br />
Parlak yıldız Eskişehir
Eskişehir, konser salonları, tiyatroları, opera binası, festivali ile
Anadolu’nun dinamik kültür ve sanat kenti. Aynı zamanda, son yıllarda yaşadığı
ekonomik dinamizm ile girişimcilik ve rekabet alanlarında da çok önemli bir
atılım içinde olan bir kent. Bu ikili başarının kaynaklarının başında eğitim ve
eğitime verilen önem geliyor. Eskişehir, Anadolu ve
Osmangazi Üniversiteleri ile bir üniversiteler kenti.
Eskişehir’in bu özelliklerini sayılarla da göstermek mümkün. Bu çalışmada
gönderim yaptığımız CNBC-E Business dergisinin ‘İllerin Yaşanabilirliği
Endeksi’ne, ve EDAM adlı düşünce kuruluşu tarafından yaptırılan
‘Türkiye’nin Rekabet Endeksi’ne baktığımız zaman, Eskişehir,
ekonomi, sağlık, eğitim, güvenlik, kent hayatı ve kültür-sanat alanların tümü
içinde, Türkiye’nin 4. yaşanabilir kenti çıkıyor. Rekabet endeksinden yer alan,
anaokulundan itibaren öğretmen başına düşen öğrenci sayısı, ortalama bitirilen
okul yılı, okuma yazma oranı ve ÖSS başarısı gibi değişkenler dikkate alarak
oluşturulan ‘insan sermaye endeksi’nde Ankara’dan sonra 2. sırada yer alıyor.
Eskişehir, Ar-Ge harcamaları, kişi başına düşen akademik yayın ve patent sayısı
gibi değişkenlerden oluşan ‘yaratıcı sermaye endeksi’nde de
Ankara ve İstanbul’dan sonra 3. sırada. Türkiye’deki bölgesel kalkınma kent
bazında ekonomik canlılık ve etkinlik, emek piyasası, yaratıcılık, insan
sermayesi, sosyal sermaye ve fiziki altyapı gibi değişkenlerle ölçen
Rekabet Endeksi, genel olarak, Türkiye’nin rekabet endeksi
sıralamasında Eskişehir, Kayseri ve Konya gibi diğer kentlerin önünde, 5. sırada
yer alıyor. Bu çok büyük bir başarı.
Eskişehir Büyükşehir Belediye Başkanı Yılmaz Büyükerşen,
kentin kalkınması konusunda üniversitenin söz sahibi olması gerekliliğini
sürekli vurgulamaktadır. Büyükerşen 2000’li yıllarda ‘nasıl bir Eskişehir
olmalı’ hedefiyle seminer, kongre ve sempozyumlar düzenlediğini, o dönemde
hiçbir yerel yöneticinin bu bilgilerden yararlanmayı düşünmediğini, kendisinin
eline fırsat geçince üretilen bu bilgileri değerlendirdiğini söylüyor. Belediye
başkanının öncelikli görevinin şehri yaşatmak olduğunu, bunun da şehirde yetişen
gençlerin o şehirde kendilerine bir gelecek hayali kurabilmesi, şehirlinin
sokaklara çıkıp birbiriyle buluşması, kendisi gibi olmayanlarla temas etmek
istemesi anlamına geldiğini ifade ediyor.
Büyükerşen bunu başarıyor. Eskişehir, Uluslararası Eskişehir
Festivali’yle, Odunpazarı Evleri’yle, konser
salonlarıyla bir kültür, sanat ve eğlence kenti. Eskişehir, alışveriş
merkezleri, parkları, bahçeleri, Porsuk Çayı üzerindeki
köprüleri, gondolları, plajı, heykelleri, raylı sistem taşımacılığıyla bir
Avrupa kenti görünümünde ve Türkiye’de örnek ve yaşanabilirliği yüksek bir kent.
Suç oranı, deprem riski, sanata ve spora olan ilgi, hava kirliliği ve trafiğin
durumu, yeşil alan miktarı ve kişi başına düşen doktor ve hastane sayısı gibi
altı ana kıstasa dayandırılarak Burak Mavi tarafından hazırlanan ve CNBC-e
Business’ın Ekim 2008’deki sayısında yayınlanan kentlerde yaşanabilirlik
endeksine göre Eskişehir, yaşanabilirlik endeksinde 4. sırada yer alıyor.
Eskişehir’in en önemli sorunu, trafik sıkışıklığı.
Farklılıklara açık
Eskişehir’e dinamizm katan ve onu diğer Anadolu kentlerinden ayıran ikinci
unsur, göç almış bir kent olarak kozmopolit bir sosyal ve kültürel yapıya sahip
olmasıdır. Kentin farklılıklara açık, birlikte uyum içinde yaşama ve hoşgörü
geleneğini ifade eden ‘Eskişehirlilik’ kimliğinin, kente dışardan gelenlerin
katkısı olduğu vurgulanıyor. USİAD tarafından Ocak 2009’da
yapılan bir görüşmede, Büyükerşen’e bir kentin göç alması, göç edenlerin
potansiyelinden yararlanıldığı ve göçün heyecan ve dinamizm iyi yönetildiği
takdirde bir kazanım olduğunu belirtiyor.
Eskişehir Ticaret Odası Yönetim Kurulu Başkanı Cemalettin
Sarar da, kendisiyle 2007 yılının sonunda yaptığımız görüşmede,
Eskişehir’in 19. yüzyılda Kafkaslar’dan ve Balkanlar’dan göç alması nedeniyle,
‘çokkültürlü’ bir yapıya sahip olduğunu, bu nedenle Eskişehir’de diğer
kentlerdeki şoven anlayışa rastlanamayacağını vurguladı. Sarar’a göre dışarıdan
gelene yabancı gözüyle bakılmaması, Eskişehir’in İzmir ile birlikte
‘nerelisin?’ sorusunun sorulmadığı birkaç şehir arasına
girmesini sağlıyor. Sarar, diğer muhafazakâr Anadolu kentlerinden Eskişehir’in
bu yönüyle farklılaştığını ve kültürel anlamda küreselleşmeye çabuk uyum
sağlayabilen bir kent olarak 2000’li yıllardan itibaren değişime ve dönüşüme
uğradığını söylüyor. Bu durumu, kentin küreselleşme ve Avrupalılaşma vizyonuyla
açıklıyor.
Eskişehir ekonomi alanında makine, imalat ve metal eşya sanayii, savunma ve
havacılık sanayii gibi sektörlerde önemli başarılar elde etmiş ve tekstil
alanında Sarar gibi bir ‘dünya marka’sı oluşturmayı başarmış. Ancak son yıllarda
ekonomik üretim ve canlılık açısından sıkıntı yaşıyor. Eskişehir’de Ticaret
odası, Ticaret Borsası Başkanları ile yapılan görüşmeler göstermiştir ki, kentin
ekonomik canlılığını sağlayan yaklaşık 65 bin üniversite öğrencisidir. Referans
gazetesi yazarı Eyüp Kelebek, 8 Ekim 2008’deki yazısında, Eskişehir’deki üretime
yönelik sanayi yatırımlarındaki durgunluğa işaret ediyor ve Eskişehir Sanayi
Organize Bölgesi’nde yatırım yapan kuruluş sayısının hızla azaldığına dikkat
çekiyor. Dolayısıyla, ‘Türkiye’nin Rekabet Endeksi’nde Eskişehir’in en kötü
sırada olduğu endeksin ‘ekonomik etkinlik ve canlılık endeksi’
olması da, Eskişehir’in sanayi gelişiminin desteklenmesinin gerekliliğini ortaya
koyuyor. Eskişehir’i kaybetmeyelim, ona destek verelim.
(1) P. Mansel, “Turkey’s Global City: Third golden age for İzmir”
(Türkiye’nin Küresel Kenti: İzmir için üçüncü altın dönem”, Le Monde
Diplomatique, 3, Mart, 2008.
|