br />
Denetim Yok
Havza planlamasına vurgu yapan EMO Yönetim Kurulu Yazmanı Erdal
Apaçık, bölge halkının tepkilerini de basın mensuplarına aktardı.
Apaçık, HES‘lerin denetimi konusunda yaşanan sorunu ise şöyle ortaya koydu:
"Proje hazırlanırken normlara uygun olmayan mühendislik çalışmalarının
yapıldığı, birçok HES için gerekli ölçümlerin olmadığı, projelerin sanal
değerler ile yapıldığı bilinmektedir. Bu durum ekonomik ve ekolojik sorunlar ile
taşkın gibi ileride telafi edilemeyecek zararların oluşmasına neden olmaktadır.
İlgili kamu kurumları bilimsel ölçeğe göre proje denetimi yapmak yerine,
firmaların isteklerini onaylayan ya da müdahil olmayan bir tutumu
sürdürmektedir. Bunun sonucu olarak da; mühendislik normlarına uymayan
denetimsiz projelerde, ya yapıya yönelik öncekinden daha fazla yatırım yapılarak
iyileştirmeler söz konusu olmakta, ya da tesisin kabulü firmanın sorumluluğuna
bırakılarak işlemleri yapılmakta ve tesis işletmeye açılmaktadır. Bu durum her
açıdan kamusal zarara yol açmaktadır. Denetimin, proje aşamasının başından
itibaren yerinde ve saha koşullarında gerçekleştirilmesi bir zorunluluk
olmalıdır. Ancak HES yapıları için proje aşamasından inşaat aşamasına kadar tam
bir denetimsizlik hâkimdir. Denetimin, kamusal kaynakları koruma, bilim ve
mühendislik gereklerini yerine getirme noktasında, toplum yararı öncelikli
olarak yapılması gereklidir. Ancak, enerji sektörü piyasalaştırılırken denetim
de piyasa mantığı içinde özel şirketlere devredilmektedir."
Erdal Apaçık, raporun sunumunu, EMO‘nun "Elektrik enerjisi doğal bir
tekeldir. Bölgede üretim, iletim, dağıtım ve tüketim birlikte ele alınarak
kamusal çıkarları gözeten merkezi bir planlama yapılmalı, bu planlamaya yöre
halkının katılımı ve katkısı sağlanmalıdır" saptamasıyla tamamladı.
Gazetecilerin soruları üzerine Apaçık, yöre halkının köy derneklerinden
başlayıp çeşitli platformlar oluşturarak örgütlenmelerinin söz konusu olduğunu
söyledi.
Meteoroloji Mühendisi İsmail Küçük de, planlanan 1215 santralın tamamının
4628 sayılı Elektrik Piyasası Kanunu sonrasında özel sektör tarafından
geliştirildiğini, bunların kurulu güçlerinin 5 bin 300 megavat olacağını
belirterek, "Bu tesisler havadan konar gibi geldi. Paraşütle işgal ordusu gibi
atlamış oldukları için hepsine yetişmek zor oldu. Yeni yayımlanan lisanssız
elektrik üretimine ilişkin yönetmelikle birlikte en az 10 bin HES daha
planlanacak ve hiçbiri üretime de katkı vermeyecektir" diye konuştu.
Suyun ticarileşmesi vurgusu
TMMOB Yönetim Kurulu Üyesi Hüseyin Yeşil ise planlanan
HES‘lerin Türkiye‘nin elektrik ihtiyacının karşılanmasında yüzde 10‘luk bile pay
sahibi olamayacak küçük küçük bir sürü proje olduğuna dikkat çekerek, yöre
halkının isteği ya da isteği olmamasının ötesinde enerji arz-talep dengesi
açısından da sorgulanması gerektiğini anlattı. Yeşil, enerji verimliliğine
yönelik önlemlerin tamamen alınması durumunda elektrik tüketiminin yüzde 20‘si
düzeyinde bir tasarruf sağlanabileceğini, yani aynı üretim ve yaşam standardı
için yüzde 20 daha az enerji tüketileceğine dikkat çekerek, sorunun tek başına
yöre halkının konumuyla değil, bu gerçekler ışığında değerlendirilmesi
gerektiğini anlattı. EMO‘nun ısrarla HES yapılmasını istediğini, ancak gelinen
noktada su kullanım hakkını alan ve satan bir yapı kurulduğunu kaydeden Yeşil,
bunun hidrolik potansiyelin değerlendirilmesi değil, suyun ticarileşmesi
anlamına geldiğini, "İster santral yapılsın, ister yapılmasın, bu suyun kullanım
hakkının satışıyla, onu köylüye satacaklardır" sözleriyle ortaya
koydu.
|