Lütfen Tarayıcı Sürümünüzü Yükseltiniz.

'Kamu'nun 'Kamusal Alan'la İmtihanı

Türkiye (ve dünya), günlerdir Uğur Tanyeli'nin ifadesiyle 'ilk kez mimarlık aracılığıyla itiraz eden bir toplumsal hareket'i tetikleyen Gezi Parkı olaylarını tartışırken; aslında, otoriteyi temsil eden 'kamu'yla halkı mimleyen 'kamu'yu 'kamusal alan' üzerinde karşıkarşıya getiren pekçok örnek var.

yapi.com.tr
'Kamu'nun 'Kamusal Alan'la İmtihanı "Park çok güzel, gelsene"

1974'te Türk - Alman Kültür Merkezi tarafından Türkiye'ye getirilen 'PROFITOPOLİS / Çıkarcılık Şehirleri' sergisininin düzenleyicilerinden Wend Fıscher, Yapı Dergisi için kaleme aldığı değerlendirmeye MÖ 429'da ölmüş Atinalı devlet adamı Perikles'ten bir alıntıyla başlamıştı:

"İçimizde evimiz ve kentimize duyduğumuz özeni birbirinden ayrılmaz duygular olarak taşırız. Kişiler ayrı çabalar içinde de olsalar, kent sorunları karşısında kimse umursamazlık edemez. Bizde, kent sorunlarına aldırmayan kişiye sessiz bir yurttaş değil, kötü bir yurttaş denir. Kentimizi ilgilendiren konulara bizler karar verir ya da bu konuda en doğruyu bizler düşünürüz. Çünkü eylemden önce girişilecek sözlü tartışmalar zararlı sonuç vermez; ama bu tür görüşmeler yapılmadan girişilen işler olumsuz sonuçlar doğurabilir".

Fischer yazısında, "Kentlerimizin geleceği için duyduğumuz kuşku, demokrasimizin geleceği ile bağlantılıdır" diyordu ve şehirciliği de yurttaşlar katılmadan yerine getirilemeyecek bir politik görev olarak tanımlıyordu.

Türkiye (ve dünya), günlerdir Uğur Tanyeli'nin ifadesiyle 'ilk kez mimarlık aracılığıyla itiraz eden bir toplumsal hareket'i tetikleyen Gezi Parkı olaylarını tartışırken; gelişmeleri bu çerçevede, yani hızla artan kentleşme, kente dair karar alma mekanizmalarının yerelleşmesi ve şeffaflaşması, katılımcı planlama, koruma, ekoloji gibi kavramlarla ele almaya çalışan isimler oldu. Dikkatimizi çeken bazı örnekleri hatırlatmak istedik:

Foto:Foto: Robert Stolarik / The New York TimesOWS

Bazı isimler ve yayın organları tarafından 'Arap Baharı' olaylarıyla karşılaştırılan Gezi Parkı direnişi için Cumhurbaşkanı Abdullah Gül, "Londra’da 2 yıl önce benzer problemler yüzünden arabalar yakıldı, dükkanlar yağmalandı, insanlar yaralandı. İspanya’da ekonomik krizin yol açtığı isyanlarda, insanlar meydanlara döküldü. Amerika’da ‘Occupy Wall Street’ aylarca devam etti. Üniversite kampüsleri aylarca işgal edildi. Türkiye’de olup bitenler, bu anlattığım batı ülkelerindekilere benziyor, Ortadoğu ülkelerindekilere değil" değerlendirmesini yapmıştı. Gerçekten, her ne kadar çıkış noktası farklı olsa da ve 'sosyal ve ekonomik eşitsizlik, yüksek işsizlik oranı, açgözlülük, yozlaşma ve özellikle finansal hizmetler sektörüne ait şirketlerin devlet üzerindeki aşırı nüfuzu' gibi nedenleri hedef alsa da, ‘Occupy Wall Street’ eylemlerinin öznelerinden biri de Wall Street’te yer alan Zuccotti Park'tı. Chris Cobb, 19 Ekim 2011'de Domus'ta yer alan yazısında 'Wall Street'in işgalini ve mekanın ele geçirilişini' şöyle aktarıyordu:

"Zuccotti Park, 11 Eylül 2001’de meydana gelen saldırılara dek, etkileyici bir WTC (Dünya Ticaret Merkezi) manzarasına sahipti. İkiz Kuleler’den sadece bir blok ötedeki park, Brooklyn ve Wall Street civarında çalışanların öğle yemeklerini yedikleri, sohbete tutuştukları mekandı. Kuleler yıkıldıktan sonra ise, kurtarma ekibi ile teçhizatının sahnelendiği bir alana dönüştü. O günden bu yana da Manhattan’ın yoğun peyzajı içinde sakin bir vaha görünümünde.

Ancak Ekim 2011’de yaklaşık 200 kişilik mütevazi bir protesto grubu ile başgösteren OWS hareketi, üç dönümlük alanı kalabalıktan aşılmaz hale getirdi. Nitekim protestonun asıl amacı -adından da anlaşıldığı üzere- alanı gerçek anlamda işgal etmekti. Giderek artan sayıda insan, kamp yapmak üzere, kişisel eşyalarını, uyku tulumlarını, evcil hayvanlarını yanına alarak geriye kalan açık alanları doldurmak üzere Zuccotti’yi mesken edindi. Artık parka, sabah 9:00’da başlayıp akşam 22:00’ye kadar süren aralıksız bir davul sesi hakimdi.

NYPD (New York Polis Departmanı) kamplaşmanın önlemini, Wall Street bölgesini barikatlar labirentine çevirerek aldı. Polis tarafından yaratılan tecrit, zaten tıkalı olan alanı daha da tıkanık hale getirdi.

‘Ev’ sorunsalı

17 Eylül’de başlayan protestoların başında kendine yeten bir topluluk görüntüsü çizen OWS, giderek daha hantal bir mini-topluluk halini aldı. Olaya aşina olmayanlar için kafa karıştırıcı bir programa ve mekansal politikaya sahip görünen OWS’nin, parkı kâh planlı kâh doğaçlama bir şekilde kullandığı söylenebilir. Bir zamanlar Le Corbusier’nin de vurguladığı gibi, ‘ev’ çözümü olmayan bir sorundur ve kendisini inşa edenlerin yansıması olma eğilimindedir. Zuccotti Park bunun harika bir örneği. İnsanlar alanın her yanına çadırlarını, tentelerini, sırt çantalarını yerleştirmiş durumdalar. Kimi açık havada uyuyor, kimi iki ya da beş kişilik gruplar halinde toplaşıyor. Koliler masa oluyor, kullanılmış pizza kutuları pankart malzemesine dönüşmüşüyor. İnsanlar, etrafta buldukları her şeyi ev yapmakta kullanıyor. Sabahları alandan geçerken eğreti barınaklardan dışarı taşan el ve ayakları görüyorsunuz. Çoğu gün, nüfus öğlen itibariyle 2000 – 3000 kişiyi buluyor.

'Özel kamusal alan'

Parkın işgal edilmesi, kamusal ve özel alana dair bir dizi çelişkiyi de beraberinde getirdi. Bu çelişkilerin ardında, alanın 24 saat açık tutulması zorunlu özel park statüsünde olması yani belediyeye ait olmaması yatıyor. Protestocular araziye sahip çıkmak isterken, kent yönetimi alanı terk etmelerini istedi. Parkın sahibi emlak yönetim şirketi Brookfield Properties’in tek yapabildiği durup olayları izlemek oldu. Zuccotti özel bir park olduğu için yerel yönetim zor kullanamadı. Bu noktada devreye giren polis, tüm protesto alanını kontrol altına almak adına parkı çevreledi. Protestocuların çoğu gençlerden ve yerel halktan oluştuğu için için asıl mesele güvenlikti. Özellikle senenin başında Londra’da yaşanan şiddetli ayaklanmalardan çekiniliyordu. Belediye Başkanı Michael Bloomberg’in temel çekincesi, etrafta maskelerle dolaşıp ateş yakan ve taş atan bir güruhu güney Manhattan’dan uzak tutmaktı. Polisler, Londra’daki olayların tekrarlanmaması için alanda hazır beklediler. Öte yandan protestocuların en az istediği şey buna sebebiyet vermekti. Pasif direnişe dayalı bir politikayı ayakta tutmak için de yoğun çaba sarf ettiler. Nitekim, binlerce kişinin katılımıyla gerçekleşen günlük New York ve Wall Street yürüyüşleri süresince ne tek bir taş atıldı ne de tek bir evin camı kırıldı. OWS’nin çeşitli gruplarınca günlük olarak yapılan toplantılarda; pasif direniş, demokrasi ve birlikte karar alma ilkelerinin güçlendirilmesine ilişkin hususlar görüşüldü.

Şiddet eğilimli bir çeteden çok uzak bir tablo çizen OWS hareketi, Zuccotti Parkı ve civarında kendine has bir kültür yarattı. Göstericiler, yan yana dizdikleri süt kasaları ve plastik kaplamalardan, herkesin gelip yemek yiyebileceği düzgün bir ücretsiz yiyecek istasyonu oluşturdular. Ayrıca parkın ortasına denk gelen bir noktaya, insanların gün boyunca bir arada oturup araştırma, okuma ve tweet’leme yapabileceği bir teknoloji merkezi bile kurdular.

Potansiyeller ve çelişkiler

Öte yandan, OWS hareketindeki çelişkiler polis konusu ile sınırlı değil. Bölge sakinlerinin aralıksız devam eden davul seslerinden bunalmış olması da önemli bir sorun olarak ortaya çıkıyor. Her gün parkın doğu tarafını mesken edinen gençler davul benzeri bilumum enstrümanı, ellerinden geldiğince yüksek bir sesle icra ediyor. Brookfield Properties tarafından ifade edilen bir diğer kaygı ise hijyen konusu.

Uluslararası basının protestoya olan ilgisi arttıkça, Zuccotti Park’a akın eden gazeteciler de alanda kendilerine ait bir köşe ayırmaya koyuldu. Televizyonlar, radyolar, hatta sanat fotoğrafçıları parkta konuşlanmış halde. Parkın bir yanında, ABC News muhabirinin sorularını yanıtlayan evsiz bir anarşistle, diğer bir yanında fotoğrafı çekilen emekli bir profesörle karşılaşmak işten bile değil. Bu da ister istemez tuhaf bir manzara ortaya koyuyor.

Tüm bu çelişki potansiyeline rağmen, insanların sorunları çözmek için yollar geliştirdiği de söylenmeli. Başta geçici ve dağınık bir şekilde parka yayılan uyuma, yemek yeme ve pankart yapma alanları kendi ayak izlerini oluşturacak şekilde kademeli olarak geliştirildi. Bir harita oluşturularak yiyeceklerin uyuma alanında depolanmaması ve tabelaların yemek hazırlama alanlarında üretilmemesi sağlandı. OWS’nin bu doğrultuda getirdiği inovatif çözüm ise, farklı renklerde maskeleme bantları ile zeminde ilgili alanların işaretlenmesi oldu. Artık uyuma alanı güneydoğu diliminde toplanmış durumda, yemek alanı ise parkın ortasında merkezi bir koridor oluşturuyor. Hareketin odak noktasını oluşturan yemek alanı, servis masalarından bulaşık yıkama istasyonlarına kadar her şeye sahip. Hatta organik atıklar bile gübre kullanımı için toplanıyor .

Her ne kadar iyi niyetle yapılmış olsa da OWS haritası bile potansiyel çelişkilere işaret ediyor. Kendi özel alanlarını yaratmış pek çok kişi bu yeni haritalama nedeniyle, aniden tek bir alana itildi. Bu insanlar ne kadar idealist de olsalar, kendi özel alanlarının ellerinden alınması hoşlarına gitmemiş olmalı. Öyle ki, parkta uyuyan pek çok kadın, protestonun karar alıcı organı olan Genel Kurul’a bu konuyu taşıdı.

'Mini bir New York'

Bir ay süren heyecanlı bir sürecin ardından, banyo eksikliği, polisin alanda sürekli varlık göstermesi ve nüfusun giderek kalabalıklaşması büyük bir sorun haline gelmeye başladı. Farklı çözümler bulundu ve gruplar arasında şu uzlaşmaya varıldı: OWS’ye yeni katılmak isteyenler, Washigton Square Park’a yönlendirilecek. Ancak ikinci bir park, hareket için bir sınav niteliği taşıyor. Zuccotti'de binlerce kişinin beslenmesini sağlayan lojistik sistemin kurulması yeterince zorlayıcı oldu. Öte yandan hijyenik koşulların sağlanması için sürekli çalışan bir ekip söz konusu. Kütüphane grubu binlerce kitabın yönetiminden sorumlu. Tıbbi grubunun 24 saat işbaşı yapması öngörülüyor. Basın grubu, çığ gibi büyüyen medya araştırmaları ile ilgilenmek durumunda. Sosyal yardım grubu diğer siyasi ve aktivist grupların taleplerine yanıt veriyor. Sanat grubu, sokak tiyatrosu ve sanat sergilerinin düzenlenmesini kolaylaştırıyor. Bunun dışındaki diğer tüm gruplar ise birlikte Genel Kurul ’u meydana getiriyor. Washington Square Park da aynı altyapıyı geliştirme ihtiyacı duyacak mı yoksa protestocular, kendilerine bağışlanan yemekleri almak için 2,5 km kat edecekler mi?

Tüm kakofonisi ve çok sesliliğiyle OWS, mini bir New York’u bir araya getirmiş durumda. Farklı mizaçlarına ve tuhaflıklarına rağmen protestocular, farklılıklarını bir kenara koyup huzur içinde yaşamanın yolunu buldular. Sonuçta herkesin uykuya, yiyeceğe ve barınağa ihtiyacı var ve bu ortak noktalar farklılıklardan daha ağır bastı.

Kış gelse de bu sirk yine devam edecek, insanlar yine buraya gelip protestoculara aval aval bakacaklar ve medya ne olup bittiğini ortaya çıkarmak için yine canını çıkaracak. Kesin olan bir şey var ki o da OWS’nin geride, etkisi uzun süre geçmeyecek bir iz bırakmış olması".

TÜMÜNÜ GÖSTERSONRAKİ SAYFA HABERİN DEVAMI:   1  |   2  |   3  |   4
http://www.yapi.com.tr/haberler/kamunun-kamusal-alanla-imtihani_109839.html

Read Comment Section
İlk Yorumu Siz Yapın
Gönder

Yorumum onaylandığında e-posta ile bildir.

E-posta adresimle bültenlere abone olmak istiyorum

Haber gönderin Hemen haber gönderin

Sosyal Medyada Yapi.com.tr:

Abone Ol Yapı sektöründeki tüm gelişmelerden en önce siz haberdar olmak isterseniz e-bültenimize abone olun.
Bülten arşivine erişmek için tıklayın

REKLAM VERİN

Ajanda
TAMAMI » Bugünkü Etkinlikler BUGÜN:
Herhangi bir etkinlik mevcut değil!