Lütfen Tarayıcı Sürümünüzü Yükseltiniz.
BÖLÜM SPONSORU

İstanbul: Küresel Kent Havzası

Türkiye’nin en büyük kenti olan İstanbul, bir küresel metropol olarak bütün potansiyeline ve önemli niteliklerine rağmen, çok ciddi bir çarpık kentleşme sorunu yaşıyor, bir taraftan küresel kent havzası niteliği taşırken, diğer taraftan da yaşanabilirlik alanında ciddi sorunlarla karşı karşıya.

Radikal Gazetesi
İstanbul: Küresel Kent Havzası

br />
Ankara: Kimliği ve geleceği için güvensiz başkent

Türkiye’nin başkenti Ankara, hem ‘yaşanabilirlik endeksi’nde hem de ‘rekabet endeksi’nde birinci durumda. Buna karşılık kent ciddi bir kimlik krizi içinde...

İstanbul’un tersine, başkent Ankara özgün bir ikilem yaşıyor. Ankara, bir yandan hem ‘Yaşanabilirlik’ endeksine, hem de ‘Rekabet’ endeksine göre, Türkiye sıralamasında birinci; diğer yandan, Ankara bugün ciddi bir kimlik krizi içinde. Bu endekslere dayanarak Ankara’nın Türkiye’nin en yaşanabilir kenti olması; rekabet, ekonomi ve sağlık alanlarında birinci, kültür ve sanatta ikinci olması; kentin iyi yönetildiği saptamasını yapma olanağını ortaya çıkarıyor.

Ankara’nın bu endekslerde en üst sıralamada bulunmasının önemli nedenlerinden biri de, kentin insan sermayesi, yaratıcı sermaye ve sosyal sermaye değişkenlerindeki başarılı performansıdır. Ama Ankara bugün çok ciddi bir kimlik krizi yaşıyor: Cumhuriyet’in başkenti, Türkiye modernleşmesinin ‘örnek kenti’, bu süreçte diğer Anadolu kentleri için ‘model kent’ olarak inşa edilen Ankara’nın, bugün, ne o eski kimliğinden bir iz, ne de yeni bir kimliği var. İnsanları kentten ve sokaktan koparak alışveriş merkezleri ve hızlı binalaşma, ulaşımı rahatlatma adına yapılan ama yürüyüşe kapalı geniş caddeler, alt geçitler, yok olan meydanlar, her başkentte bulunan eski kent eksikliği, turistik alanların kısırlılığı; hepsi kimliksizleşen bir Ankara tablosunu ortaya koyuyor.

Ankara’da, kenti 15 yıldır yöneten ve yıpranmış bir yönetim vardır; yönetime karşı hoşnutsuzluklar kentte hissediliyor. Ankara bugün ciddi düzeyde ‘su sorunu’, ‘hava kirliliği sorunu’, ‘işsizlik sorunu’, ‘altyapı sorunu’, rant kaynaklı ‘plansız kentleşme sorunu’, ‘kent kimliği sorunu’, ‘yeşil alanların eksikliği sorunu’, ‘geleneği ve tarihi yaşatan eski kent mekânı eksikliği sorunu’ ve ‘turizm mekânları eksikliği sorunu’ gibi çözüm bekleyen sorunlarla karşı karşıya ve geleceğinden güvensiz.

Kentler artık sadece belediyelere indirgenemez

Kentler, yerel ama aynı zamanda küreselleşen ve Avrupa Birliği’ne tam üyelik sürecinde Avrupalılaşan bir çok-boyutlu etkileşim ağını içeriyorlar. Tüm bu yeni nitelikler içinde, ilk başta devlete bağımlı olmadan, ‘ben başarırım’ diyen ve çaba gösteren kentler başarılı olur

Kayseri, Konya, Eskişehir, İzmir, Çorum, Denizli, Diyarbakır, Gaziantep, İstanbul, Ankara; bu yazı dizisinde üzerine odaklandığımız kentlerimiz. Üzerinde çalışmamız gereken, değişimlerini ve sorunlarını anlamamız gereken daha nice kentler var Türkiye’de. Sınırlı ve yetersiz de olsa, kent olgususun önemi giderek kavranıyor; kent olgusu üzerine ilgi giderek artıyor. Kentler, ‘iyi, adaletli ve demokratik yönetim’e kavuşmak için çabalıyorlar; bazılarında bu çaba çok daha güçlü, devlete dayanmadan başarılı olmak irade ve çabası daha fazla ki, bu kentlerimizin son yıllarda çok önemli başarılar yakaladığını ve ciddi bir dönüşüm sürecine girdiklerini görüyoruz. Kenti kalkındırmak; dinamik bir ekonomi yaratmak; kentsel yaşamı daha ‘yaşanabilir’ kılmak; kentte farklılıkların ‘birlikte yaşama’sını ve insan haklarına saygıyı güçlendirmek; tüm bunlar, kentten başlayan ve ‘vizyon-çaba-irade temelli’ bir süreci gerektiriyor .

Kentlerimiz, Türkiye’de sürdürülebilir ekonomik kalkınmanın sağlanmasının, ekonominin krizlere karşı güçlendirilmesinin, daha somutta da, yoksulluğa, işsizliğe, yolsuzluğa karşı mücadelenin başlangıç noktasıdır. Kentlerimiz, Türkiye’de demokrasinin güçlendirilmesinin, her türlü köktenciliğe ve muhafazakârlaşmaya karşı, farklı kimliklerimiz içinde birlikte yaşama olasılığının yaratılması ve güçlendirilmesinin başlangıç noktasıdır. Kentlerimiz, Türkiye’de, terör, şiddet, dışlanma girişimlerine karşı, insani güvenliğin sağlanmasının ve daha güvenli ve istikrarlı bir toplumsal ve günlük yaşam yaratılmasının başlangıç noktasıdır. Kentlerimiz, Türkiye’de, susuzluktan, kuraklığa, çevre kirliliğinden iklim değişikliğine kadar uzanan geniş bir alanda, küresel ısınma sorunlarına karşı sürdürülebilir ve çevreyle dost bir toplumsal dönüşüm sürecinin yaşama geçirilmesinin başlangıç noktasıdır.

Yerel mekân

Ama kent, ölçek olarak yerel bir mekân; başarı da, vizyon da, dönüşüm de, başarının sürdürülebilir olması da yerel oluyor. Kent, ‘nasıl bir Türkiye istiyoruz?’ soruna vereceğimiz yanıtın ve Türkiye’nin yarınının ve geleceğinin anahtar kavramıdır. Fakat bu yanıt, aynı zamanda sınırlı bir yanıttır, çünkü kent yerel ölçektir; kentlerin vizyonu yereldir; kentlerin tek başına katkısı yerel ölçektedir. Bu nedenle de, doğrudur; daha iyi yönetilen, daha adaletli, daha demokratik, daha istikrarlı, daha güvenli bir Türkiye yaratmak kentlerden başlayacaktır. Ama aynı zamanda ve esas belirleyici unsur olarak sürdürülebilirlik, kalıcı olma, uzun-dönemli düşünme bağlamında, başta hükümet, dolayısıyla merkezi yönetim olmak üzere, siyasi partilerin ve devlet kurumlarının, ulusal ölçekte, kentlere sorunlarını çözmede katkı vermeleri gerekiyor. Hükümetin, kentlerimize, siyasi parti, kimlik ve yaşam tercihleri ne olursa olsun, eşit mesafeli olarak yaklaşması, ama bunu yaparken de, kentlerimizin farklı özelliklerini göz önüne alarak, ‘farklılıkları tanıyan bir merkezi-yönetim yerel yönetim ilişkisini’ yaşama geçirmeleri gerekiyor. Kayseri, Konya, Eskişehir, İzmir, Diyarbakır, Gaziantep, Çorum, Denizli başarı öyküleridir; ancak bu öyküler, benzerlikler taşımakla birlikte farklı ve özgün öykülerdir. Bugün yaşanılan küresel ekonomik kriz içinde tüm bu kentlerimiz tedirginlik ve korku içindedirler. AKP hükümeti, tercih yapmadan, bu kentlerimizin sorunlarına eğilmeli ve bu kentlerimize kendi farklılıkları içinde katkı vermelidir . Bu da, ‘kentlere farklılıkları içinde yaklaşan bir yerel yönetim reformu’nu ve ‘farklılıkları tanıyan bir yerel kalkınma modeli’ni gerekli kılıyor. Tüm kentlere eşit mesafeli olmak, tüm kentlere katkı verici, şefkatli ve düzenleyici hükümet olarak yaklaşmak, ama aynı zamanda, teşvik, asgari ücret, vergi, ekonomik kalkınma modeli, v.b. alanlarda kentlerin farklılıklarını ve özgün yapılarını tanımak, hükümetin kentlere yaklaşımında temel amacı ve hareket tarzı olmalıdır.

TÜMÜNÜ GÖSTERSONRAKİ SAYFA HABERİN DEVAMI:   1  |   2  |   3
ETİKETLER: yeşil
http://www.yapi.com.tr/haberler/istanbul-kuresel-kent-havzasi_67722.html

Read Comment Section
İlk Yorumu Siz Yapın
Gönder

Yorumum onaylandığında e-posta ile bildir.

E-posta adresimle bültenlere abone olmak istiyorum

Haber gönderin Hemen haber gönderin

Sosyal Medyada Yapi.com.tr:

Abone Ol Yapı sektöründeki tüm gelişmelerden en önce siz haberdar olmak isterseniz e-bültenimize abone olun.
Bülten arşivine erişmek için tıklayın

REKLAM VERİN

Ajanda
TAMAMI » Bugünkü Etkinlikler BUGÜN:
Herhangi bir etkinlik mevcut değil!