Geçen yıl tüm yatırımcıların ilgi odağı olan sektörlerin olduğunu belirten Vardar, şunları söyledi:
''Üretim, e-ticaret, perakende, gıda, içecek her zamanki gibi ön planda idi. Yabancı yatırımcılar özellikle hizmet, finansal hizmetler ve medya sektörlerine ilgi gösterdi. Türk yatırımcılar ise daha çok enerji, tarım ve hayvancılık, restoran işletmeciliği, internet ve mobil hizmetler gibi sektörlerde ön plandaydı'' dedi. Özel sermaye fonları rekor seviyede işlem gerçekleştirdi 2012 yılında 259 işlemin 57'sini gerçekleştiren özel sermaye fonlarının, Türkiye'de birleşme ve satın almalar piyasasının önemli aktörlerinden olduğunu kaydeden Vardar, şunları ifade etti:
''Finansal yatırımcı işlemleri toplam işlem hacminin yüzde 6'sını oluşturdu. Bu oran, Türkiye'nin önümüzdeki dönemde yatırım fonlarının ve girişim sermayesi şirketlerinin yatırımlarını çekmek için hala büyük bir potansiyeli olduğuna işaret ediyor. Özel sermaye fonları ağırlıklı olarak e-ticaret, üretim, perakende ve hizmet sektörlerine ilgi gösterirken çıkış işlemleri de devam etti. Özel sermaye fonu işlemlerinde gözlemlenen bir diğer husus da kararlı bir yatırım stratejisi ile faaliyet gösteren ve düzenli olarak her yıl yatırım yapan fonların sayısındaki artış oldu.''
Küçük ve orta ölçekli şirketler pazarındaki hareketin, satın alma ortamının genel resminde belirleyici olduğuna dikkati çeken Vardar, şunları aktardı:
''İşlem sayısının yüzde 83'ünü oluşturan 50 milyon doların altındaki işlem büyüklüğüne sahip 214 işlem, toplam işlem hacminin yalnızca yüzde 9'unu oluşturdu. Bu demek oluyor ki Türkiye'de birleşme ve satın almalar tabana yayıldı. Ortalama İşlem hacmi yaklaşık 108 milyon dolar olurken, en büyük on işlem dışında kalan işlemlerde ortalama büyüklük yaklaşık 28 milyon dolar olarak gerçekleşti.'' 2013 öngörüleri Deloitte Türkiye Birleşme ve Satın Alma Hizmetleri Lideri Mehmet Sami de birleşme ve satın alma işlemlerin milli gelire oranına ilişkin olarak şunları söyledi: ''Türkiye'yi diğer ülkelerle kıyasladığınızda, bu yabancı işlemlerin veya şirket evliliklerini milli gelire oranına bakılması lazım. Zannedersem 2012 için konsensüs, yani ortak görüş 800 milyar dolarlık bir milli gelirden bahsediyoruz. Rakamı böldüğünüzde yaklaşık yüzde 3,5 gibi bir oran çıkar. Biz Türkiye'de her zaman kendimizi iyi para çekmiş Orta Avrupa ülkeleri ile kıyaslardık. Bu ülkelerde sistematik olarak yüzde 2,5 ile 4 arasında her yıl yabancı sermaye çekmiş ülkeler, nedir bunlar- Macaristan, Çek Cumhuriyeti gibi. Türkiye, 2012 yılında yüzde 3,5'a geldi ve bu çok önemli bir rakamdır. Bundan sonraki süreçte bu yüzde 3,5 tutturup tutturamayacağımız önemli olacak.''
Cari açığın finansmanı konusunda da değinen Sami, ''Biz giderek daha fazla cari açığımızı, direk sermaye yatırımları ile karşılayabiliyoruz. 2012 yılı da bunun için önemli bir yıl oldu'' dedi. Sami, Türkiye'de 2013 yılına ilişkin birleşme ve satın alma öngörülerine ilişkin olarak da şunları söyledi: ''2013 yılında yeni ortak ve mali kaynak bulmak için uygun ortam olacak. 2013 yılında perakende, hizmet, eğlence, üretim, gıda, finansal hizmetler ve altyapı sektörlerinin en aktif sektörler olacağı tahmin ediliyor. Ayrıca Türk şirketlerinin yurtiçi ve yurtdışı satın alma faaliyetlerinde artış öngörülüyor.''
|