Türkiye 1,5 Milyar Dolar Değerindeki İlk Sukuk İhracını Tamamladı



Kuala Lumpur'da gerçekleştirilen 'Küresel İslami Finans Forumu'nda konuşan ve Türkiye'de İslami bankaların katılım bankaları olarak adlandırıldığını belirten Başbakan Yardımcısı Ali Babacan, ''2005 yılında yürürlüğe giren yeni bankacılık yasamızla birlike katılım bankalarına, geleneksel bankalarla eşit fırsatları sunduk. Türkiye'de katılım bankalarını bankacılık sektöründeki payı yüzde 5,6 oranında'' dedi.

Türkiye'de dört katılım bankasının bulunduğunu belirten Babacan, 2005 yılından bu yana Türkiye'deki katılım bankalarının varlıklarının 5 kat artış kaydettiğini bildirdi. Katılım bankacılığının Türk finans sektörünün tamamlayıcı bir ögesi olduğunu anlatan Babacan, ''Türkiye'de 1,5 milyar dolar değerindeki ilk sukuk ihracını tamamladık. Gelen talep ise yaklaşık 5 katı kadardı. Bu, diğer finans kurumları için de önemli bir gösterge olacak. Geçen yıl bu ihraç ile ilgili olarak vergi sistemini ve yasal zemini hazırlamıştık. İslami finansta büyüme potansiyeli var'' dedi.
     
Son 20 yıl içerisinde İslami bankacılığın hızlı bir büyüme kaydettiğini anımsatarak, şöyle devam etti:

''Dünyada finans sektöründe sukuk ihracı büyük önem kazandı. Sukuk ihracının bu sene sonu itibariyle 100 milyar dolara ulaşmasını bekliyoruz. Hali hazırda küresel boyutu yaklaşık 1 trilyon dolara ulaşan İslami finansa, uluslararası finans kurumlarının giderek daha fazla ilgi gösteriyor. Malezya İslami finansta lider bir ülke. 2003 yılında Başbakanımız ile Malezya ziyaretimizde Malezya Merkez Bankası'nı ziyaret ederek Başkanından o zamanlarda Malezya'nın İslami finans alanındaki faaliyetlerini dinlemiştim. Baz tahminlere göre, küresel İslami finans varlıkları 2016 yılında 1,8 trilyon dolara ulaşabilir. İslami bankacılık alanında kaydedilen büyümeye rağmen, İslami varlıkların geleneksel bankacılığa kıyasla varlıkların hacmi az. 2012 yılında, İslami finansın toplam küresel finans varlıkları arasındaki payı yüzde 1'den az. (İslami finansta) büyüme için büyük bir potansiyel var.''

Küresel ekonomik krizde İslami bankaların direnç gösterdiğini belirten Babacan, ''Her ne kadar küresel ekonomik kriz İslami finans kuruluşlarını da etkilemişse de, genel olarak İslami bankalar halen son derece sağlam'' dedi. Geleneksel bankacılık sektörünün İslami finanstan alternatif metotlar öğrendiğini söyleyen Babacan, sektörün küresel gelişmesi için ürün çeşitliliğinin, tüketici bilincinin, finansal okur yazarlığın artırılması gerektiğini anlattı. Babacan, ''Gelişmekte olan ülkelerdeki büyüme potansiyelini düşününce, ülkelerin bilgileri paylaşması önem kazanıyor. Özellikle İslami finans sektörüne yeni giriş yapan ya da ilk evrelerinde olan ülkelerin Malezya gibi uzun yıllardır sektörde olan ülkelerden öğrenecekleri var. Bu son derece önemli'' dedi.''Mali genişleme yapısal reformlara alternatif oluşturmaz''
    
Konuşmasında Avrupa borç krizine de değinen Babacan, ''2008 yılında, krizin başlangıcında, finansal kurumları desteklemek için hükümetler vardı. Fakat 2010'a doğru ilerlerken, finansal sistemin temelini oluşturan kurumlar, hükümetler ve hazine sorun yaşamaya başladığında kimin destek olacağı konusu gündeme geldi. Bu zaman zarfında bazı ülkeler itibar kaybetti. Yine bu dönemde, ekonomik krizle başa çıkabilmek için sıkı mali politikalar mı, yoksa genişlemeci mali politikalar mı uygulamak gerektiği konusunda tartışmalar yaşandı'' ifadelerini kullandı. Babacan, ''Eğer Avrupa Merkez Bankası nihai borç veren ise, (birlik içerisinde) regülasyonlar için güçlü bir çalışma çerçevesinin uygulanmasına ihtiyaç var. Mali ya da parasal genişlemenin yapısal reformlara alternatif oluşturamayacağını hatırlamalıyız'' uyarısında bulundu.
    
''2013 ABD için test yılı olacak''
    
Avrupa Birliği otoriteleri tarafından bu zamana karar önemli kararların alındığının belirten Babacan, ''Uygulamalar, politikalar açısından kilit kelime. Biz Türkiye'de hep daha iyi politikaların uygulandığından emin olmak için çalışıyoruz'' dedi.
     
Konuşmasında küresel ekonomiye dair beklentilerine de yer veren Babacan, ''2012, Avrupa için bir test yılı oldu. 2013 ise ABD için test yılı olacak'' değerlendirmesinde bulundu. ABD seçimlerinin sonrasında hükümeti önemli kararların beklediğini belirten Babacan, ''Yeni ekonomi yönetimi nasıl güvenilir orta vadeli bir programın oluşturulacağı gibi bazı mali seçimlerle karşı karşıya kalacak'' dedi. Gelişmekte olan ekonomilerin hali hazırda gelişmiş ülkelerdeki bütçe açığı ve kamu borç sorunlarına sahip olmadığını ifade eden Babacan, ''Buna rağmen, son birkaç aydır, Çin, Hindistan ve Brezilya ekonomisininde yavaşlama sinyalleri gördük. Dış talep azalıyor'' ifadesini kullandı.''Hiçbir ülke kendisinden fazlasıyla emin olmamalı''
    
Ali Babacan, finans sektörünün makro ekonomik istikrarın sağlanması için son derece önemli olduğuna dikkati çekerek, ''Özellikle son ekonomik kriz sonrasında, finans sektöründe daha küresel bir yaklaşım oluştu'' dedi.
 G-20 ve Türkiye ekonomileri ile ilgili Dünya Bankası ve Uluslararası Para Fonu'nun çalışmalar yaptığını belirten Babacan, ''Bu kontroller ve testler daha öncesinde bazı ülkeler tarafından istenmezdi. Fakat kriz sonrasında bu kontrol ve testleri istemeyen ülke yok. Dışardan ekonomilerimizin daha şeffaf ve açık bir şekilde kontrol edilmesine ihtiyaç var, özellikle gelişmiş ülkelerin buna ihtiyacı var. Hiçbir ülke kendi finansal sistemi ile ilgili olarak fazlasıyla kendisinden emin olmamalı'' diye konuştu.

Ekonomilerde regülasyonun zamanlamasının büyük önem taşıdığını vurgulayan Babacan, ''Sıkılaştırma regülasyonunu iyi zamanlarda yapmak, kötü zamanlarda ise biraz rahatlamak gerekir. Çoğu zaman, ekonomi iyi giderken, bankalara borç vermeye devam ederken, şirketler borçlanmasını sürdürürken, regülatörün devreye girerek şimdi hızı azaltmanız gerekiyor demesi zor oluyor. Fakat bunu yapabilen ülkeler, mali olarak faydalarını da görüyor'' ifadelerini kullandı.
     
Babacan ziyaret kapsamında Malezya Başbakan Yardımcısı ve Eğitim Bakanı Haji Muhyiddin bin Mohd Yassin ve Malezya Maliye Bakanı Ahmad Husni bin Mohamad Hanadziah ile görüşecek.