Türkiye Bu Yıl Doğal Kaynakları...
Selimiye Camisi'nin Işıkları Kapanacak
TEMA Vakfı: “Orman ve Su Hayattır”
İklim Değişikliği 100 Milyon...
İklim Değişikliği Göç Etmek...
AB'den İklim Değişikliğiyle...
Şirketler İklim Değişikliğini...
'İklim Değişikliği, Ekonomiyi...
'İki Dönemin Yaşanacağı Bir...
Türkiye, İklim Konusunda ‘Kritik...
Türkiye için Korkutan Uyarı:...
En Büyük Risk Deprem Değil...
Afet Tepkisi: Asıl Afet Sizsiniz
'İstanbul'u Terk Edin' Diyenlere Tepki
İklim Değişikliği ve Yoksulluğa...
Ulusal Fonlar, İklim Değişikliğine...
İklim Değişikliği Anlaşmasından...
İklim Değişikliğini Derinlerde...
Işıklar İklim Değişikliği...
Çin'deki Hava Kirliliği İklim...
İklim Değişikliği Türkiye'de...
"İklim Değişikliği ve Etkileri...
İngiliz Maceraperestten İklim...
CDP Türkiye 2016 İklim Değişikliği...
Perulu Köylüden RWE'ye 'İklim...
Türkiye İklim Değişikliğine Hazır mı?
İklim Değişikliğini Ciddiye Alma Vakti!
İstanbul’da karşı karşıya kaldığımız aşırı yağışlarda giderek artan iklim krizinin de rolü olabilir. İklim uzmanları, “Aşırı hava olayları, küresel sıcaklık artışlarının sanayileşme döneminin yalnızca 1C derece kadar üzerine çıkmasının etkileri. Ancak bu daha başlangıç” uyarısı yapıyor.
Hürriyet'ten Merve Erdil'in haberine göre, dokuz günde peş peşe yaşanan sel felaketlerinin ardından iklim değişikliğine dair akıllardaki soru işaretleri de arttı. Yaz aylarında, bu kadar kısa süre içerisinde 2 defa yaşadığımız aşırı hava olayları küresel iklim değişikliğinin hayatımızı nasıl etkileyeceğinin adeta ön gösterimi gibiydi. Şiddetli yağışlar ile iklim değişikliği arasında bağlantı olabileceğini ortaya koyan birçok bilimsel analiz bulunuyor. Bilimsel araştırmalar, iklim değişikliğinin Akdeniz bölgesinde yaz aylarında aşırı yağışların şiddeti ve boyutunda artışa neden olacağını gösteriyor. Greenpeace’e göre iklim değişikliğine “dur” demezsek, aşırı hava olayları normalimiz olabilir. Greenpeace Akdeniz İklim ve Enerji Kampanya Sorumlusu Duygu Kutluay, “Geçen hafta her şiddetli yağışın nedeni iklim değişikliğidir diyemeyiz ancak şahit olduğumuz aşırı hava olaylarının şiddeti ve sıklığı artıyorsa iklim değişikliğinden bahsedebiliriz demiştik. 9 gün içinde yaşadığımız bu ikinci aşırı hava olayı iklim değişikliğine hemen ‘dur’ demezsek bu olayların normalimiz haline geleceğini bize gösterdi” diyor.
İklim değişikliği yüzünden, aşırı yağışlar, seller, sıcaklık dalgaları, kuraklık gibi felaketlerin giderek daha sık görüldüğü bilimsel bir gerçek olarak karşımıza çıkıyor.Aon’un raporuna göre, dünyada 2016’da iklim değişikliği ve doğal afetlere bağlı 210 milyar dolarlık kayıp yaşandı. Bu son 4 yılda gerçekleşen en büyük kayıp oldu. Ekonomik kayıpların artışına atfedilen birçok faktör var. Bilimsel veriler, iklim değişikliğinin varlığını vurguluyor. Isınan bir atmosferin, deniz seviyesinin yükselmesine, daha alışılmadık hava koşullarına ve tarihsel olarak kaydedilenin ötesinde yoğun meteorolojik olaylara yol açtığına dair kanıtlar artıyor. Ayrıca küresel nüfus ve göç dalgaları da etkiliyor. Neler yapılabilir? Peki bugünlerde herkesin konuştuğu iklim değişikliği nedir? İklim değişikliğine “dur” demek için geç mi kalındı? Kutluay, şunu söylüyor: “Gezegenin kayda geçen tarihi boyunca en yüksek karbondioksit oranlarına günümüzde ulaştı. Bilim insanlarının yüzde 97’si şu an içinde bulunduğumuz dönemin insan faaliyetleri kaynaklı iklim değişikliği olduğu konusunda hem fikir. ‘Hükümetlerarası İklim Değişikliği Paneli’, yüzyıl sonuna kadar hiçbir şey yapılmazsa sıcaklıkların 3.8 ile 12 derece santigrat arasında bir artış gösterebileceğini söylüyor.” İklim değişikliğinin önüne geçmek için neler yapılabilir sorusunu Kutluay özetle, “Bir yandan kentlerimizi altyapısını güçlendirerek ve yeşil alanlarını koruyarak iklim değişikliği kaynaklı değişimlere uyumlu hale getirip dayanıklılığını artırmalı; bir yandan da iklim değişikliğine sebep olan sera gazı emisyonları salımının en büyük nedeni olan fosil yakıtlardan acilen kurtulmalıyız” diye yanıtlıyor ve fosil yakıtlar yerine Türkiye’nin zengin yenilenebilir enerji potansiyelinin değerlendirilmesi gerektiğini savunuyor. İklim kaynaklı afetlerin İstanbul’un da aralarında bulunduğu 19 şehirde önemli ekonomik kayıplara yol açacağını ortaya koyan çalışmalar da bulunuyor.Mart 2017’de yayınlanan bir çalışmaya göre, “İstanbul ve İzmir iklim değişikliği yüzünden en çok mali kayba maruz kalacak ilk üç şehir arasında gösteriliyor. İstanbul, 2030 yılında, yıllık ortalama 201 milyon dolar hasar ile yüz yüze kalacakken, bu rakam, fosil yakıtlardan vazgeçilmez ve dolayısıyla iklim değişikliği durdurulamaz ise, 2100 yılında yıllık 10 milyar dolara kadar çıkıyor.” En çok kentler risk altında Cambridge Üniversitesi’nin hazırladığı ve TEMA Vakfı’nın Türkçe çevirisini yayınladığı “İklim Değişikliği: Şehirlere İlişkin Sonuçlar” raporuna göre, iklim değişikliği risklerinin çoğu kentsel alanlarda yoğunlaşıyor.Kentleri etkileyen önemli hususlar arasında, artan sıcaklıklar, ısı stresi, su güvenliği ve kirlenmesi, deniz seviyesindeki yükselişi, fırtına sıklığı ve şiddetindeki artış, şiddetli hava olayları, yoğun yağmur ve güçlü rüzgârlar, denize uzak yerlerdeki seller, gıda güvenliği ve okyanusların asitlenmesi yer alıyor. Türkiye’yi nasıl etkiliyor? WWF Türkiye’nin “İklim Değişikliği ve Türkiye” raporuna göre, iklim değişikliği sonucunda sıcaklıkların tüm ülke çapında ve her mevsimde yükselmesi, yaz sıcaklıklarındaki artış miktarının kış sıcaklıklarındaki artıştan yüksek olması bekleniyor. Bununla beraber, Türkiye’nin yetersiz olan su kaynaklarının daha da azalacağı öngörülüyor. İklim değişikliğinin Türkiye üzerindeki olası etkileri şöyle: - Yağışların Türkiye’nin güney kısımlarında azalması bekleniyor. Kuzey ve özellikle kuzeydoğu kısımlarında ise bir miktar artış görülebilir. - Deniz seviyesinin yükselmesi, nehir deltalarının (Çarşamba & Bafra gibi) ve kıyı kentlerinde düşük kotlu alanların sular altında kalmasına yol açabilir. Küresel deniz seviyesindeki 1 metrelik yükselme Türkiye’de 3 milyon kişiyi doğrudan etkileyebilir. - Türkiye’de su stresi çeken alanlar artabilir, yüzyıl sonuna kadar nüfusun yüzde 45’i su kıtlığıyla karşılaşabilir. - Doğu Karadeniz Bölgesi’nde yağış artışı, heyelan riskini artırabilir. - Kar örtüsünde beklenen azalma, çığ tehlikesini düşürebilir. - Sıcaklık artışı ve yağışlardaki düşüş sonucunda kuraklık ve sıcak hava dalgalarının şiddeti ve sürelerinde artış yaşanabilir. |