Lütfen Tarayıcı Sürümünüzü Yükseltiniz.
BÖLÜM SPONSORU
İLİŞKİLİ HABERLER

TÜSİAD'dan İklim Değişikliği Açıklaması

"Siz Kirleterek Zenginleştiniz...

Türkiye’deki Enerji Politikalarını...

İklim Değişikliğine Karşı...

Dünya Toprakları Hızlı Bir...

Google'dan Yeşil Enerjiye Destek

'İklim Değişikliği Milyonlarca...

"Fosil Kaynaklardan Arınmış...

Lagarde'den İklim Değişikliği...

'İklim Değişikliğiyle Mücadele...

NASA Bu Tezi Çürüttü!

"Ölü Bir Gezegende İş Bulamazsınız"

G7 Zirvesi'nde İklim Uzlaşması

“İklim Değişikliği Hepimizin...

Yeni İklim Anlaşmasında Arazi...

İklim Değişikliğini Gözlem...

II. İstanbul Karbon Zirvesi Başladı

Kribati

İklim Değişikliği Adaları...

Dünya Yeniden Şekillenebilir

İşte Türkiye'nin 2100 İklim Öngörüsü

Dünya Bu Rezervleri Kullanmamalı

Dünya 2014’te de Isındı

Yeni Küresel İklim Paktının...

Türkiye’nin İklim Karnesi: Çok Kötü!

Bahçıvan: Çevreyi Hor Gören...

İklim Değişikliği Kadar Artan...

BM'den İklim Değişikliği Uyarısı

İklim Değişikliğine Karşı Büyük Yürüyüş

Dünya İklim Değişikliği için Yürüyecek

İklim Değişikliği Yeni Hastalıklara...

"Türkiye İklim Değişikliğini...

İklim Değişikliği Artık İltica...

Güllüce: 'İklim Değişikliğinde...

Artık İklim Değişikliğini Konuşmalıyız!

"İklim Değişikliği En Büyük...

İklim Değişikliği Ekonomiyi...

İklim Değişikliği Sel ve Kuraklığı...

İklim Değişikliği Öğrencilere...

İklim Değişikliği Boğazlara...

'İklim Değişikliği İnkar Ediliyor'

İklim Değişikliği Su Kaynaklarını...

İklim Değişikliği Kurulu'nda...

Küresel İklim Değişikliğinin...

İklim Değişikliği Avrupa'nın...

Obama İklim Değişikliğiyle...

İklim Değişikliği Eylem Planı Hazırlandı

İklim Değişikliği için Manifesto

Trabzon, Küresel İklim Değişikliği...

TÜSİAD, İklim Değişikliği...

İklim Değişikliğini İş Stratejilerine...

İklim Değişikliği: Bugünümüz...

İklim Değişikliği ile Mücadele Etmeme Süreci

İklim Değişikliği ile Mücadele Sözleşmesi 20. Taraflar toplantısı ve paralel toplantıların son günlerine yaklaşırken kritik soru açıkça sorulmaya başlandı; Yeşil İklim Fonuna (YİF) hangi ülkeler kaynak sağlayacak, hangi ülkeler bu kaynaktan pay alacak?

İklim Değişikliği ile Mücadele Etmeme Süreci

Toplantının başlamasıyla beraber bazı ülkeler sağlayacakları kaynak miktarlarını açıklamaya başladı ve birden YİF tutarı 10 milyar doları aştı. Hedef 2020’ye kadar 100 milyara ulaşmak.

Ülkemizin İklim değişikliği ile mücadele karnesini kısaca gözden geçirelim. 1992 yılında aktive olan BİKDÇS (İklim Değişikliği Çerçeve Sözleşmesi) kapsamındaki müzakere sürecinde ülkemiz hep arka plana atıldı, beklentileri görmezden gelindi. Üstüne üstlük sivil toplum örgütlerince zaman zaman  aşırı düzeyde eleştirildi. Bunun nedeni yapılan değerlendirmelerde hükümet politikaları ile ülke çıkarları arasındaki ince çizginin gözden kaçırılmasıydı. Ülke çıkarları ve uluslararası süreçler söz konusu olduğunda daha dikkatli hareket edilmesi gerekir. Çünkü subjektif değerlendirmeler iç ve dış kamuoyunda yanlış anlaşılmalara yol açabilir ve ülkemiz kendini bir anda hedef tahtasında bulabilir.

Ülkemiz BİKDÇS taraf olurken gelişmiş ülkelerin yer aldığı gruba dahil edilmiş ve bu nedenle yanlış pozisyon almıştır. Aslında iklim değişikliği ile mücadelede desteğe ihtiyacı olan bir konumdadır ve bu uluslararası raporlarla da ortaya konulmuştur. En güncel (8 Aralık 2014) raporlardan biri olan ODI (Overseas Development Institute) raporuna göre Türkiye bugüne dek iklim değişikliği ile mücadele fonlarından 301 milyon dolar civarında pay almıştır. Bu miktar ülkemizi destek alan ülkeler içinde 7. sıraya çıkarmaktadır. Bu durum aslında ülkemizde iklim değişikliği konulu birçok projenin yapılmış ve yapılmakta olduğunu en açık göstergesidir. Bügüne kadar elde edilen bu proje fonlarının önümüzdeki dönemde de devam etmesi BMİDÇS müzakere sürecindeki kararlara bağlıdır ve Lima taraflar toplantısında bu konuda sevindirici bir karar alınmıştır.

Ülkemiz acaba İklim Değişikliği ile mücadelede üzerine düşen görevi yerine getirmekte midir? Çok net bir biçimde tam olarak getirmediğini söyleyebiliriz. Öte yandan hangi ülke tam olarak yerine getirmektedir sorusunun yanıtı da; “hiçbir ülke” dir. Örneğin Çin tek başına küresel sera gazı salımının %29’ unun gerçekleştirmektedir ve bugüne dek hukuki anlamda hiçbir bağlayıcı azaltım taahhüdü almamıştır ve 2020 yılına dek de alması beklenmemektedir. Çin’in 2020 sonrası ne yapacağı önümüzdeki yılın ilk yarısında belirginleşecektir. Fakat 2025 veya 2030 yılına kadar pek bir azaltım sinyali vermemektedir. Çin’in sera gazı salımı bırakın 2025 yılını, 2020’ye kadar kendiliğinden zirve yapıp düşüşe geçmezse tüm dünyayı ciddi bir tehlike beklemektedir.

İkinci sıradaki salım kaynağı küresel salımların %15’ini gerçekleştiren ABD’dir. ABD ne Kyoto Protokolü'nün birinci döneminde (2008-2012), ne de ikinci döneminde (2013-2020) azaltım taahhüdü almamıştır ve azaltım konusunda yine Çin gibi 2025’lerden bahsetmektedir. Küçük bir hesaplama ile ABD insanlarının sera gazı salımlarının seviyesini değerlendirmek mümkün. ABD nüfusu dünya nüfusunun %5’inden azdır, saldığı sera gazı miktarı ise %15. Bu sıradan bir ABD insanının sıradan bir dünya insanına göre fosil kaynakları buna parelel olarak da doğal kaynakları 3 kat fazla kullandığı anlamına gelmektedir.

Üçüncü sıradaki salım kaynağı Avrupa Birliği olup (AB) iklim değişikliği ile mücadelede en çok çabayı gösteren grup görünümündedir. AB Kyoto Protokolü'nün hem birinci hem de ikinci döneminde yasal bağlayıcılığı olan taahhüt almış ve karbon piyasaları konusunda oldukça iyi bir mesafe katetmiştir. İklim değişikliği konusunda en önemli adımları atan AB ülkelerinin kişi başı salımları ülkeden ülkeye çok değişmekle beraber genellikle 10 ton/yıl’ dan daha düşüktür. Örneğin yaptığı yeşil enerji yatırımlarıyla büyük takdir toplayan Almanya’nın kişi başı sera gazı salımı 2010 yılında 9.1 ton olarak hesaplanmıştır (data.worldbank.org). 

Ülkemize gelecek olursak; sivil toplum örgütleri ve uluslararası kuruluşlarca sürekli eleştiri konusu olan sera gazı artım trendi gerçekten dünyada ilk sıradadır. 1990 yılına göre %133.4’lük bir artış hesaplanmıştır. Birçok eleştirinin odak noktası bu artış değeridir. Gerçekten de 1990 yılından beri hızla büyüyen Türkiye o yıldan bu yana sera gazı salımlarını artırmıştır. Bu durum her ortamda dile getirilmekte ve ülkemiz zor durumda bırakılmaya çalışılmaktadır. Oysaki gerçekleşen bu yüksek artış oranına rağmen kişi başı salımlarda ABD’nin dörtte bir, AB’ninse yarıdan daha az bir salıma sahip olduğumuz, hatta 1.4 milyara yakın nüfusa sahip Çin’den bile daha düşük salım yaptığımız konusu hiç dikkate alınmamaktadır.

Türkiye’de yaşayan insanlar ekonomik gerekçeler ve geleneksel yapı nedeniyle enerji tasarrufu konusunda oldukça duyarlıdır. Büyük şehirlerde toplu taşıma yaygındır ve son yıllarda gerçekleşen şehire göç akımı orman, mera gibi doğal kaynakları da büyük ölçüde rahatlatmıştır. Buna karşın AB ülkeleri ve ABD’de oldukça yüksek bir yaşam standardına alışkın toplumların İklim değişikliği konusunda duyarlı ve öncü gösterilmesi Türkiye’ye ve Türkiye insanına büyük haksızlıktır. Uluslararası kuruluşlarca medayaya servis edilen yanıltıcı istatistik rakamları bir kenara bırakıp şu açık gerçeği önümüze koyalım. Enerji ve suyu en az kullanmamız konusunda bizi sürekli uyaran, savaş zamanları yokluk çekmiş anne ve babalarımız mı iklim değişikliği ile mücadele ediyor, yoksa dev kamyonetlerinin arkasına teknesini bağlamış hobi olarak balığa giden yukarıda bahsettiğimiz bir ülke vatandaşı mı?

Yazımızın sonunda ilk paragrafında sorduğumuz finansal soruya dönersek; gelişmiş ülkelerin hiçbirisi vatandaşlarının yaşam standartlarını düşürmelerini isteyemez ve istemeyecektir. Bu politik yapıya aykırı bir hareket olur. Zaten gelişmekte olan ülkelere fon kaynakları aktarıldığında kavga büyük ölçüde yatışmış olacaktır. Şu an yıllık 10 milyar doları aşmış durumda olan yeşil iklim fonları gittikçe artırılacak ve gelişmekte olan ülkelerdeki projelere aktarılacaktır. Bu sayede az gelişmiş ve gelişmekte olan ülkelerde yapılacak projelerle gelişmiş ülkeler bir kez daha yayılmacı politikalarını ve gelişmekte olan ülkelerdeki ağırlıklarını artıracaklardır.

Şimdi elinizi vicdanınıza koyun: İklim değişikliği ile mücadelede yeterli kararlılığı göstermiyor olabiliriz fakat kim gösteriyor? Yüzelli yıldır atmosferi kirleten ve küresel ısınmaya yol açan, halen de atmosferi bizden daha fazla kirleten ülkeler iyi de, biz mi kötüyüz?

Prof. Dr. Yusuf Serengil - İstanbul Üniversitesi Orman Fakültesi

http://www.yapi.com.tr/haberler/iklim-degisikligi-ile-mucadele-etmeme-sureci_127046.html

Read Comment Section
İlk Yorumu Siz Yapın
Gönder

Yorumum onaylandığında e-posta ile bildir.

E-posta adresimle bültenlere abone olmak istiyorum

Haber gönderin Hemen haber gönderin

Sosyal Medyada Yapi.com.tr:

Abone Ol Yapı sektöründeki tüm gelişmelerden en önce siz haberdar olmak isterseniz e-bültenimize abone olun.
Bülten arşivine erişmek için tıklayın

REKLAM VERİN

Ajanda
TAMAMI » Bugünkü Etkinlikler BUGÜN:
Herhangi bir etkinlik mevcut değil!