Hayati Tabanlıoğlu önderliğindeki mimar ve tasarımcılar da AKM için geliştirdikleri planlarda aynı şekilde güçlü bir modernizm öngörüyorlardı. Alman eğitiminden gelen Tabanlıoğlu’nun opera ve tiyatro binalarına dair az rastlanan ileri düzeydeki bilgisinden başlayarak mimar Aydın Boysan’ın, mühendis Willi Ehle’nin, aydınlatma tasarımcısı Johannes Dinnebier’in, seramik sanatçıları Sadi ve Belma Diren’in teknik ve tasarım becerileri dikkat çekiciydi. Onların yanı sıra diğer pek çok birey ve kurum Türkiye’de daha evvel var olmayan bir ölçek ve detay düzeyinde bir kamusal bina ürettiler. AKM, 1960’lar Türkiye’sinin önemli projelerinden biriydi. Dolayısıyla Ankara’daki merkezi hükümetin politikalarıyla İstanbul’daki belediyecilik ve kentsel yapı binanın oluşumundaki önemli etkenlerdi. Avustralya’daki Sidney Opera binası, New York’taki Metropolitan Opera ve Almanya’daki bazı tiyatro binaları gibi aynı dönemde dünyanın başka yerlerinde yapılan pek çok opera ve tiyatro binasının inşasına paralel olarak AKM, Türkiye’nin önemi giderek artan kamusal alandaki sanata yönelik çabalarını temsil ediyordu.
21. yüzyılda mimarlar, kamu, idari ve kültürel gruplar, Türkiye’deki modern ve çağdaş kültürün gidişatını kontrol etmek için birbirleriyle yarıştıkça AKM olayları ve tartışmaları alevlendiren bir nokta olarak rolünü sürdürüyor. Günümüzde birbiriyle rekabet halindeki farklı ilgiler AKM’yi ideolojik doğrultularda biçimlendirmeye çalışarak onun mimarisini, kentselliğini ve programlarını kendi vizyonlarına göre yönetmeyi deniyor. Bu tartışmalar beraberinde bugünün Türkiye’sindeki kültürün işleyişini merkeze alan bir dizi soru getiriyor. Bunlar, onun geçmişindeki mimarisine, kentselliğine, tasarımına ve sanatsal yönüne dair rolüne bağlanan sorular. Bu serginin ana amacı da bu tarihsel geçmişe bakmak.
Sergi, savaş sonrası Türkiye’sinde meydana getirilen AKM’nin mimarisine ve yapımına dair bir kavrayış sağlayabilmek için anahtar arşiv malzemelerine odaklanıyor. AKM’nin tasarımı ve yapımı kentsel ölçekten en ufak tasarım meselesine kadar planlama gerektiren detaylı bir girişimdi. Sergi, bu amacı ve bu farklı kademeleri, aktörleri ve onların tasarımlarını ortaya çıkarmaya çalışıyor. Binanın mimarisini, tasarımını, işlevini, içeriğini ve Taksim Meydanı’ndaki kentsel konumunu arşivsel bir gösterimle sunuyor.
Malzeme, inşaat ve üretim teknikleri, tasarım dili, mimari, aydınlatma ve akustik serginin temel konulardan bazıları. Serginin merkezinde mimari, toplum ve yapılı çevre arasındaki ilişkileri gösteren ve Türkiye’deki, bölgedeki ve dünyadaki daha geniş temalara ışık tutan bir zaman çizelgesi bulunuyor. Tasarım aşamalarını, yapımı, kentsel bağlamı konu edinen arşiv fotoğraflarının yanı sıra AKM ekibine dahil olan belli başlı kişi ve gruplara ilişkin bilgiler de bu serginin öne çıkan parçaları arasında yer alıyor. Ayrıca basılı medyada yer alan kimi arşiv malzemeleri bina hakkında genel bir fikir edinmeye yardımcı oluyor. Bunlara ek olarak sergi için özel olarak üretilen maket binanın mimarisini okumayı sağlıyor. Son olarak, Hayati Tabanlıoğlu’nun mimari pratiği, söz konusu dönem içindeki yerel ve küresel etkiler çerçevesinde izleyicinin ilgisine sunuluyor.
|