Şu sıralar Sabah Ekonomi sayfalarında Türkiye'nin diğer ülkelerle uyguladığı
yabancıya mülk satışında mütekabiliyet (karşılıklılık) ilkesi
sık sık masaya yatırılıyor. Mütekabiliyet kabaca; Türklerin mülk alamadığı
ülkelerde o ülkenin vatandaşlarının da mülk edinememesi olarak formüle
edilebilir. Dünyanın her yerinde binalar yaparak rüşdünü ispatlamış inşaat
sektörü, dünyanın birçok ülkesinden Türkiye'ye konut almak için gelen emlak
yatırımcılarına bu ilkenin yumuşatılması gerektiğini anlatıyor. Bazıları
'Mütekabiliyet ilkesi kaldırılsın' derken, bazıları 'Kaldırılmasın ama
yumuşatılsın' önerisinde bulunuyor.
Türkiye'ye ilgi büyük
İnşaat sektörü kriz sonrası dağılmaya başlayan kara bulutların yabancıya mülk
satışının yumuşatılmasıyla tamamen yok olacağına inanıyor. İnşaat sektörüne
mütekabiliyet konusunda bir destek de geçtiğimiz haftalarda İstanbul Çırağan
Sarayı'ndaki bir yemekte devlet katından geldi. Dışişleri Bakanlığı Müsteşar
Yardımcısı Hakkı Akil, basit formülasyonla
'Satılamıyorsa kirala' yöntemini önerdi. Bunu bazı inşaat
şirketleri de dillendiriyor ancak ben ilk kez devlet kanadından birinin önerisi
olarak duydum.
"Körfez ülkeleri vatandaşları mütekabiliyet prensibi gereği Türkiye'den mülk
satın alamıyor. Oysa o ülkelerden Türkiye'de ev almak isteyen çok sayıda insan
var. Bunun çözümü ikili anlaşmalarla olabilir. Kazakistan ve Azerbaycan ile bu
konuda bazı ikili anlaşmalar yapılması konuşuluyor" diyen Akil, çözüm olarak 49
yıllığına kiralama yöntemini öneriyor. Bu önerisini Dışişleri Bakanlığı'na
şifaen ilettiğini de söyleyen Akil, bu yolla konut satışlarında ciddi bir artış
olacağını düşünüyor. Konuyla ilgili çalışmalarını hızlandıran Bayındırlık Bakanı
Mustafa Demir, Kazakistan ve Azerbaycan'la sorunları çözmek için çalıştıklarını
açıklamıştı. Gelişmeler SABAH ekonomi tarafından dikkatle izleniyor. Çözüm
formülleri arasına Akil'in önerisiyle 'Satamıyorsan kirala' formülü de girmiş
bulunuyor.
"Sukuk'un merkezi olabiliriz"
Toplantıya katılan bir diğer isim de İstanbul Menkul Kıymetler Başkanı
Hüseyin Erkan'dı. Erkan'ın da merceğinde Körfez sermayesi vardı. Sukuk repo ve
murabaha gibi İslami enstrümanları İstanbul Finans Merkezi projesiyle birlikte
ele aldı Erkan. 170 milyar dolarlık bir piyasa olduğunu söylediği sukuk için
"Piyasa büyük ancak dağınık" değerlendirmesini yaptı. Dağınık piyasayı bir
merkeze toplamanın herkes için iyi bir çözüm olabileceğini düşünen Erkan,
İMKB'nin de sukuk ve benzeri enstrümanlar için çalışmalar yaptığını belirterek
"İstanbul da Londra gibi bir bu işin bir merkezi olabilir"
diyor.
|