BR> Deniz Palas’ın bölümlerini kurgularken dışarıdaki
benzer yerlerden esinlenildi mi, yoksa kafesi, müzesi ve salonlarıyla tamamen
kendine öz bir İKSV binasıyla karşı karşıyayız diyebilir
miyiz?
Deniz Palas’ın kurgusunu tamamen vakfın ihtiyaçları ve
binanın dokusu yönlendirdi. Burası çok özgün bir bina, Vakıf da kendine özgü
ihtiyaçları olan bir kurum. Örneğin, yeni binamızda Salon gibi bir performans
mekânı ve İKSV Tasarım için bir mağaza kuracağımızı ilk günden biliyorduk. Bu
kararları verdikten sonra, bu iş binada en uygun nerede, nasıl yapılır
sorularına en uygun yanıtları bulmaya çalıştık. Sonra da isteklerimiz, binanın
elverdiği ölçüde gerçekleştirildi. Yani bina için “olmazsa olmaz”larımız vardı,
bu beklentilerimizi binanın özellikleriyle yoğurup ortaya kendimize uygun bir
sonuç çıkardık. Bu açıdan, evet, kurgulanışına kadar her şeyiyle, tamamen
kendine ait bir binası var İKSV’nin.
Kültür-sanat yaşamına yeni
bir soluk getiren IKSV yeni binası Deniz Palas içerinde yer alan ‘’SALON‘’
hakkında düşünceleriniz nelerdir? Salon ne zamandan beri düşündüğünüz bir
proje?
Binamızın bize getirdiği en önemli yeniliklerden biri,
artık çeşitli etkinliklere ev sahipliği de yapabiliyor olmamız. Seneler boyunca
kendi etkinliklerimiz için başka mekânlar kullandık ama en büyük hayallerimizden
biri bir gün kendi mekânımızla, başka etkinliklere de kucak açabilmekti. Salon
ile bu hayali gerçekleştiriyoruz. Binamızın giriş ve birinci katında yer alan
Salon, 16 Ocak tarihinden beri klasik, caz, alternatif ve dünya müziği
konserlerine, tiyatro gösterilerine ev sahipliği yapıyor. Önümüzdeki dönemde
Salon’un programında dans gösterileri ve edebiyat etkinliklerinin yanı sıra
çocuklara yönelik programlar da yer alacak. Salon ile ayrıca mekânsız sanatçı ve
topluluklara bir alan açabilmeyi, hem Türkiye’den hem de yurtdışından en seçkin
örnekleri burada ağırlamayı ve yurtdışına açılma imkânı bulamayan yerli
projelere destek olmayı amaçlıyoruz.
Tüm binanın sanat
eserleriyle donatılması nasıl bir bakış açısının sonucudur?
Yeni
binamızdaki farklı alanları sanatsal müdahalelere açma kararını sanat üretimine
yenilikçi bir destek verebilmek amacıyla aldık. Daha sonra, restorasyon
çalışmaları başladıktan hemen sonra tarihsel dokuya uygunluğu, binanın mekânsal
özellikleri ve İKSV’nin kullanım gereksinimleri göz önüne alınarak, kurumun
felsefe ve etkinlikleri üzerine kurgulanmış sanatsal bir proje üzerinde
çalışılmaya başlandı. Bu süreçte küratör Fulya Erdemci ve yardımcı küratör Arzu
Yayıntaş, Türkiye’den 21 sanatçı ve sanatçı grubunu binada yer almak üzere davet
ettiler. Şu anda binanın her alanında bir yapıt görmek mümkün, bu da vakfın
sanatsal yaklaşımının yenilikçi, üretimi destekleyen ve öncü yüzünü ortaya
koyuyor.
|