Rant, Sulukule’yi İkiye Böldü
Bağdat Caddesi’nde ‘Dönüşüm’ Çilesi!
Sulukule Oldu Ranzalı Kule
Sulukule Evleri Dökülüyor!
Bağdat Caddesi'nde Yıkım Korkusu
Sulukule'de Son Perde: Yargı...
Herkesin Gözü Bağdat Caddesi’nde
Bağdat Caddesi'ne Müteahhit Akını!
Bağdat Caddesi Yıkılıyor
Tokludede Yeni Bir Sulukule Vakası mı?
Çingenelerin Son Dansı: Sulukule
Romanlar: ‘Nereye Yerleşsek...
Sulukule'de Evler Açık Arttırma...
Hacıhüsrev’in ‘Sürgün’ Planı Yargıda
Danıştay'dan Fatih Belediyesi'ne...
"Bu Proje ile Sokaklar da Yok Oldu"
Sulukule’den Çıkarılacak Dersler!
Eyidoğan'dan Kentsel Dönüşümde...
Kentsel Dönüşüm Laboratuvarı Açıldı!
Kentsel Dönüşümde 'Sürgün' Korkusu!
Domuzların Kentsel Dönüşümü
Kentsel Dönüşüme Karşı 13 Bin İmza!
"Kentsel Dönüşüm İştah Kabartıyor"
Gül'den Kentsel Dönüşüm Uyarısı!
Sulukule Küçük Suriye Oldu
"Tahribad-ı İsyan: Sulukule...
"Kentsel Dönüşüm Türkiye için...
Sulukule'de Şimdi de Aidat Şoku
Danıştay Belediyenin Sulukule...
Sulukuleli İsyanda: Burası...
Sulukule'de Matem Havası Var!
Roman Aileler Sulukule’ye Döndü
Sulukule’de Dönüşüme Zam!
Sulukuleliler Yeni Evlerinden...
Sulukule'de Romanlara Bir Darbe Daha!
İkinci Sulukule Vakası
TOKİ Sulukule'de İndirim Yapacak
Sulukule'nin Tarihi Binaları...
Bağdat Caddesi Yeni Bir Sulukule mi Oluyor?
İstanbul'un ünlü Bağdat Caddesi'nde kentsel dönüşüm nedeniyle yaşananlar insanların yerlerinden edildiği Sulukule'de yaşananları anımsatıyor.
Hürriyet yazarı Gila Benmayor bugünkü köşesinde "Dünyanın en pahalı 25. caddesi, alışverişte ise dünyanın en iyi 4. caddesi konumunda. Böylesine ünlü bir caddede oturanların kentsel dönüşüm mağduru olabilecekleri asla akla gelmezdi" diyerek Bağdat Caddesi'nde yaşanılanları şöyle aktardı:
Ancak “Kadıköy’e kim huzuru geri getirirse oyumuz ona” yazısına gelen e-postalardan Bağdat Caddesi’nde neredeyse “Sulukule benzeri” vakalar yaşandığı ortaya çıktı. Kendisini “doğma büyüme Kadıköylü” olarak tanımlayan okurum İrfan Bolat’ın yaşadıkları alarm verici. Bolat, Bağdat Caddesi üzerinde 45 yıllık, mimar Melih Koray’ın tasarlamış olduğu bir apartmanda oturuyor. Bağdat Caddesi’ne özgü o tanıdık binalardan biri. 20 dairelik apartmanın 14 dairesini bir süre önce müteahhit bir şirket satın almış. Bolat “Müteahhitin derdi tüm apartmanı ele geçirmek. Buraya bir iş merkezi yapacağını ve diğer kat maliklerini projeye dahil etmek istemediğini beyan etti” diyor. Müteahhit şirket geçen ekim ayında kat maliklerine danışmadan “riskli raporu” almış. Binanın 2006 yılında Kadıköy Belediyesi’nden almış olduğu “oturulabilir” raporu da varmış ayrıca. Mağduriyet şu noktada ortaya çıkıyor. Çevre ve Şehircilik Bakanlığı’nın Kadıköy Belediyesi’nden, riskli apartmanın zorla tahliye edilmesi ve yıkılması yolunda talebi yok. Ancak Bolat diyor ki: “Kadıköy Belediyesi Yapı ve Kontrol Müdürlü mevzuat dışına çıkarak zabıta ordusunu birada ikamet eden kat maliklerin ve kiracıların üstüne salmaktadır”. Yani belediye vatandaşın huzuru yerine müteahhitten yana tavrını koyuyor. Bunu özellikle vurgulamak istedim. Bolat’ın yazdığı ikinci mağduriyet durumu şu: Müteahhit, riskli yapı raporuna dayanarak, diğer kat maliklerinin ve kiracıların haklarını hiçe sayarak kendisine ait olan bağımsız bölümlerin içini, dışını hurdacılara söktürüyormuş. Elbette, özensiz yıkım binanın tahrip olmasına neden olurken, çevreye de zarar veriyor. Okurum binanın fotograflarını da eklemiş. Tuhaf bir durum söz konusu. Çam ağaçlı kocaman bahçenin ortasında duran binanın kimi dairelerinde insanlar otuyor. Kimi dairelerin de pencereleri, kapıları sökülmüş. Belli ki, 14 daireyi satın alan müteahhit şirket oturanları iyice bezdirmek peşinde. Bağdat Caddesi gibi İstanbul ’un en gözde yerinde böyle mağduriyetler yaşanıyorsa, şehrin diğer mahallerinde nasıl bir vahşi kentsel dönüşümün yaşandığını tahmin edebilirsiniz. Seslerini duyuramayan o kadar çok insan var ki. Bu yüzden yerel yöneticilerin “kentsel dönüşümde” rolleri mühim. |
-
Kadikoy bolgesinde bulunan ve konut olarak kullanilan binalarin büyük bir kismi eski ortalama 40-50 senelik, bundan 40-50 sene once yapilan binalarda kullanilan insaat malzemeleri ve denetimler herkesin malumudur. Ortada bir deprem gercegi varken binalarin yenilenmesine engel olmak istemek pekte akilli bir davranis degil diye dusunuyorum. Insanlarin mülkiyet hakkina saygi duymakla beraber, daha az enerji tuketen , daha konforlu ve daha az riskli yeni binlarda oturmak istemek de bir haktir, hatta benim fikrime gore gereklidir. Kimse depremde yikilma riski olan bir konutta oturmak istememelidir. YANITLA