br />
Örtülü gerekçe…
Bugünkü Başbakanımızın, 1995 yılındaki İstanbul Belediye Başkanlığı
döneminde, hiçbir plan ve projede 3. köprüye yer verilmemesini savunan
kararlılığının bugün taban tabana zıt bir politikaya evrilmesi, projenin tüm iyi
niyetli savunma mekanizmalarını da ortadan kaldırmaktadır. 1988’de FSM Köprüsü
faaliyete geçtikten sadece 5 yıl sonra yatırım programına alınan 3. Köprü
Projesi’nin bugün ne ulaşım ne de diğer kentsel gelişim dinamikleri bakımından
bir ihtiyaç olmadığı bilimsel yaklaşımlarla ortaya koyulabildiği ve
savunulabildiği için bu projeyi, kentler üzerindeki parasal getiri (rant)
üzerinden beslenen projelerle belirli sermaye gruplarına ve siyasi aktörlere
kazanç sağlanmasının günümüzdeki en somut örneği olarak tariflemek mümkündür.
Asıl neden transit trafiğin transferi değil, rantın paylaşımına dönüktür. 3.
köprü yapıldığı takdirde kentin kuzeyinde -nüfusu artma eğilimindeki
ilçelerinde- yeni yapılaşmalar ve nüfus birikimleri yaşanacağından bu yayılma
beraberinde yeni imar, inşaat ve hizmet faaliyetlerini doğuracaktır. Uzmanlarca
300-350 milyar dolarlık bir rantın yaratılacağı bir süreç yaşanacaktır. Hangi
hükümet bu rant için 6 milyar dolarlık bir projeden vaz geçebilir, geçmişte
keskin bir dille karşı durmuş olsa dahi?
Referandumun bağlayıcılığı…
Hükümet’n Anayasa değişiklik paketinde 1982 Anayasası’nın 125. maddesine
eklediği "Yargı yetkisi, idarî eylem ve işlemlerin hukuka uygunluğunun denetimi
ile sınırlı olup, hiçbir surette yerindelik denetimi şeklinde kullanılamaz"
hükmü, var olan idari yargının yerindelik denetimi yapamayacağına ilişkin
sınırlamanın Anayasa'da da yer alarak pekiştirilmesi ve kaynağını anayasaya
dayandırarak yerindelik denetimi yapmasının önüne geçilmesini amaçlamaktadır.
Anayasa değişikliği paketi referandum sonucunda kabul edilirse, idarenin 3.
Köprü Projesi ile birlikte çok sayıda mevcut ve olası eylem ve işlemlerine karşı
açılan davalarda özellikle "kamu yararı" veya “sosyal adalet” kriterlerinin
yerindelik denetimi olarak kullanılmasının önüne geçilebilecektir. Bu durumda 3.
Köprü Projesi ve benzeri üst ölçekli ve etkileri milyonlarca insan üzerinde
sonuçlar doğurabilecek projelerde (HES Projeleri gibi) yürütmenin durdurulması
kararı hukuksal anlamda ancak uygulamada telafisi güç veya imkânsız zararların
doğması ve açıkça hukuka aykırılık şartlarının birlikte gerçekleşmesi durumunda
alınabilecektir. Yerindelik denetiminin kullanılmaması bireylerin devlete karşı
hukuk yoluyla gerçekleştirdiği muhalefeti zayıflatacak ve meslek odalarının
hukuki denetim alanını kısıtlayacaktır.
Sınırlı sorun analizinin yapılabildiği bu yazı, kentin Boğaz geçişlerine
yönelik yeni bir karayolu köprüsü yapılmaksızın önerilebilecek çözüm
yaklaşımlarını bir başka yazıya bırakıyor ve ekliyor: Referandumda hangi rengi
tercih edersiniz bilmem ama 3. köprü yapılırsa İstanbul’un renginin ne olacağı
belli: Asfalt karası ile beton grisi arası…
|