Atatürk Kültür Merkezi’nin mimarlık tarihi içerisindeki yerinin izlendiği, 21 Eylül 2012 - 6 Ocak 2013 tarihleri arasında sergilendiği SALT Galata’da büyük ilgi gören "Modernin İcrası: ATATÜRK KÜLTÜR MERKEZİ, 1946-1977" sergisi, Türk Serbest Mimarlar Derneği (TSMD) Mimarlık Merkezi’nde 24 Ocak Perşembe günü ziyarete açıldı.
Pelin Özgen, Murat Tabanlıoğlu, Melkan Gürsel Tabanlıoğlu, Şebnem Birol
SALT tarafından, Kalebodur desteği, TSMD ve Tabanlıoğlu Mimarlık katkılarıyla Ankara’da gerçekleşen serginin küratörlüğünü Pelin Derviş ve Gökhan Karakuş üstleniyor. Sergi, AKM’nin mimarisi ve yapımına dair bir kavrayış sunabilmek üzere kilit arşiv belgelerine odaklanarak, binanın zorlu ve incelikli tasarım ve yapım süreçlerini ortaya çıkarıyor.
Mimari, toplum ve yapılı çevre arasındaki ilişkileri inceleyen sergi, AKM özelindeki aktörleri ve tasarımlarını ortaya koyuyor. Bu proje için Kalebodur tarafından özel olarak ürettirilen AKM maketi, binanın mimarisinde izleyicinin erişemediği yapılanmayı okumayı sağlıyor. Maket, sergi bitiminde Kalebodur tarafından Kültür Bakanlığı’na AKM’de sergilenmek üzere hediye edilecek.
Türkiye'nin modern kültüründeki mihenk taşlarından biri olan ve sanatın kamuya açılması çabasının güçlü bir temsili haline gelen AKM’nin mimarlık tarihindeki yerini vurgulayan sergi, 23 Şubat'a kadar TSMD Mimarlık Merkezi’nde ziyarete açık kalacak.
Türkiye’nin sembol yapısının ruhuna yolculuk
1946 yılında, İstanbul Valisi ve Belediye Başkanı Lütfi Kırdar döneminde opera binası olarak başlatılan bir proje olan Atatürk Kültür Merkezi modern Türkiye’nin çağdaş kültüründeki mihenk taşlarından biridir. Binayı gerçekleştirme girişimi farklı mimari müelliflerin farklı tasarımlar yaptığı zor ve uzun bir süreçti. 1969’da Hayati Tabanlıoğlu tarafından tamamlanan bina sadece bir yıl kullanılabildi. Ortaya çıkan yangın sonucu bina bu kez de 7 yıl süren bir inşaat dönemine girerek kapılarını ancak 1977 yılında yeniden açabildi.
Türkiye Cumhuriyeti modern devletin ve toplumun kurumlarını oluşturmaya çalışırken 20. yüzyılın ikinci yarısı boyunca AKM’nin planlama, yapım ve işleyişinde meydana gelen bu iniş çıkışlar onun modernleşme çabalarının gerisindeki dinamikleri ortaya koyuyordu. Ülkenin en büyük şehrinin kentsel merkezinde çağdaş kültürü temsil eden bir bina olarak AKM mimarisi, kentsel tasarımı, iç mekanı ve sahip olduğu opera ve tiyatro gibi özel işlevleriyle Türkiye’deki kültür üretiminin doğasını sergileme görevi üstleniyordu. Bu dönemin belirgin siyasi atmosferi içinde bina ve nasıl çalıştığı kadar modernliğin kapsamı da, orada gerçekleştirilen etkinliklerin içeriği de önemli olmaya başladı.
|