Bakü-Tiflis-Kars Demiryolu...
Samsun-Sivas Kalın Demir Yolu...
Halkalı-Kapıkule Demiryolu...
Türkiye'nin Dört Bir Yanı...
Demir Yolu Taşımacılığında...
Demiryollarının Zararı Büyüyor
Karadeniz Esnafından Demiryolu Talebi
Halkalı-Kapıkule Demiryolu...
Ankara-Sivas YHT Projesi'nde...
İstanbul'da 24 Saat Ulaşım...
Ankara'daki YHT Kazasında...
Havada ve Rayda Bürokrat Depremi
Ankara'daki Tren Kazası Marmaray'ı...
Bakan: Tren Kazalarında TCDD'nin...
EMO'dan Ankara'da Yaşanan...
Mimarlar Odası’ndan Tren Kazası...
Tren Kazalarında Son İki Yılda...
Çorlu'daki Tren Kazasının Detayları
"Kazanın Sebebi Aşırı Yağış...
“Tren Kazasının Görünmeyen...
Ulaşımda Demiryolu Gerçeği
TMMOB Makina Mühendisleri Odası Yönetim Kurulu Başkanı Yunus Yener yaptığı basın açıklaması ile Ulaşımda Demiryolu Gerçeği Oda Raporu'nu paylaştı.
TMMOB Makina Mühendisleri Odası, Ulaşımda Demiryolu Gerçeği Oda Raporu: "Bilindiği üzere, ilgili meslek kuruluşları ve uzmanların uyarılarına karşın başlatılan yüksek hızlı tren (YHT) seferleri başlangıçta oldukça trajik bir sonuca yol açmıştı. 22 Temmuz 2004 tarihinde 41 yurttaşımızın ölümüne, 81 yurttaşımızın yaralanmasına yol açan Pamukova YHT “kazası” yaşanmış ve o son kaza olmamıştır. Daha sonraki birçok kazanın dışında geçen yıl Tekirdağ Çorlu’da 25 insanımızın ölümüne yol açan tren kazası ile Ankara’da sinyalizasyon eksikliği nedeniyle 9 insanımızın ölümüne yol açan YHT “kaza”sı hafızalardadır. Aynı şekilde geçen ay İstanbul-Ankara hattındaki YHT seferi sırasında Arifiye’deki bir menfezde rayların altının yağışlar nedeniyle boşaldığının makinistlerce görülmesi üzerine trenin durdurulması vakası da gösteriyor ki, gerek konvansiyonel hatlarda gerekse YHT hatlarında önemli sorunlar bulunmakta ve üzerine ciddiyetle gidilmemektedir. Demiryolu işletmeciliği yatırımdan bakıma, yenilenmeye, personele, eğitime ve yeni hatların kurgulanmasına dek merkezi bir planlamayı gerektirmektedir. Ancak Booz, Allen-Hamilton, Canac, Euromed vb. kuruluşların hazırladığı raporlar ve AB uyum programları ile gündeme gelen serbestleştirme ve TCDD’nin yeniden yapılandırılması politikası uyarınca 163 yıllık demiryolu kazanımları tasfiye edilmektedir. Neoliberal politikalarca dayatılan ve bütün resmi dokümanlarda ifade edilen serbestleştirme (dolayısıyla özelleştirme) ve TCDD’nin yeniden yapılandırılması politikaları uyarınca kurum parçalanarak şirketleştirilmiş, altyapı ve işletmecilik bölünmüş, kamu hizmeti anlayışı yerine piyasacı yaklaşım benimsenmiş, mühendislik hizmetleri ve kriterleri ile teknik mükemmellik yaklaşımı terk edilmiş, altyapı ile bakım, sinyalizasyon, elektrifikasyon yatırımları ihmal edilmiş, bakım atölyeleri kapatılarak azaltılmış, TCDD’nin taşınmazları ve limanları satılmaya başlanmış, kurumun meslek lisesi, basım ve dikimevleri, çamaşırhaneleri ve eczaneleri kapatılmış, hastaneleri elden çıkarılmış, birçok istasyon ve atölye kapatılmış ya da işlevsizleştirilmiş, birçok kamusal hizmet taşeronlardan alınmaya başlanmış, güvencesiz çalışma biçimleri yaygınlaşmış, azaltılan personelle çok iş çıkarma benimsenmiş, kurumda kadro ve nitelik düzeyinde önemli gerilemeler olmuş, siyasi ve ehil olmayan kadrolaşma yaygınlaşmıştır. Öyle ki 1959 yılında 66 bin 595 olan TCDD’nin çalışan sayısı 2000 yılında 47 bin 212’ye, 2017 sonunda 17.747’ye; binlerce yol ve geçit bakım görevlisinin çalışması gereken hatlarda bakım görevlisi sayısı da 39’a düşmüştür. Diğer yandan YHT dışında iki ayrı projeksiyon daha söz konusudur. İlki “Hızlı Demiryolu Projeleri”, diğeri “Hızlı Tren Hatları” şeklindedir. Ulaştırma ve Altyapı Bakanlığı’nın “Ulaşan ve Erişen Türkiye 2018” başlıklı dokümanında belirtilen hatların yapımının planlanması olumlu olmakla birlikte, 2023 yılı hedefi olarak 12 bin 915 km’si yüksek hızlı ve hızlı tren hattı; 12 bin 115 km’si konvansiyonel hat olmak üzere toplam 25 bin 30 km hatta; 2023-2035 hedefi olarak da 31 bin km’ye ulaşılacağı belirtilmektedir. Fakat iktidarın 17 yıllık yeniden yapılandırma ve hat yapım, bakım, yenileme, elektirifikasyon, sinyalizasyon pratiği gözetildiğinde bu hedeflerin hiç gerçekçi olmadığını söylemek mümkündür. Oysa doğru bir demiryolu politikası, kamu işletmeciliği, kamusal hizmet perspektifi, ulaşımın kombine taşımacılıkla bütünlüklü bir şekilde planlanması gibi asli öğelere ve maliyet, arazi, kullanım ömrü, güvenlik, enerji verimliliği, çevre gibi unsurlara dayanması gerekir. Bu noktada önemle belirtmeliyiz, demiryolu yapım maliyeti karayoluna göre düz arazide 8 kat, orta engebeli arazide 5 kat daha ekonomiktir. Demiryollarının enerji tüketim toplamı içindeki oranı yüzde 2 iken karayollarının enerji tüketimi yüzde 80’in üzerindedir. Ulaştırmanın bütünü ile demiryollarında altyapı, araç, arazi, tesis, işletme ve taşınmazlara yönelik bütün serbestleştirme ve özelleştirmeler ile belediyeler ve üçüncü şahıslara devirler durdurulmalıdır. Hizmet dışı bırakılan bakım-tamir atölyeleri ve bütün tesisler yeniden işlevli Raporun tamamı için tıklayın |