TMMOB Şehir Plancıları Odası İstanbul Şube tarafından,
İstanbul Boğazı Karayolu Tüp Geçiş Projesi’ne onay
veren ilgili Koruma Kurulu kararına dava açıldı. Davaya konu
olan proje kapsamında Kazlıçeşme ile Göztepe’de yolların genişletilmesi,
yaklaşım tünelleri ve ana tünel geçişleriyle
bağlanması, Haydarpaşa ile Kumkapı arasının tünelle geçilmesi
söz konusu. Bu bağlamda her iki yakada da havalandırma bacaları yer
alacak ve ana tünel ikiye bölünmüş tek bir tünel hattı boyunca geçilecek.
TMMOB Şehir Plancıları Odası İstanbul Şube, koruma kurul gündemi
kapsamında, kararın proje sahasındaki planlama gündemi, Tarihi Yarımada’daki
koruma yaklaşımları, ulaşım, sağlıklı ve sürdürülebilir kentleşme politikaları,
imar ve koruma hukuku çerçevesinde değerlendirilerek belirtilen gerekçelerden
dolayı iptalini istedi.
Konu ile TMMOB Şehir Plancıları Odası İstanbul
Şube’nin internet sitesinde yer alan açıklama şöyle:
“Odamız, İstanbul IV
Numaralı Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma (KTVK) Bölge Kurulu’nun İstanbul
Boğazı Karayolu Boğaz Geçiş Tüneli Projesi İmar Planı Tadilatına ilişkin
20.09.2010 gün ve 4110 sayılı kararına öncelikle yürütmesinin durdurulması ve
takiben iptali talebiyle dava açmıştır. Davamıza konu olan proje, Kazlıçeşme ile
Göztepe’yi yol genişletme, yaklaşım tünelleri ve ana tünel geçişleriyle
bağlayacak, Haydarpaşa ile Kumkapı arası tünelle geçilecektir. Her iki yakada da
havalandırma bacaları yer alacak ve ana tünel ikiye bölünmüş tek bir tünel hattı
boyunca geçilecektir. Dava konusu karar, koruma kurul gündemi çerçevesinde
değerlendirildiğinden, projenin bazı mühendislik uygulamaları, ekonomik analiz
ve yapım süreci konularına girilmeksizin; proje sahasındaki planlama gündemi,
Tarihi Yarımada’daki koruma yaklaşımları, ulaşım, sağlıklı ve sürdürülebilir
kentleşme politikaları, imar ve koruma hukuku çerçevesinde değerlendirilerek
aşağıdaki gerekçelerden dolayı yürütmenin durdurulması ve kararın iptali
istenmiştir:
Usül yönünden…
İstanbul 4 Numaralı
KTVK Bölge Kurulu’nca 20.09.2010 Tarih Ve 4110 Numaralı Karar ile projeye dair
plan tadilatına onay verilmiş ancak aynı Koruma Bölge Kurulu ve Kurul'da görevli
aynı uzman kişiler tarafından 1 yıl önce alınan başka bir kararda (19.08.2009
Tarih ve 3191 Numaralı Karar), davaya konu karar ile kabul edilen proje ve plan
tadilatı oybirliği ile reddedilmektedir. İlk kararda projenin reddine yönelik
kurulca belirtilen çekinceler konusunda herhangi bir düzenleme yapılmamasına
rağmen projenin 1 yıl sonra kabul edilmesi, Koruma Bölge Kurulu'nun kendi aldığı
bir önceki kararını hiçe sayan, bilimsellikten uzak, koruma ve planlama
ilkelerine aykırı ve şehircilik esaslarına uygun olmayan dava konusu kararın
iptalini gerektirmektedir.
İstanbul IV Numaralı KTVK Bölge Kurulu'nun
yetki alanında kalan ve dava konusu karar ile imar planı değişikliği onaylanan
alan plansız alanda kalmakta ve geçerli bir geçiş dönemi yapılanma koşulu
bulunmamaktadır. Fakat Koruma Bölge Kurulu tarafından alınan dava konusu karar
ile Tarihi ve Kentsel Sit Alanı olan plansız bir alanda, imar planı
değişikliğine onay verilerek mevzuata aykırı işlem düzenlenmiştir ve bu nedenle
kurulun kararının geçerliliği bulunmamaktadır.
2863 sayılı Kültür ve
Tabiat Varlıklarını Koruma Kanunu’nun 17. Maddesi ve Koruma Amaçlı İmar Planları
ve Çevre Düzenleme Projelerinin Hazırlanması, Gösterimi, Uygulaması, Denetimi ve
Müelliflerine İlişkin Usul ve Esaslara Ait Yönetmelik hükümleri uyarınca sit
alanlarında proje uygulaması yapılabilmesi ve plan değişikliğinin
gerçekleştirilebilmesi için Koruma Amaçlı İmar Planının bulunması gerekmektedir.
Dolayısıyla koruma amaçlı imar planı bulunmayan ve geçiş dönemi yapılanma
koşulları iptal edilen alanda, dava konusu karar ile proje onayı yapılması ve
plan değişikliğine izin verilmesi açıkça hukuka aykırıdır.
Dava konusu
karar ile Çevresel Etki Değerlendirmesi yapılması gereken projenin, Çevresel
Etki Değerlendirme Raporu hazırlanmadan uygulanmasına onay verilmiştir. Yapılan
bilimsel araştırmalar ve benzer projelere ilişkin yurt dışı deneyimleri, dava
konusu projenin telafisi mümkün olmayacak bir çevresel risk taşıdığını
göstermektedir. ÇED Yönetmeliği’ne tabi tutulması gerektiği açık olmasına
rağmen, Çevre ve Orman Bakanlığı ile Ulaştırma Bankalığı arasındaki ÇED
Yönetmeliğinden muaf tutma anlaşması, Merkezi yönetim tarafından yapılması
planlanan projenin hem ortaya çıkaracağı çevresel risklerin çok yüksek olacağı
öngörüsünün yersiz olmadığını, hem de bu projenin gerekli çevresel etki
analizlerinin yeterli düzeyde yapılmadığını göstermektedir. Koruma Bölge Kurulu
ise böylesi bir projede ÇED raporu olmadan aldığı karar ile hukuka aykırı işlem
düzenlemiştir. Bu nedenle dava konusu karar, projenin Çevresel Etki
Değerlendirmesi (ÇED) Yönetmeliğinden muaf olduğu söylemi ile bu kapsam dışında
bırakılarak onaylanmasına neden olduğundan; hukuka aykırıdır.
|