TÜRKONFED tarafından hazırlanan Aylık Ekonomik Görünüm Raporu'nun Ağustos sayısı açıklandı. Raporda, cumhurbaşkanlığı seçimlerinin mevcut siyasi risklere yenisini eklemediği, ancak 2015 seçimleri öncesinde iktidarın yapısına ilişkin belirsizliklerin gündemde daha fazla yer bulduğu ifade edildi. Orta Doğu’dan kaynaklanan jeopolitik riskler devam ederken, cumhurbaşkanlığı seçimlerinin Türkiye'de barış sürecinin kalıcı hale gelerek güç kazanması ihtimalini güçlendirdiği belirtilen raporda, "ABD'de faiz artırımının 2015'in ilk çeyreğinden sonraya bırakılması ihtimali güçleniyor. Bu koşullar altında Türkiye 2015 seçimlerine kadar geçecek süre içinde ekonomiyi güçlendirecek ve hızlandıracak tedbirleri devreye sokabilme imkanına kavuştu" yorumu yapıldı.
Ekonominin yeniden gündemde ön plana taşınmasıyla, yılın ikinci ve üçüncü çeyreğinde gerileme eğiliminde olan büyüme hızında da canlanmanın mümkün olacağına işaret edilen raporda, şunlar kaydedildi:
"Ekonomideki düzelme ve büyümedeki hızlanma, hiç şüphesiz KOBİ'ler açısından da olumlu olacak. Ancak, Orta Doğu'da tırmanan gerilim nedeniyle son zamanlarda ciddi sıkıntılar yaşayan Güneydoğu illerimizdeki firmaların ve esnafın Türkiye ekonomisinde meydana gelecek hızlanmadan pay alabilmesi için, bu bölgeye dönük bazı ilave önlemlerin alınması gerekecektir".
"Gelecek dönemde temel belirsizlik, yeni hükümetin nasıl şekilleneceği ve yeni cumhurbaşkanının nasıl bir yönetim tarzı benimseyeceği"
TÜRKONFED Başkanı Süleyman Onatça, konuya ilişkin değerlendirmesinde, gelecek dönemde Türkiye ekonomisi için temel belirsizliği, yeni hükümetin nasıl şekilleneceğinin ve yeni cumhurbaşkanının nasıl bir yönetim tarzı benimseyeceğinin oluşturacağını ifade etti. Ancak bu belirsizliklerin 2015 seçimleri öncesinde büyümenin hızlandırılması ihtiyacını etkilemeyeceğini belirten Onatça, "Çünkü Türkiye'de seçmen davranışı üzerinde en belirleyici faktörün ekonomik performans olduğu biliniyor. 2012'nin sonlarından itibaren zayıflamış olan ekonomik performansın güçlendirilmesi, 2015 seçimlerinde oyları etkileyecek. Bu nedenle bir süredir ikinci plana itilmiş olan ekonominin önümüzdeki günlerde gündemde ön plana taşındığını göreceğiz" değerlendirmesinde bulundu.
"Benzer volatilite olmayacak"
Doç. Dr. Ümit İzmen başkanlığındaki heyet tarafından hazırlanan raporda, ABD Merkez Bankası'nın (Fed) faizleri artırması durumunda yaşanabilecekler de ele alındı.
Fed'in geçen yıl Mayıs ayında gevşek para politikasından çıkış planına ilişkin detayları açıklamasından sonra gelişmekte olan ülkelerin yaşadığı volatilitenin (dalgalanma) son dönemde yeniden gerilemeye başladığına işaret edilen raporda, Fed faizlerinin er ya da geç artmaya başlayacağı, bunu diğer gelişmiş ülkelerin merkez bankalarının izleyeceği kaydedildi.
Fed'in gelecek sene başından itibaren yılın ikinci yarısında faizlerin artabileceğine yönelik güçlü mesajlar vermesi halinde, piyasalarda yeniden geçen yıl mayıs sonrasında görülen volatilitenin yaşanmasının mümkün gözükmediği belirtilen raporda, bunun nedenleri şöyle açıklandı:
"Birincisi, Fed faizleri hızlı şekilde artırmayacak. Fed Başkanı Yellen da faiz artırımlarının ölçülü olacağını özellikle vurguluyor. Piyasalar Fed'in 2015’in ikinci yarısında faizleri artırmaya başlayacağını, ama 2017’nin sonuna gelindiğinde politika faizinin halen yüzde 2'nin altında seyretmeye devam edeceğini düşünüyor. İkincisi, daha önce Fed'in faiz artışı yaptığı dönemlerde gelişmekte olan ülkelerin finansal piyasalarının o kadar da sert tepki vermediği görülüyor. Ayrıca Fed'in faizleri yükseltmesiyle birlikte gelişmekte olan ülkelerin faizlerde yukarı yönlü düzeltme yapması bu ülkelere zarardan çok fayda sağlayabilir.
Özetle, Fed'in son açıklamaları yılın kalan döneminde piyasalar açısından pozitif bir faktör olacak gibi görünüyor. 2015 yılından itibaren Fed'in çıkış politikasının gündeme gelmesiyle birlikte de 2013’te olduğu gibi gelişmekte olan ülkelerde kalıcı negatif piyasa hareketleri görülmesi beklenmemeli. Bunların da ötesinde, ekonomik dinamikler anlamında eskiye nazaran çok daha sağlam durumdaki gelişmekte olan ülkeler, bütçe ve para politikalarıyla olası problemleri yönetme ve ultra düşük faiz ortamının ekonomilerinde yarattığı bazı tahribatları düzeltme fırsatını yakalayabilir".
|