5 Ülkenin Çevresi Bu Projeyle Korunacak
Ortada ÇED Yönetmeliği Kalmadı
9 ‘ÇED Raporu Gerekli Değildir'...
ÇED Raporuna Dava 60 Günle Sınırlanıyor
Bilirkişiye Göre Aliağa'daki...
"Genelge Yasalaşırsa ÇED'in...
Alakır'daki HES Projesinin...
ÇED Belgesini Gizleyen Cengiz...
Valiliğin ÇED Kararı Mahkemeden Döndü
Dev AVM için Yeni ÇED Süreci!
Bakır Madeni için Verilen...
Zeytindağ'a Çimento Fabrikasına...
ÇEDBİK’ten Kongre Zinciri:...
Artvin'de Kalker Ocağı için...
İlk Yerli Yeşil Bina Sertifikası:...
AYİDER ve ÇEDBİK, Yeşil Dönüşüm...
Çevre Bakanı'ndan ÇED Açıklaması
ÇED’i Halktan Kaçıracaklar
Danıştay’ın durdurma kararlarının ardından başvuru usulleri yeniden düzenlendi. Yeni tebliğ ile kapasite artışı yoluyla projelerin ÇED süreçleri kamuoyundan kaçırılabilir.
Birgün Gazetesi'nden Doğu Eroğlu'nun haberine göre, Çevre ve Şehircilik Bakanlığı ile açılan iptal davalarında yürütmeyi durdurma kararı veren Danıştay’ın Çevresel Etki Değerlendirmesi (ÇED) Yönetmeliği inatlaşmasında, Danıştay kararının ardından Yönetmeliğe giren maddelerden biri aracılığıyla projelerdeki kapasite artışlarında bütüncül incelemeye gidildi. Ekoloji Kolektifi ve Çevre Mühendisleri Odasının açtığı davalarda Danıştay’ın yürütmeyi durdurma kararları sonrası Bakanlık’ın 9 Şubat’ta bazı maddelerini değiştirdiği ÇED Yönetmeliğinde, enerji projelerini ilgilendiren kapasite artışı maddesinin ucu açık bırakılmıştı.
Dün Resmi Gazete’de yayımlanan tebliğle kapasite artışlarında ‘kümülatif etki analizi,’ yani bütüncül etkilerin incelenmesi uygulaması ilk defa resmileşti. Ancak kümülatif analiz yapılacak kapasite artış taleplerinin nasıl veya kimler tarafından değerlendirileceği, yeni ÇED süreci yürütülüp yürütülemeyeceği tebliğde belirtilmedi. Bu belirsizlikle, düşük kapasiteli planlanıp ÇED süreci yürütülen projelerin, sonradan kapasiteleri artırılarak gerçek büyüklükleri gizlenebilir, ÇED süreçleri kamuoyundan kaçırılabilir. Artışlar ana projeden bağımsızdı Danıştay’ın yürütmesini durdurduğu düzenlemeye göre, enerji santrallarını da kapsayan projelerdeki kapasite artışları, ana projenin kapasitesi hesaba katılmadan, ayrı birer proje gibi değerlendiriliyordu. Örneğin, 600 Mw kurulu güce sahip kömüre dayalı bir termik santrala 300 Mw’lik yeni bir ünite eklenmek istendiğinde, ÇED Yönetmeliği kapsamında yalnızca 300 Mw’lik yeni projenin doğa ve toplum sağlığına olan etkileri irdeleniyor, 900 Mw’ye ulaşacak toplam kapasitenin getireceği hasarlar hesaba katılmıyordu. Danıştay’ın durdurma kararı sonrası Yönetmeliğe eklenen 27-A maddesiyle kapasite artışı ileride yayımlanacak bir tebliğe bağlanmıştı. ‘Kümülatif olarak değerlendirilir’ Resmi Gazetede yayımlanan “ÇED Olumlu veya ÇED Gerekli Değildir kararı bulunan projelerde yapılacak kapasite artışı ve/veya genişletilmesi planlanan projelere ilişkin tebliğ” yoluyla, kapasite artışında bütüncül analiz ilk defa telaffuz edildi. Tebliğe göre kapasite artışlarında, “Projelerde kapasite artışı ve/veya genişletilmesinin planlanması halinde, planlanan projenin etkileri, mevcut karara esas çevresel etkiler ile birlikte kümülatif olarak değerlendirilir” ilkesi uygulanacak. Belirsizlikler daha büyük zararın habercisi mi? Kümülatif değerlendirme ifadesi tebliğe girse de hukukçulara göre hem bu düzenlemenin bir tebliğ yoluyla gerçekleştirilmesi hukuka uygun değil hem de kümülatif değerlendirme usulünün nasıl işleyeceği belirsiz. Çevre Kanunu’na göre, ÇED’e tabi projelere dair usul ve esaslar, Çevre ve Şehircilik Bakanlığının çıkartacağı yönetmelikle belirlenebiliyor; dolayısıyla tebliğle düzenleme yapılması Çevre Kanunu’na aykırılık içeriyor. Öte yandan tebliğde ÇED sürecinin usulü de tanımlanmıyor; yalnızca kapasite artışlarındaki başvuru esaslarını düzenleyen tebliğde kümülatif değerlendirme yapılacak mevcut kapasitesini yükseltmek isteyen projeler için yeniden ÇED süreci işletilip işletilmeyeceğine dair bir ibare yok. Kapasite artışı talebinin nasıl veya kimler tarafından değerlendirileceğine, halkın bu karar alma sürecine katılıp katılamayacağına da tebliğde değinilmiyor. |