İstanbul Sanayi Odası (İSO) Yönetim Kurulu Başkanı Tanıl Küçük, Ekonomi Gazetecileri Derneği (EGD) tarafından bu yıl 5'incisi düzenlenen Küresel Isınma Kurultayı'nın açılışında yaptığı konuşmada, küresel ısınmanın ekosistemi tahrip ederek geleceği tehdit ettiğinin bilimsel bir gerçek olduğunu kaydetti. Bu konudaki en önemli adımın Kyoto Protokolü olduğunu anımsatan Küçük, "Şimdiye kadar ki deneyimimiz, ülkeler arasındaki sosyoekonomik farkların, protokolün hayata geçmesinde engel teşkil ettiğine işaret etmektedir" dedi. Küçük, 2020 yılında tüm ülkeleri kapsayacak evrensel bir iklim değişikliği anlaşmasının sağlanıp sağlanamayacağının soru işareti olduğunu aktararak, sözlerine şöyle devam etti:
"Bazı gelecek bilimcilerin küresel ısınmayı, dünya için terörizmden daha tehlikeli bir tehdit olarak tanımlıyor. Enerji ve enerji politikalarının 20. yüzyılın başlarından itibaren, uluslararası siyaset ve ekonominin en önemli dinamiklerinden biri olmuştur. Bu mevcut öneme, şimdi bir de iklim değişikliği ile mücadele boyutu eklenmiş bulunmaktadır. Dünya ve ülke ekonomilerindeki değişiklikler, iklim değişikliği ile mücadelenin gidişini etkilediği gibi, iklimi değişikliği tehdidi de, enerji politikalarını etkilemektedir." "Üretim ve tüketim alışkanlıklarında topyekun bir değişim süreci başlatılmalı" İSO Başkanı Küçük, Türkiye'nin yüksek büyüme potansiyeline sahip ve buna paralel olarak da enerji talebi giderek artan bir ülke olduğunu söyledi. Türkiye'nin enerjide büyük ölçüde ithalata bağımlı olduğunu anımsatan Küçük, hükümetin ve firmaların yeşil dönüşüm, yeşil ekonomi gibi kavramlarla tanımlanan ve büyük bir ekonomik potansiyel taşıyan iklim değişikliği ile mücadele konusunu, hem yatırım hem de inovasyon alanı olarak mutlaka gündemlerine alması gerektiğini dile getirdi. Yenilebilir enerji yatırımlarına özel destekler verilebileceğini aktaran Küçük, "İklim politikalarımızı, diğer politikalarımızla entegre edebilmek için kamusal bir harekete ihtiyacımız var" ifadelerini kullandı. Üretim ve tüketim alışkanlıklarında topyekun bir değişim süreci başlatılması gerektiğini vurgulayan Küçük, Türkiye'de kullanılan enerjinin büyük bölümünü sanayinin tükettiğini anımsattı. Kyoto sonrası dönem için Türkiye'nin de azaltım politikaları geliştirmesi gerekebileceğine dikkati çeken Küçük, şunları kaydetti:
"Sanayimiz üzerine düşeni yerine getirecektir" "Bu süreçte, ortak, eşit ve adil sorumluluk paylaşımı ile elbette, sanayimiz de üzerine düşeni yerine getirecektir. 2012 yılında Çevre ve Şehircilik Bakanlığımız, sera gazı emisyonlarının takibi hakkında yönetmeliği yayımlamıştır. Yönetmelik çerçevesinde, sanayi tesislerimizin sera gazlarına ait izleme planlarını 2014 yılında bakanlığa iletmeleri gerekmektedir. Sanayimizin yükümlülüğünü yerine getirebilmesi için, teknik ve idari altyapının tamamlanması, doğrulayıcı kuruluşların hazır olması çok önemlidir. Ayrıca, teknoloji yatırımı yaparak; karbon salımında azaltım sağlayacak sanayicilerimize yönelik teşvikler işin bir diğer kilit noktasıdır. Burada Bilim Sanayi ve Teknoloji Bakanlığımızın da katkıları çok önemlidir. Bir diğer hedefimiz de yeni dönemde Kyoto'nun yeni fonlarından pay alabilmek olmalıdır."
Küçük, Türkiye İstatistik Kurumu verilerine göre 12 Nisan'da 2011 yılına ait sera gazı emisyon değerlerinin açıklandığını belirterek, "Karbondioksit eşdeğeri olarak 1990 yılına göre yüzde 124 artış görüldü" dedi. İSO olarak iklim değişikliği ile mücadelede farkındalığı artırmak adına karbon ayak izini hesaplamak üzere girişimde bulunduklarını hatırlatan Küçük, yapılan çalışmaların Türkiye'nin iklim değişikliğinden en çok etkilenecek ülkeler arasında olduğunu gösterdiğini sözlerine ekledi.
|