"Siyasetin Merkezinde Artık Kent Var"
Topçu Kışlası'nın Rekonstrüksiyonu...
“Gezi'den Sonra Şehirle İlişkimiz...
Gezi Parkı'na Ağaç ve Çiçek...
"Tüm Projeler Halka Sorulmaz"
Bayraktar: 'Gezi Parkı Çevre...
Gezi Parkı'na Anıt Teklifi Geldi
Topçu Kışlası'na Ait Eski Plan Bulundu
Gezi Parkı Eylemleri için...
Yeni Anayasaya 'Gezi Parkı' Ayarı
'Kamu'nun 'Kamusal Alan'la İmtihanı
Gerçekten Bu Kışlanın Tarihi...
Gezi Parkı Nöbetine Akademisyen Desteği
İşte Gezi Parkı'nı Kurtaracak Rapor!
"Bambaşka Kentler için Bir İmkan ve Bir Umut"
Son bir aydır Gezi Parkı’nda başlayan mücadeleyle kentlilerin kent ile kurduğu ilişkinin yeni bir deneyime yelken açtığı bir sürece tanıklık ediyoruz. Bu sürecin bize neler kattığını, kelimelerimizin sözlüğümüzde değişen anlamlarını uzmanlarla konuştuk.
Akademik çevrelerde son yıllarda oldukça geniş yankı bulan ve kentsel muhalefete de yansıyan kent hakkı kavramının birebir yaşandığı günler geçiriyoruz. Bu süreçte yaşadığımız kazanımları, parkların değişen anlamlarını ve kamusal mekanın tüm bileşenleriyle yeniden keşfedilme sürecini bu konularda uzun zamandır çalışan akademisyen ve uzmanlarla konuştuk. Gezi Parkı'nda neler yaşandı; kamu, kamusallık, kamusal mekan kavramları yaşamımızda nasıl değişti, forumlar bize ne katacak; alanda olan akademisyenlerden dinliyoruz.
Yrd. Doç. Dr. Erbatur Çavuşoğlu (MSGSÜ, Şehir ve Bölge Planlama Bölümü)
Yoğutçu Parkı Forumundan Gezi Parkı’nda yaşananları “aykırı gençliğin bir hareketi” gibi okumak doğru değil. Gezi’de yaşadığımız gayet hak temelli bir kent hareketi bana kalırsa. 1960’larda yapılan kent hakkı tartışmalarının nihayet bize ulaşması… Kent hakkı dediğimiz şey de aslında temel insan haklarının kente tercümesidir; kentte adalet arayışı ve kentte merkezi alana sınırsız erişim arayışı… Bu hareketin neye benzediği konusunda çokça tartışma var. Bir kesim Arap Baharı’na benzetmeye çalıştı. Bir kesim diğer occupy hareketlerine benzetmeye çalıştı, 68 kuşağı hareketine benzetmeye çalıştı. Bütün bunların hepsine benzerlik içeren yönleri var bu hareketin. Ama bence en önemli ve tartışılması gereken nokta, bunun ilk defa kent hakkı temelinden yürütülen bir direniş olduğu... Türkiye bu anlamda çok önemli bir şey kazandı. Kent meselesini gerçekten ciddi bir yere koyan bir tartışmayı ilk defa bu vesileyle yaşamaya başladı. Bundan sonra da diğer kent projelerinde bu duyarlılıkların artacağını tahmin ediyorum. Bir kere kurulan dil çok mizahi bir dildi, çok eşitlikçi bir dildi. Bütün eril söylemi silen cinsiyetçi olmayan bir dildi. "Otoriter, buyurgan proje üretme yönteminin çalışmadığını siyasetçi de görecek"
|