BR> "KÖPRÜ PROJESİNDEN ÖNCE İSTANBUL'UN NÜFUSU
TARTIŞILMALI"
Mimar ve Mühendisler Grubu (MMG) Akademik Kurulu
Başkanı Yard. Doç. Dr. Ömer Faruk Kültür de, 3. köprünün
yapılıp yapılmaması sorusundan önce bölge ve ülke planında, devlet politikası
nedir, ne olmalıdır, onun araştırılması gerektiğini söyledi.
"İstanbul'un ve diğer illerin nüfusu ne olmalıdır? Bu konular açıklığa
kavuşturulmalı." diyen Kültür, şehrin nüfusunun 2 katına çıkarılma isteğinin
olduğunu ve bunun da son derece olası sonuçlar düşünüldüğünde, son derece yanlış
olacağını belirtti.
Kültür, konuya ilişkin şöyle bir değerlendirmede
bulundu:
15 MİLYONDAN 30 MİLYONA
"Son zamanlarda
bazı devlet ve yerel yönetim kurumlarının yaptığı gibi İstanbul'a yeni nüfus
çekecek işlemler yapılarak 15 milyon olan nüfus 30 milyona çıkarılmak istendiği
anlaşılıyor. Bu durumda değil 3. köprünün, 6. köprünün yerini şimdiden araştırıp
bulmak gerekiyor.
Peki bu doğru mu? Kanaatimce yanlış...
Çünkü
İstanbul; tarihi, coğrafi, topografik, ekonomik ve stratejik açıdan bakıldığında
ancak 7.5 milyonun yaşadığı bir şehir olmalı.
Tarihi açıdan
değerlendirildiğinde; İstanbul asırlardır üç büyük medeniyete
beşiklik etmiş eşsiz bir tarihi şehir. Bugün nüfus baskısından dolayı bu tarihi
öneme haiz yapılar tehdit altında bulunuyor. Bütün insanlığın ortak mirası
İstanbul'da barınıyor. Kontrolsüz nüfus artışı yüzünden bunların yok olmasına
sebep olmak büyük suç... Bugün sur içi diye tarif edilen bölge, tarihi sit alan
olarak ele alınıp, bir plan dahilinde tarihi yaşamak isteyenlere hizmet eden bir
bölge olmalı. Bunun dışındaki faaliyetler başka bölgelere
kaydırılmalı.
Ekonomik açıdan ele alındığında;
Şehirlerde nüfus arttıkça hayat pahalılaşıyor ve nüfus artıyor. Aynı malı,
daha avantajlı şehirde daha az maliyetle üretmek mümkün olabilir. Bu durumda
firmaların rekabet şansı kalmıyor. İnsanlar mutsuz oluyor, iş sahaları giderek
kapanıyor. Su getirme, trafik sorunlarını çözme maliyetleri artırıyor. Bugün
Anadolu'daki bir çok şehir, nüfus azlığından ötürü iflas etmiş durumda. Devletin
yaptığı yatırımların çok çok altında vergi geliri toplanıyor. Bu da o şehirdeki,
hem yoksulu hem de zengini etkiliyor. Yoksul iş bulabilmek için; zengin de daha
çok kazanmak için göç etmek zorunda kalıyor.
Çevre açısından
bakıldığında; Doğal alanlar yok oluyor ve temiz hava kalitesi
giderek bozuluyor. Yeni yollar yapmak için yeşil alanlar, asfalt ve betona
dönüştürülüyor. Şehre su getirmek için uzun mesafelerden kanallar açıp, barajlar
terfi istasyonları inşa etmek gerekiyor. Eksoz ve toz, insan sağlığını tehdit
ediyor.
Topografik açıdan incelendiğinde;
İstanbul'un topografik yapısı çok engebeli olduğu için kış şartları ağır
geçiyor. Düz ve iklimin sert olmadığı yerlere göre dezavantajlı... Yerleşim
yerlerinin yoğun olması, problemleri çözmüyor. İnsanlar işlerine gidemiyor, bu
nedenle bir çok şey aksıyor.
Stratejik açıdan ise;
Ülke nüfusunun dörtte birinin bir tek şehirde barınması bütün
yumurtaların tek kefeye konmasıyla eşdeğer. Herhangi bir doğal afette veya
savaşta ülkenin onarılamaz yaralar almasına sebep
olur."
|