strong>''Mali genişleme yapısal reformlara alternatif oluşturmaz'' Konuşmasında Avrupa borç krizine de değinen Babacan, ''2008 yılında, krizin başlangıcında, finansal kurumları desteklemek için hükümetler vardı. Fakat 2010'a doğru ilerlerken, finansal sistemin temelini oluşturan kurumlar, hükümetler ve hazine sorun yaşamaya başladığında kimin destek olacağı konusu gündeme geldi. Bu zaman zarfında bazı ülkeler itibar kaybetti. Yine bu dönemde, ekonomik krizle başa çıkabilmek için sıkı mali politikalar mı, yoksa genişlemeci mali politikalar mı uygulamak gerektiği konusunda tartışmalar yaşandı'' ifadelerini kullandı. Babacan, ''Eğer Avrupa Merkez Bankası nihai borç veren ise, (birlik içerisinde) regülasyonlar için güçlü bir çalışma çerçevesinin uygulanmasına ihtiyaç var. Mali ya da parasal genişlemenin yapısal reformlara alternatif oluşturamayacağını hatırlamalıyız'' uyarısında bulundu. ''2013 ABD için test yılı olacak'' Avrupa Birliği otoriteleri tarafından bu zamana karar önemli kararların alındığının belirten Babacan, ''Uygulamalar, politikalar açısından kilit kelime. Biz Türkiye'de hep daha iyi politikaların uygulandığından emin olmak için çalışıyoruz'' dedi. Konuşmasında küresel ekonomiye dair beklentilerine de yer veren Babacan, ''2012, Avrupa için bir test yılı oldu. 2013 ise ABD için test yılı olacak'' değerlendirmesinde bulundu. ABD seçimlerinin sonrasında hükümeti önemli kararların beklediğini belirten Babacan, ''Yeni ekonomi yönetimi nasıl güvenilir orta vadeli bir programın oluşturulacağı gibi bazı mali seçimlerle karşı karşıya kalacak'' dedi. Gelişmekte olan ekonomilerin hali hazırda gelişmiş ülkelerdeki bütçe açığı ve kamu borç sorunlarına sahip olmadığını ifade eden Babacan, ''Buna rağmen, son birkaç aydır, Çin, Hindistan ve Brezilya ekonomisininde yavaşlama sinyalleri gördük. Dış talep azalıyor'' ifadesini kullandı.
|