Çevre konularında hukuk üzerinden hak aramak ne kadar mümkün?
Ali Yıldırım: İlk davamızı 2001’de açtık ve kazandık; projeyi iptal ettirdik. Kararı üst kurula taşıdılar ve hiç beklemediğimiz kişiler aleyhimize oy kullandı; sonuçta karar bozuldu. Biz de itirazımızı yaptık; bir yıl da öyle geçti. İnsan Hakları Mahkemesi’ne gitmememiz için, 2007’den 12 Eylül Referandumu aradan çıkıncaya kadar bize karar tebliğ edilmedi. Geçen Şubat ayında Danıştay kararı elimize ulaştı. Şu anda yapılmak istenen proje, bizim dava açtığımız proje değil. Değiştirildi; kaya dolgu gövdeden beton gövdeye dönüştürüldü. 1990’da kesinleşen proje, 74 metreydi; ancak 1997’de buna 200 metre daha ilave edildi. Proje bize, 1993’ten önce kesinleşmiş gibi aktarılıyordu, çünkü onlar için ÇED raporu gerekmiyordu. Ama bu şekliyle 2010’da gündeme geldiği için Rize Bölge İdare Mahkemesi’ne dava açtık; ama davamıza bakmadılar. Danıştay’a itiraz ettik; onlardan da geçtiğimiz hafta “20’şer lira yatırmazsanız davadan vazgeçmiş olacaksınız” diye yazı geldi.
Ayhan Kaleli: Aslında kaybedeceğimizi biliyorduk; ama susmadık, ‘vicdanımız rahat ölmek istiyoruz’ dedik. Mücadele ettik, o topraklara borcumuzu ödedik. Karşımızda uluslararası devler var; bizi bir yudum suda boğarlar. Bunun farkındayız. Ama ‘sorumluluk bilenindir’; biz biliyoruz ve susmuyoruz. Şimdi ben gayet rahatım, vicdanım rahat.
İtiraz gerekçelerinizi iletebileceğiniz muhatap bulabiliyor musunuz?
Ali Yıldırım: 2002 yılına kadar Ankara’ya gittiğimizde de muhatap bulabiliyorduk; ama artık bunu söylemek zor. Şu an saf dışı ediliyor gibiyiz; esnaf grubunun başını çektiği yeni bir dernek kuruyorlar. Televizyonlara çıkıyorlar, toz pembe bir tablo çiziyorlar, “Biz haklarımızı söke söke alırız” diyorlar. Ama onların arasında da ikilikler oluşmaya başlamış gibi görünüyor; çünkü Hasankeyf’te yapılan projeye bir ziyaret gerçekleştirdiler. Ortalama 100 metrekarelik bir daire için, Bayındırlık birim fiyatıyla ve yıpranma payı da çıktıktan sonra arsa bedeliyle birlikte 45 bin TL civarında ödeme yapılmış; ama yaptıkları yeni binalar 171 bin TL civarında ve vatandaşlar da alamamışlar. Görünen o ki, insanları ağlatacaklar; en kısa şekilde söylemek gerekirse, biz vatansızlaşacağız.
Bundan sonrası için ne yapmayı planlıyorsunuz?
Ali Yıldırım: Şu anki Yusufeli’nin bir mahallesi, örneğin benim mahallem (Hasanağa) 90 dönüm alan üzerine kurulu. Ama ilçenin yeniden kurulacağı yeni alan, 60 dönüm. Bunun anlamı, ilçe kurulacak yer yok; Yusufeli’ni taşıyabileceğiniz bir alan yok. Dernek olarak düşüncemiz, dışarıda bir yerde 250 – 300 dönüm bir yer alıp, baraj karşıtlarının yerleşmesi; bunun araştırmasını yapıyoruz. Mahkemelerimiz de devam ediyor. Daha önce kazandığımız, ama üst kurul tarafından bozulan; İnsan Hakları Mahkemesi’ne gidemediğimiz davamız için de Anayasa Mahkemesi’ne başvurduk; bakalım ne çıkacak... Kişisel olarak, baraj tamamlanana kadar oradan bir cevap gelmesini beklemiyorum; İnsan Hakları Mahkemesi’ne gitmemiz engellenecek.
|