İstanbul’da Orta Gelirli Vatandaş...
Yapı Denetimi Önemsenmiyor!
2017 Yılında Hangi Mesleklerin...
Uluslararası İşgücü Kanunu...
Ev Kiralarken Dikkat Edilmesi...
Osmanlı Devletinde Kurulmuş...
“İzale-i Şüyu– Ortaklığın...
Maketten Satış ve Ön Ödemeli...
Kat Karşılığı İnşaat Sözleşmesi
Kamulaştırmasız El Atma Davaları...
Kamulaştırmanın Hukuki Boyutları
Tapu Sicilinde Devletin Kusursuz...
Kentsel Dönüşüm-3: Kira Yardımı...
Kentsel Dönüşüm– 2: İtiraz...
Kentsel Dönüşüm – 1 : Riskli...
Av. Yalım Canveren
Bu yazımda sizlere gayrimenkul hukuku ile ilgili olmayan, TMMOB özelinde bütün meslek kuruluşlarını ilgilendiren bir gelişmeden bahsetmek istiyorum.
19.04.1983 tarihinde 66 sayılı Kanun Hükmünde Kararname ile 6235 sayılı TMMOB Kanunu’na Ek-1 numarası ile bir madde eklendi. Maddenin içeriği şöyleydi;
“Türk Mühendis ve Mimar Odaları Birliğini veya Odaları temsil etmek üzere uluslararası toplantı ve kongrelere katılmak, Bayındırlık Bakanlığından izin alınmasına bağlıdır. Bu izin verilmeden önce, İçişleri ve Dışişleri Bakanlıkları ile kongrenin konusuna göre diğer ilgili bakanlıkların görüşleri de alınabilir”
Böyle antidemokratik ve ne amaca hizmet ettiği belli olmayan bir maddenin hangi gerekçe ile konulduğunu bulmaya çalıştım ancak pek bir sonuç elde edemedim. Tarihe dikkat edildiğinde, 1980 ihtilalinden sonra alınmış bir dizi kısıtlayıcı düzenlemeyle birlikte kanuna eklendiğini düşünüyorum.
Madde ile yapılan düzenlemede ise meslek kuruluşlarını temsil etmek üzere uluslararası toplantı ve kongrelere katılmak için Bakanlıktan izin alınması şartı getirilmiştir. Yani hiyerarşik olarak izin verme yetkisi Bakanlığın takdirine bırakılmıştır.
Bu düzenleme kanuna girdiğinden bu yana hiç uygulanmamış. Bu durum tarihteki uygulayıcıların dahi böyle bir maddenin “mutlak butlanla batıl” olduğunu anladığını gösteriyor. O halde bu düzenlemenin ülkenin bugüne kadar yaşadığı değişimler ile günümüzde bulunduğu duruma hizmet etmeyen bir madde olduğu açıktır.
Sonuçta meslek odaları, ilgilisi olduğu mesleğin gelişimi için hizmet veren, araştırmalar yapan bunun için de uluslararası gelişmeleri takip ederek, muadili yabancı kuruluşlarla ilişkiler ve paylaşımlar içinde bulunması gereken kurumlardır. Bu kurumların görevleri ile ilgili çabalarını bir dizi bürokratik ve keyfi engelin zorlamasıyla kısıtlamak, siyasi politikalara göre belirlemek ya da buna çalışmak dahi ancak çağ dışı sayılabilir.
2009 yılında Cumhurbaşkanlığı Devlet Denetleme Kurulu, kamu kurumu niteliğinde sayılan meslek kuruluşlarının teşkilatlarının, mali yapılarının, faaliyetlerinin, denetimlerinin, organlarının seçimlerine dair esasların değerlendirilmesi hakkında bir rapor düzenledi. Ardından da bu rapor temel alınarak, TMMOB ve bağlı meslek odalarının mevzuat ve uygulamalarına kısıtlamalar ve müdahaleler başladı.
Bu rapora göre kanun hükmünde kararnameler hazırlanarak TMMOB’ye bağlı odaların mevzuatının hazırlanması da dahil olmak üzere, hiyerarşik ilişkiye denk düşen yetki ve görevler Çevre ve Şehircilik Bakanlığı’na bağlı Mesleki Hizmetler Genel Müdürlüğü’ne verildi.
Cumhurbaşkanlığı Devlet Denetleme Kurulu Raporu ve kanun hükmünde kararnameler ile yapılan değişikliklerden sonra torba yasa taslakları ile de bu müdahale süreci devam etti. 24 Aralık 2014 tarih ve 29215 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan “Tebliğ” ile de meslek odalarının idari ve mali denetim görevi Bakanlık birimlerine devredildi ve var olan vesayet ilişkisinin hiyerarşik bir hale dönüştürülmesinin adımları atıldı.
İşte bu politikalar ve mevzuat düzenlemeleri çerçevesinde, bugüne kadar işlerlik kazanmamış olan bu madde 21.08.2014 yılında Çevre ve Şehircilik Bakanlığı tarafından 77681855/330 sayılı “meslek odası temsilcilerinin uluslararası toplantı ve kongrelere katılabilmesi için Bakanlıktan izin alması gerektiğine” dair yazısı ile uygulamaya konulmak istendi. Yani TMMOB yetkililerinin uluslararası bir toplantıya katılacakları zaman Çevre ve Şehircilik Bakanlığından izin alması gerekecekti.
Bakanlığın bu yazısı üzerine TMMOB 6235 Sayılı Kanunun Ek-1.maddesinin Anayasa Mahkemesi önüne götürülmesi istemi ile bir dava açtı. Danıştay İdari Dava Daireleri Kurulu da TMMOB’nin Anayasa’ya aykırılık iddiasını kabul ederek Anayasa Mahkemesine başvurulmasına karar verdi.
Merkezi idarenin kamu kurumu niteliğindeki meslek kuruluşları üzerindeki vesayet yetkisinin idari ve mali denetimle sınırlı olması gerektiği, itiraz konusu kuralla TMMOB’yi veya odaları temsil etmek üzere uluslararası toplantı ve kongrelere katılmak için Çevre ve Şehircilik Bakanlığı’ndan izin alma şartı getirilmesinin, bu kuruluşlar üzerinde Bakanlığa idari ve mali denetimin ötesinde, hiyerarşik bir yetki verilmesi anlamına geldiği belirtilerek kuralın, Anayasa’nın 135. Maddesine aykırı olması bu itirazın gerekçesi olarak gösterildi.
İncelemeye alınan dosyada Anayasa Mahkemesi, 23 Eylül 2016 tarihli Resmi Gazete’de yayımlanan kararıyla; TMMOB Kanunu’nun Ek-1 maddesini iptal etti.
Peki Anayasa Mahkemesi’nin bu kararına hangi hukuksal gerekçeler dayanak oldu? Gelin şimdi bunları inceleyelim.
Öncelikle Anayasa Mahkemesi bu kararın metninde, maddenin “Anayasa’ya Aykırılık Sorununu” incelerken önemli noktalara temas etmiş, güzel değerlendirmelerde bulunmuştur.
Anayasanın 135. Maddesinin birinci fıkrasında kamu kurumu niteliğindeki meslek kuruluşlarının, belli bir mesleğe mensup olanların müşterek ihtiyaçlarını karşılamak, mesleki faaliyetlerini kolaylaştırmak, mesleğin genel menfaatlere uygun olarak gelişmesini sağlamak, meslek mensuplarının birbirleri ve halk ile olan ilişkilerinde dürüstlüğü ve güveni hakim kılmak üzere meslek disiplini ve ahlakını korumak maksadı ile kanunla kurulan ve organları kendi üyeleri tarafından kanunda gösterilen usullere göre yargı gözetimi altında, gizli oyla seçilen kamu tüzelkişileri olduğu düzenlenmektedir.
Kararda, Anayasa’nın 135. Maddesinde mevcut bu düzenlemeler değerlendirilmiş ve meslek kuruluşlarının özerkliğine işaret edilmiştir. Özerkliğin kişi ve kuruluşların kendi faaliyetlerine ilişkin kararları alma ve uygulama konusunda gerekli yetkiyle donatılmış olmaları ve bunun kanunda yer alması ile de kurumların dış etkilere karşı korunmaya çalışıldığı vurgulanmıştır. Meslek kuruluşlarının özerk olmasının, faaliyetlerinin sunulan hizmetin gereklerine ve kamu yararına uygun bir şekilde sürdürülmesinin güvencesi olduğu belirtilmiştir.
Bu gerekçeler ile meslek kuruluşlarının, idari özerkliklerinin sonucu olarak, kendi seçilmiş organlarıyla merkezi yönetimin müdahalesi olmaksızın serbestçe karar alıp uygulayabileceğine hükmetmiştir.
Karar metninde Anayasa Mahkemesi, organları kendi üyeleri tarafından seçilen, kamu tüzel kişiliğine sahip olan ve meslek mensuplarının ortak çıkarlarını karşılama, mesleğin genel menfaatlere uygun olarak gelişmesini sağlama gibi görevleri bulunan kamu kurumu niteliğindeki meslek kuruluşlarının; mesleğin gelişimi amacıyla uluslararası kuruluşlara üye olmasının, uluslararası kongre ve toplantılara temsilci göndermek suretiyle iştirak etmesinin küreselleşme ile birlikte gelişen ilişkilerin kaçınılmaz sonucu olduğuna ve bu ilişkilerin mesleki faaliyetlerin önemli bir bölümünü oluşturduğuna dikkat çekmiştir.
Bu diğer meslek kuruluşlarının da istifade edeceği önemli bir karardır. Mahkeme bu kararıyla, meslek kuruluşlarının herhangi bir merciinin iznine bağlı olmadan kendi iradesi ile uluslararası kongre ve toplantılara temsilci gönderme yetkisine sahip olmasının da yukarıda değinilen özerk yapılarının gereği olduğunun altını bir kez daha çizmiştir.
Kanımca, bu konu ile ilgili olarak üzerinde durulması gereken bir başka konu daha var. Bu karara göre zaten özerk olan meslek kuruluşlarının “özerkliği” bir kez daha sağlanmış oldu. Ancak kararın metninde Bakanlığın meslek kuruluşları üzerindeki “vesayetinin” ancak idari ve mali yapı denetimi açısından olabileceği de yazmakta. Yani aslında özerk olan meslek kuruluşları ile bakanlık arasında hiyerarşik olmasa bile bir vesayet bağının mevcut olduğu da tescil edilmiş oldu.
TMMOB`a bağlı meslek odalarının mali ve idari açıdan denetlenmesinin önünü açan Bakanlar Kurulu kararı 17 Aralık 2013 tarihli Resmi Gazete`de yayımlanarak yürürlüğe girmiştir. Bakanlar Kurulu kararı, 6235 sayılı TMMOB Kanunu`nun ek 3. maddesine dayanak yapılarak alınmıştı. Yukarıda değindiğimiz gibi TMMOB Kanunu`na Ek 3. Madde de aynı Ek 1. Madde gibi 1983 yılında eklenmiştir. Yani bu madde de 12 Eylül askeri yönetim döneminde eklenen bir değişikliktir. Yine Ek 1. Madde gibi bu tarihe kadar uygulanmamış, ancak 2013 tarihli bakanlar kurulu kararının dayanağı olarak yürürlüğe girmiştir.
Benim düşünceme göre hiyerarşik olsun olmasın, Bakanlığın meslek kuruluşları üzerinde herhangi bir vesayet sahibi olmaması gerekiyor. Sonuçta bu alınan kararlar siyasi partilerin konuya yaklaşımının ve politikalarının bir sonucu olarak ortaya çıkıyor. Ancak meslek kuruluşları siyasi partiler daha yokken vardı ve onlardan sonra da var olmaya devam edecekler. Amaçları siyaset olmayıp, yukarıda da açıklandığı üzere meslektaşlarının sorunlarını çözmek ve gelişimlerini sağlamak iken, siyasi bir görüşe göre dizayn edilmelerinin tehlikeli olacağını, kuruluş amaçlarına hizmet etmeyeceğini düşünüyorum.
Bu kuruluşlar ellerinden gelen gayretle, yürütme, yasama ve diğer devlet kurumlarının, yanlış kararlarını ve uygulamalarını yargı yoluna taşıyarak düzeltmeye çalışıyorlar. Ancak siyaseten vesayet altına alındıkları taktirde, bir dizi mevzuat değişikliği ile bu imkanları da ellerinden alınabilir.
Yukarıda incelenen karar işte bu nedenlerle de önemli. Her şeyin olmasa da bir şeylerin doğru yapıldığını gösteriyor. Emeği geçenleri kutluyorum.