Radikal'deki bugünkü yazısında Kazlıçeşme'deki imar tartışmasına değinen Jale Özgentürk, "Bugün Türkiye’yi ayağa kaldıran yolsuzluk iddialarının temelinde de Kazlıçeşme gibi birçok yerde imar ve rant kavgası yatmıyor mu? Kentsel dönüşümü yapacak bir numaralı isim Çevre ve Şehircilik Bakanı Erdoğan Bayraktar’ın sürpriz suçlamalarla istifa ettiği bir ortamda umarım hatalar kabul edilir ve gerçek kentleşmenin önü açılır!" diyor.
İşte Jale Özgentürk'ün o yazısı:
Kazlıçeşme'de Bir Yılan Hikâyesi
Yıllar sonra Kazlıçeşme'de yine imar tartışması var. Rantın en yüksek olduğu bölgelerden biri Kazlıçeşme'de yeni imar planı çıktı, ancak mahkemelik.
İstanbul’un Bakırköy sahilinde oturanlar Kazlıçeşme’yi korkunç kokusu ve dev fareleriyle hatırlar. Deri tabakhanelerinin bulunduğu Kazlıçeşme bölgesi, 1990’larda Avrupa Birliği’ne uyum nedeniyle değişim geçirdi.
Fabrikalar organize deri sanayi bölgelerine taşınırken, yıkılan fabrikaların yerinde de büyük araziler ortaya çıktı. Tuzla ve Çorlu’ya taşınan dericilerin 20 yıllık arsa hikâyesi de işte böyle başladı.
Sanayiciler bölgedeki arsalarını değerlendirmek için Türkiye’nin ilk alışveriş merkezi projelerinden birini hazırladılar. Ancak araziler surlara çok yakındı. Bu yüzden Anıtlar Kurulu’ndan da izin alınması gerekiyordu. İstanbul’un siluetine o günlerde daha duyarlı olan Anıtlar Kurulu’na projeyi kabul ettirmek mümkün olmadı.
Kurul, Yedikule Zindanları’nın önemini yitirmesine neden olacağı, ayrıca surların denizden görüntüsünü kapatacağı düşüncesiyle bu projeye izin vermedi.
İmar bekleyen arazi sahibi sanayiciler de ne bir tazminat alabildiler ne de arazilerini kullanabildiler. Yıllar sonra ise AK Parti döneminde burası miting alanı haline geldi. Bu sefer de araziler parçalandı. Arada parça parça kalan arsalar da değerlendirilemedi. Mirasçıların bazıları zor duruma düşünce, büyük dericilerin girişimiyle Kazlıçeşme İmar Derneği kuruldu, başkanlığına da Hakkı Matraş getirildi. Matraş’a geçen günlerde İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Kadir Topbaş’a konuyu anlatırken rastladım. “Bütün sorunları çözdük. Artık imar bekliyoruz” diyordu.
Ben de yıllar öncesinden bildiğim bu sorunda ne aşamaya gelindiğini Matraş’a sordum. Matraş, 20 yıl önce fabrikaların, sahiplerine haber bile verilmeden yıkıldığını söylüyor. Daha sonra ise bölge miting alanı olarak düzenlenince arsaların bölük pörçük hale geldiğini anlatıyor. Arazi parçalanınca da imar izni almanın imkânsız hale geldiğini ve belediyenin de arsaların birleştirilmesini talep ettiğini söylüyor.
Çözülürse sevap olur
Dernek olarak yeni mirasçılarla sayıları 350’yi bulan arsa sahipleriyle bir araya gelinmiş. Arsalar birleştirilerek sahip sayısı düşürülmüş. Böylece araziler Anıtlar Kurulu’nun istediği şekilde yeniden planlanarak birleşme işleri bitirilmiş. Matraş, “Arsalar artık surlara yakın değil, öngörünümde de değil. Düzenlemeye göre bunları ayrı ayrı kullanmak da mümkün değil. O yüzden müşterek hareket edilecek” diyor. Bunun için de tüm arsa sahipleri adına devletle ve ilgililerle temas edecek bir şirket kurulmuş. Anakent Encümen’e de revize edilen planların verildiğini anlatan Matraş, bu kararın yakında çıkacağını söylüyor.
Matraş bir yara haline dönüşen bu haksızlığın artık giderilmesini istiyor. “İhtiyacı olan çok sayıda arsa sahibi var. Arsayı değerlendirirsek büyük sevap olacak. Önceliğimiz satmak. Ancak uygun bir teklif olursa kat karşılığı projeye de evet deriz” diyor.
Dericilerin 200 dönümden 90 dönüme düşen arazisinde mutlu sona yaklaşılmış görünüyor. Ancak yıllar sonra Kazlıçeşme’de yine bir imar tartışması yaşanıyor. Rantın en yüksek olduğu bölgelerden biri haline gelen Kazlıçeşme’de yeni imar planı çıktı, ancak mahkemelik. İstanbul’un siluetini bozan ve tıraşlanması gereken gökdelenlerin bulunduğu bölgede, onlarca gökdelen, alışveriş merkezi projesi gündemde.
Bugün Türkiye’yi ayağa kaldıran yolsuzluk iddialarının temelinde de Kazlıçeşme gibi birçok yerde imar ve rant kavgası yatmıyor mu? Kentsel dönüşümü yapacak bir numaralı isim Çevre ve Şehircilik Bakanı Erdoğan Bayraktar’ın sürpriz suçlamalarla istifa ettiği bir ortamda umarım hatalar kabul edilir ve gerçek kentleşmenin önü açılır!
|