strong>- Ying Yang felsefesiyle önceden haşır neşir miydiniz?
Bu süre içinde artık iyice haşır neşir hale geldim. Çünkü insanlar “bak bu Ying Yang’a benziyor” demeye başladı. Böylece enerji, Çin felsefesi gibi konular hakkında konuşur hale geldik. Ayrıca işin içinde tesadüfler de vardı. Bir Çinli doktorla konuştuğumda “Ying Yang’da sadece iki renk, siyah ve beyaz var” dedim. “Evet, öyle çünkü bu felsefe yayılırken baskı teknikleri sadece siyah-beyaz baskı için elverişliydi. Ancak Çin felsefesinde Ying koyu renk Yang’sa açık renk. Aslında Ying bronz, Yang’sa gümüş renkte” diye cevap verdi. Bu dediğine inanamadım çünkü biz de birkaç hafta önce tasarımı tam da bu renklerde yapmaya karar vermiştik. Çünkü ortaya çıkan yapı tasarımdan daha çok bir heykeli andırıyordu. Tamam ben bir tasarımcıyım ama öncesinde üriversitede sanat okumuştum. Uzmanlığımsa bahçe heykelleri üzerineydi ve bronz heykeller yapıyordum. Bu hoş bir tesadüftü, çünkü dokunduğunuzda temiz bir metal sesi veriyor. Ying Yang felsefesi sesle de yansıtılmış oluyor.
- Üniversitede sanat okumak tasarım anlayışınıza ne kattı?
Ben tasarım yapmaya başladığımda tasarımda biçimin işlevsellikten önce geldiğine yönelik bir çeşit kural vardı. Ben bunun o kadar da gerekli olduğundan emin edğildim. Bu yüzden kendime biraz özgürlük tanıdım ve işlevselliğin şekli oluşturmasına olanak verdim.
- 1983’te ilk ofisinizi açtığınızda tasarım sektör için ne ifade ediyordu?
Eğer demin dediğim yaklaşımı teorik olarak ele alırsanız. Normalde elinizde güzel bir şekil olur ama bu onun bir duygu ya da his taşıdığı anlamına gelmez. Baktığınız zaman fazlasıyla tasarlanmış bir dünyada yaşıyoruz. Bir ürünü satın almak için gerekli olan sebep her zaman işlevsellikle ilgili olmuyor. Ayrıca bu bahsettiğim duygu ve his tarafından da tetikleniyor. Bir ürüne baktığımızda mükemmel bir mühendislik ve işlevsellikle karşılaşıyoruz. Aynı zamanda aynı ürünün çok sayıda çeşidini bulmak da mümkün. O zaman niye şu veya bu ürünü tercih etmemiz gerekiyor. Öbür ürünü değil de bu ürünü seçmemiz için geriye kalan sebep görüntü oluyor. Görüntü de sadece işlevsellikten değil aynı zamanda estetik kaygılardan da türemiş oluyor. Estetik ve duygusal bakış açısı tasarım ve pazarlama ürecinde her geçen gün çok daha fazla rol oynuyor. Bence bu temelini sanattan alıyor. İşlevsellik ya da mühendislikten değil.
- Bir tasarımcı olarak gelecekte neye ulaşmak istersiniz?
“Gelişen ve gelişmekte olan” ülkelerin tasarım transferiyle ekonomik sisteme kalıcı uyumluluğunu sağlamak.
|