Yapı denetim alanında yaşanan sorunlara kamuoyunun dikkatini çekmek amacıyla bir mektup eşliğinde ulusal yayın yapan gazetelerin köşe yazarlarına da gönderilen sonuç bildirgesinde; bir kamu hizmeti olarak tanımlanan yapı denetiminin, hiçbir şartta asla piyasa dengelerine, vahşi rekabetçi serbest piyasa koşullarına terk edilemeyeceğinin altı çizliyor ve sistemde bu yöndeki gelişmelerden duyulan rahatsızlık dile getiriliyor.
Kamusal bir hizmet olan yapı denetimine ilişkin yeni düzenlemelerle mimarlık ve mühendislik alanlarına yapılan olumsuz müdahalelerin, her defasında mevcut olan hak ve yetkileri sürekli erozyona uğratarak mühendislik ve mimarlık meslekleri ve yapı denetim işini yapılamayacak bir konuma sürüklediğinin belirtildiği bildirgede; 10 yıl boyunca 19 pilot ilde uygulanan ve 2011 yılının başından itibaren de tüm yurtta uygulanmakta olan Yapı Denetimi Hakkında Kanun'un uygulanmasında karşılaşılan sorunların başında hizmet sunumundaki haksız rekabet gösteriliyor. Mevzuatta öngörülen yapı sahibi - yapı denetim kuruluşu ilişkisinin uygulamada kurulamadığına işaret edilen bildirgede; yasaya göre yapı denetim kuruluşlarının yapı sahipleri tarafından belirlenmesi gerekirken, uygulamada müteahhitlerin belirleyici oldukları belirtiliyor.
"Denetimsizliğin temel nedeni, rant ilişkilerinin tekniğin önüne geçmesi"
Türkiye'deki denetimsizliğin temel nedeninin rant ilişkilerinin tekniğin önüne geçmesi olduğunun savunulduğu bildirge, şöyle devam ediyor:
"Yer seçiminden başlanılarak yapılan hatalar ve TMMOB'nin ilgili Odalarının yapmak istediği kamusal denetimin engellenmesi, başta kaynak israfı ve niteliksiz yapı üretimi gibi çok önemli sorunları ortaya çıkarmaktadır. Denetim, yapı inşaatının başlaması ile başlamaz. Yapının yapılacağı yerin zemin etüdünün doğru yapılıp yapılmadığı, hazırlanan plan ve projelerin İmar Kanunu ve Yönetmeliklerine, teknik şartname ve kurallarına, hizmetin türüne ilişkin Türk Standartları ile Oda Yönetmelik, Yönerge ve Çizelgelerine uygun olarak üretilip üretilmediğinin denetimi bu sürecin ayrılamaz parçalarıdır. Yapı denetim kuruluşlarında mimari, statik, makine ve elektrik projeleri aynı zamanda denetlenebilmeli, birbirini etkileyen tesisat çeşitleri konusunda farklı uzmanlık alanlarındaki projelerdeki olması gereken değişiklikler düzeltilebilmeli, ondan sonra proje denetçisi mühendis ve mimarlar tarafından onaylanmalıdır.
Denetçi belgesi alabilmek için beş yıl meslek deneyimi aranmaktadır. Uzun yıllar farklı konularda uzmanlaşan ve bina yapısı ile ilgili bir deneyimi olmayan bazı mühendis ve mimarlara mesleki deneyim süresini doldurmaları nedeniyle denetçi belgesi verilmekte ve proje ile yapı uygulamalarından sorumlu tutulmaktadır. Denetçi belgeleri; uzmanlık alanlarına göre ve meslek odalarınca verilecek eğitimler sonunda, değerlendirme sınavından başarılı olmuş ve en az yedi yıl meslek deneyimi olan mimar ve mühendislere verilmelidir".
"Düşük bedelin karşılığı düşük maliyet ve düşük ücretler"
Temel sorunlardan birinin de yapı denetim hizmet bedeli oranlarında gerçekleştirilen düşüşler olduğuna dikkat çekilen bildirgede; başlangıçta yapı yaklaşık maliyetinin yüzde 4`ü ile yüzde 8`i arasında tespit edilen hizmet bedelinin önce yüzde 3`e, ardından da yüzde 1,5`a düşürüldüğü anımsatılıyor:
"Yapı denetim hizmet bedellerinin bugün bir emlakçılıktan bile aşağıya çekilmesi, nitelikli yapı denetimine siyasiler tarafından verilen önemi göstermektedir. Yapı denetimi; yapı sahipleri için talep edilen bir hizmet olmaktan çok yasal bir zorunluluk haline gelmiştir. Bu yaklaşımın özü, ticaretin kamu güvenliğinden daha önemli olduğudur. Düşük bedelin karşılığı düşük maliyet ve düşük ücretler olarak sektörün belirleyicisi olmaktadır.
Yapı sahibi, yapısını denetleyecek yapı denetim kuruluşunu kendisi seçmekte, bu da denetimin bağımsızlığı felsefesine aykırı bir durum oluşturmaktadır. Yapı sahibi ile denetçi kuruluşun ticari ilişkisine endekslenmiş bir denetim(sizlik) süreci, en çok denetçi ve kontrol elemanı olarak istihdam edilen mühendis ve mimarları mağdur etmektedir. Sonuç olarak devlet tarafından yönlendirilen düşük ücret politikası niteliksiz bir yapı denetim sürecini teşvik etmektedir.
Düşük ücret kıskacındaki ve mevzuattan kaynaklı birçok sorumluluğu bulunan mühendis ve mimarlara yetki de verilmelidir. Uygulama projelerinde imara uygun değişiklikler, sonradan proje tashih ve tadilatı yapılması şartı ile yapı sahibinin talebi üzerine; proje müelliflerinin oluru ve yapı denetim kuruluşundaki ilgili denetçi mimar ve mühendislerin onayı ile yapılabilmelidir".
|