Akkum, Ankara'daki Çubuk-Esenboğa-Pursaklar aksı ile Adana-Mersin bölgesinde hayata geçirilen Çukurova Bölgesel Havalimanı projesinin de benzer potansiyeller sunduğunu anlattı.

İstanbullular asıl meselelere odaklanmalı

2,5 yılını projeyi planlamak için harcadığını anımsatan Sidney Rasekh; İstanbul'da planlama aşamasında güzel fikirler çıktığını söyleyerek, ancak bu fikirlerin olması gerektiği gibi uygulamaya aktarılamamasından yakındı. Yeni havalimanının yerini tespit etmek için İstanbul sınırları içinde olası her noktayı incelediğini ve en uygun lokasyon olarak Karadeniz kıyısının öne çıktığını kaydeden Rasekh, bir alternatif olarak projeyi deniz üzerinde hayata geçirme önerisinin ise kabul görmediğini aktardı. Planlama aşamasında projeyi Kuzey ormanlarına en az hasar verecek şekilde konumlandırmaya çalıştığını ve sonrasında yeni bir havalimanı ihtiyacı olmaması için genişletilmeye uygun, esnek bir yapı oluşturmaya özen gösterdiğini belirten Rasekh, ancak uygulama için bu esnek tasarımın tercih edilmediğini ifade etti. Herşeye karşın güzel bir proje ortaya çıktığını belirten Rasekh, sadece havalimanını eleştirmek yerine sosyal açıdan da neler yapılabileceğini araştırmanın daha faydalı olacağını düşündüğünü söyledi. Kendi tasarımında kurulması planlanan yeni şehri özellikle maden bölgesine yerleştirdiğini, ancak sonradan öğrendiğine göre bu projenin Kayaşehir bölgesine kaydırıldığını bildiren Rasekh, özetle şunları söyledi:

"Evet, Kuzey ormanlarının korunması için çaba gösterilmeli; ben, sökülecek her ağacın yerine bir yenisinin dikilmesini istemiştim. Yapılacak yeni havalimanının kentle ve Sabiha Gökçen Havalimanı ile bağlantısının yüksek hızlı trenle sağlanması çok kritik bir konu. Çünkü aksi taktirde yeni otobanlar inşaa etmek zorunda kalacaksınız ve bu da civarında yapılaşmayı tetikleyen bir unsur olacak. İstanbullulara önerim, bir araya gelmeleri ve kentin ana sorunlarına odaklanmaları. Bunlardan en önemlisi, otomobil sayısının azaltılması. Ayrıca ormanlaştırma konseptleri tartışılmalı; yeni yeşil alanlar oluşturulmalı. Tarımsal faaliyetler yeniden İstanbul'a dönmeli. Kentin kuzeye doğru büyümemesi isteniyor; ama ben İstanbul'un Edirne'ye doğru genişlemesini de doğru bulmuyorum".

http://www.yapi.com.tr/haberler/3-havalimani-bir-sans-mi-yoksa-bir-risk-mi_109939.html

Read Comment Section
İlk Yorumu Siz Yapın
Gönder

Yorumum onaylandığında e-posta ile bildir.

E-posta adresimle bültenlere abone olmak istiyorum

Haber gönderin Hemen haber gönderin

Sosyal Medyada Yapi.com.tr:

Abone Ol Yapı sektöründeki tüm gelişmelerden en önce siz haberdar olmak isterseniz e-bültenimize abone olun.
Bülten arşivine erişmek için tıklayın

REKLAM VERİN

Ajanda
TAMAMI » Bugünkü Etkinlikler BUGÜN:
Herhangi bir etkinlik mevcut değil!