3. köprü güzergahları açıklandı, şimdi gözler bu yeni bölgelerdeki
arsa ve ev fiyatlarına çevrildi...
İstanbul Boğazı'na yapılacak
üçüncü köprünün yeri belli oldu, pek çok tartışmayı da beraberinde getirdi.
Köprü ile ilgili bağlantı yolları kesinleştikten sonra, özellikle arsa
fiyatlarında artış yaşanacağı öngörülen bölgede arsa ve emlak fiyatları nasıl
seyrediyor?
Garipçe-Poyrazköy arasına konumlandırılacak olan 3. köprü
projesi ile yeşil alanların tahrip edilerek, söz konusu bölgelerin doğal
görünümünü bozacağı konuşuluyor.
Ulaştırma Bakanı Binali Yıldırım,
güzergah seçiminin orman değeri düşük alanları göz önünde bulundurularak
yapıldığını açıklamıştı.
Yeşil alanların olumsuz etkilenmemesine dikkat
edildiğini, orman arazisinin bir çok kısmının artık orman vasfını yitirmiş
araziler olduğunu söyleyen Yıldırım, ağaçlar boş olan kömür ocaklarına
nakledileceğini belirtti.
Kuzey Marmara Otoyolu, İstanbul'un batı
sınırında, Kınalı mevkisinde TEM Otoyolu Kavşağı'ndan başlıyor, kömür ocakları
mevkisini kat ediyor, İstanbul Boğazı'nı ise 1275 metre ana açıklığı olan bir
asma köprü ile geçiyor.
Garipçe-Poyrazköy hattında özel arazi oranı
yüzde 16, orman arazisi yüzde 48, 2B'li alan yüzde 11, Hazine arazisi yüzde 16,
askeri bölge yüzde 11 düzeyinde bulunuyor.
Güzergahının yüzde 70'i kamu
arazileri içinden geçecek. Bu bölgede kamulaştırılacak bina sayısı ise 222.
6 milyar dolara mal olacak, yapımı bittiğinde dünyanın en büyük 11. asma
köprüsü olacak 3. köprü için uzmanlar ne diyor? Bölgenin şu anki emlak fiyatları
nasıl? Proje ile nasıl bir artış bekleniyor...
BÖLGENİN EMLAK
FİYATLARI NASIL?
RE/MAX Gayrimenkul Danışmanı Tülin
Özüçler, bölgenin emlak fiyatları hakkında bilgi verdi.
Örneğin; Zekeriyaköy ve Demirciköy civarında arsa metrekare fiyatı 200
ile 400 dolar arasında değişiyor. Villaların fiyatları 400 bin dolardan başlıyor
ve 1 milyon dolara kadar alıcı buluyor.
Çatı ve dubleks katları ise 200
bin ile 400 bin dolar arasında... Bölgede kiralar ise 2 bin 500 TL'den 5 bin
TL'ye kadar çıkıyor.
Rumeli Fener yolu ve Siteler Bölgesi
incelendiğinde; ara kat, bahçe ve çatı dubleks dairelerin satış fiyatı 250 bin -
500 bin TL. Kiralar, bin ile 2 bin TL arasında değişiyor.
Rumeli
Feneri'ndeki arsaların metrekare fiyatları ise - imarlı ve imarsız oluşu göz
önünde bulundurularak - 100 TL'den başlıyor, 250 TL'ye kadar artış gösteriyor.
3. köprü ile ilgili bağlantı yolları kesinleştikten sonra, özellikle
arsa fiyatlarında bir artış bekleniyor. Ancak bu artış, sanıldığı gibi çok üst
seviyelerde olmayacak. Çünkü bölge zaten özellikleri nedeniyle belli bir rayicin
üzerinde seyrediyor.
Bölge, gelişmeye oldukça müsait. Köprü kararı
açıklanmadan önce de Zekeriyaköy ve Rumeli Fener yolu üzerinde bir çok yeni
proje başlamıştı. Örnek vermek gerekirse; Eczacıbaşı'nın büyük projesi uzun
süredir beklemede...
Çayırbaşı Tüneli'nin yapılması da bölgenin daha da
değerlenmesi açısından oldukça önemli.
Öte yandan, söz konusu köprünün,
buradaki süregelen yaşam şeklini nasıl etkileyeceği ise soru işareti... Çünkü
bölgenin tercih edilmesinin en önemli sebebi, sakin, sessiz ve doğayla içiçe bir
yaşam olanağı sunması, ayrıca yapılaşmadaki düzen...
Yeni köprünün
bölgeye neler getireceği, nasıl bir değişime gidileceği ise merak konusu...
GARİPÇE
VE POYRAZKÖY NEREDE YER ALIYOR?
İkisi de küçük bir balıkçı
köyü... İkisi de birer doğa harikası...
Sessiz, sakin, şehrin
gürültüsünden uzaklaşıp, kafa dinlemek isteyenler için ideal. Mavi - yeşil bir
cennet sunan bu iki köy, hafta sonu kaçamaklarının ve balıkçıların adresi...
Garipçe; İstanbul Boğazı'nın Karadeniz girişinde yer alan, Rumeli Kavağı
ile Rumeli Feneri arasında yer alan; Sarıyer ilçesinin ise 9 köyünden biri...
İlçeye 10 kilometre uzaklıkta bulunuyor.
Beykoz ilçesinde bulunan
Poyrazköy ise Karadeniz'e en yakın yerleşim yerlerinden biri.
"KÖPRÜ PROJESİNDEN ÖNCE İSTANBUL'UN NÜFUSU
TARTIŞILMALI"
Mimar ve Mühendisler Grubu (MMG) Akademik Kurulu
Başkanı Yard. Doç. Dr. Ömer Faruk Kültür de, 3. köprünün
yapılıp yapılmaması sorusundan önce bölge ve ülke planında, devlet politikası
nedir, ne olmalıdır, onun araştırılması gerektiğini söyledi.
"İstanbul'un ve diğer illerin nüfusu ne olmalıdır? Bu konular açıklığa
kavuşturulmalı." diyen Kültür, şehrin nüfusunun 2 katına çıkarılma isteğinin
olduğunu ve bunun da son derece olası sonuçlar düşünüldüğünde, son derece yanlış
olacağını belirtti.
Kültür, konuya ilişkin şöyle bir değerlendirmede
bulundu:
15 MİLYONDAN 30 MİLYONA
"Son zamanlarda
bazı devlet ve yerel yönetim kurumlarının yaptığı gibi İstanbul'a yeni nüfus
çekecek işlemler yapılarak 15 milyon olan nüfus 30 milyona çıkarılmak istendiği
anlaşılıyor. Bu durumda değil 3. köprünün, 6. köprünün yerini şimdiden araştırıp
bulmak gerekiyor.
Peki bu doğru mu? Kanaatimce yanlış...
Çünkü
İstanbul; tarihi, coğrafi, topografik, ekonomik ve stratejik açıdan bakıldığında
ancak 7.5 milyonun yaşadığı bir şehir olmalı.
Tarihi açıdan
değerlendirildiğinde; İstanbul asırlardır üç büyük medeniyete
beşiklik etmiş eşsiz bir tarihi şehir. Bugün nüfus baskısından dolayı bu tarihi
öneme haiz yapılar tehdit altında bulunuyor. Bütün insanlığın ortak mirası
İstanbul'da barınıyor. Kontrolsüz nüfus artışı yüzünden bunların yok olmasına
sebep olmak büyük suç... Bugün sur içi diye tarif edilen bölge, tarihi sit alan
olarak ele alınıp, bir plan dahilinde tarihi yaşamak isteyenlere hizmet eden bir
bölge olmalı. Bunun dışındaki faaliyetler başka bölgelere
kaydırılmalı.
Ekonomik açıdan ele alındığında; Şehirlerde nüfus arttıkça hayat pahalılaşıyor ve nüfus artıyor. Aynı malı,
daha avantajlı şehirde daha az maliyetle üretmek mümkün olabilir. Bu durumda
firmaların rekabet şansı kalmıyor. İnsanlar mutsuz oluyor, iş sahaları giderek
kapanıyor. Su getirme, trafik sorunlarını çözme maliyetleri artırıyor. Bugün
Anadolu'daki bir çok şehir, nüfus azlığından ötürü iflas etmiş durumda. Devletin
yaptığı yatırımların çok çok altında vergi geliri toplanıyor. Bu da o şehirdeki,
hem yoksulu hem de zengini etkiliyor. Yoksul iş bulabilmek için; zengin de daha
çok kazanmak için göç etmek zorunda kalıyor.
Çevre açısından
bakıldığında; Doğal alanlar yok oluyor ve temiz hava kalitesi
giderek bozuluyor. Yeni yollar yapmak için yeşil alanlar, asfalt ve betona
dönüştürülüyor. Şehre su getirmek için uzun mesafelerden kanallar açıp, barajlar
terfi istasyonları inşa etmek gerekiyor. Eksoz ve toz, insan sağlığını tehdit
ediyor.
Topografik açıdan incelendiğinde; İstanbul'un topografik yapısı çok engebeli olduğu için kış şartları ağır
geçiyor. Düz ve iklimin sert olmadığı yerlere göre dezavantajlı... Yerleşim
yerlerinin yoğun olması, problemleri çözmüyor. İnsanlar işlerine gidemiyor, bu
nedenle bir çok şey aksıyor.
Stratejik açıdan ise;
Ülke nüfusunun dörtte birinin bir tek şehirde barınması bütün
yumurtaların tek kefeye konmasıyla eşdeğer. Herhangi bir doğal afette veya
savaşta ülkenin onarılamaz yaralar almasına sebep
olur."