‘İşçilerin iş kazaları konusunda yeterli eğitime sahip değil’
İşçiler ve sendikalar bu konuda ne kadar bilinçli?
İşçilerin iş kazaları konusunda yeterli bilinç ve eğitime sahip olduğunu söylemeyiz maalesef. Halkımızın genel olarak var olan boş vermişlik ve “bir şey olmaz” duygusu işçilerimizde de var. Unutmayalım ki arabalardaki emniyet kemerlerini bağlayıp üstüne oturmayı marifet sayan bir toplumun fertleriyiz. İş kazalarının yoğun olarak yaşandığı inşaat işkolunda, madenlerde çalışan işçilerin çoğunluğunun kırsal kesim alışkanlıklarını ve kadercilik anlayışını sürdürüyor olmaları da önemli bir etken.
‘Sendikalar iş kazalarına ilgisiz’
Sendikalara gelirsek, maalesef sendikaların çoğunluğunun bu konuya ilgisiz kaldıkları bir gerçek. Google’a girdiğinizde iş kazaları ile ilgili devlet kurumlarının, üniversitelerin, işveren kuruluşlarının ve bizzat işveren şirketlerin çalışmalarını görebiliyoruz. Sendikalar tarafından yapılmış ciddi bir çalışmaya rastlamış değilim. Burada aslında temel sorun bizdeki sendikaların çoğunluğunun devlet sendikacılığı yapmaları, yani kamuda çalışan işçileri kapsıyor olması. Aslında bu sorun konuştuğumuz bu konunun da çok ötesinde, ülkedeki sınıfsal ve sosyal yapıyı ilgilendiren büyük bir sorun ve bu konuşmanın kapsamını aşar. Ülkedeki özelleştirme, taşeronlaştırma politikaları sonucu zaten sendikaların üye sayıları düşüyor ve sendikasız işçi sayısı artıyor. Sendikaların kapsamında olan kamu işyerlerinde de iş kazaları ve meslek hastalıkları olmakla birlikte asıl büyük sorun sendikaların kapsamadığı özel işyerlerinde yaşanıyor. Sendikaların önemli birçoğu, daha çok kasalarına giren aidatlarla ilgilendikleri için yaşanan iş kazaları onların hemen hiç ilgisini çekmiyor. Hemen her konuda görüş bildiren sendikaların, bu kadar çok iş kazası ve ölüm olmasına rağmen, ciddi bir çıkış yaptıklarını ya da öneri sunduklarını hatırlamıyorum.
‘İş kazalarını pazarlayan kamu görevlileri, sendika temsilcileri var’
İş kazaları ve meslek hastalıklarına uğrayan işçilerin hukuki hakları yeterince korunabiliyor mu?
Daha önceleri işçilerin tutumundan kaynaklanan nedenlerle bu konuda çekingenlikler fazlaydı. Örneğin, iş kazası sonucu ölen işçilerin yakınları kan parası istemek günahtır anlayışı ile tazminat davası açmaktan kaçınıyorlardı. Ancak zaman içinde, özellikle bu davaları takip eden avukat arkadaşların çabalarıyla bu anlayış kırıldı. Açılan davalarla, ölen işçiler için ailelerine, çalışma gücünü yitiren ya da meslek hastalığına yakalanan işçilere belli koşullarla SGK aylık bağlıyor. Ayrıca yine işçiler ya da aileleri maddi ve manevi tazminat davası açıyorlar. Mahkemece bağlanan manevi tazminatlar hâkimin takdirine bağlı olup, genellikle hâkimler bu takdirlerini çok düşük kullanıyorlar. Maddi tazminatları hesaplamanın evrensel düzeyde kabul gören yöntemleri ve formülleri var. Ne yazık ki bu formülle hesaplanan tazminat miktarları da çeşitli içtihatlarla tırpanlanıyor.
Bu konudaki diğer önemli bir sorun da bu konunun da ticari bir sektör haline gelmiş olması. İş kazalarını pazarlayan kamu görevlileri ve sendika temsilcileri bile var. Genellikle yoğun acı içerisindeki insanlarla çok dengesiz koşullarla anlaşmalar yapılarak bu davalar pazarlanıyor. Davaların uzun sürmesinden yararlanarak, baştan peşin düşük paralar ödeyerek dava haklarını devralanlar bile var. Bunun sonucunda zaten çok yüksek tutarda olmayan tazminatlar işçinin ya da ailesinin eline kuşa dönmüş olarak geçiyor.
Bu sorunun çözümü için neler yapılabilir?
Ne yazık ki iş kazalarının tümü ile önlenmesine imkân yok. Bu konuda en gelişmiş ülkeler olan Almanya ve Finlandiya da bile iş kazaları oluyor. Ancak Türkiye ile kıyaslanmayacak düzeyde. Türkiye’deki kayıplara ve zararlara baktığımızda baştan da söylediğimiz gibi neredeyse bir ‘iç savaş’ ortamı var. Bu kayıp ve zararların minimuma indirilmesi mümkün. Bunun için iş güvenliği mevzuatındaki eksikliklerin giderilmesi, var olanın kâğıt üstünde kalmaması, hayata geçirilmesi gerekiyor. Bunun içinde siyasal partilerin, sendikaların, diğer sivil toplum kuruluşlarının konuya ilgi göstermesi ve takipçi olmaları şart.
|