Türk Girişim ve İş Dünyası Konfederasyonu'nun (TÜRKONFED) 'Orta Gelir Tuzağı’ndan Çıkış: Hangi Türkiye? Bölgesel Kalkınma ve İkili Tuzaktan Çıkış Stratejileri' raporu, Başkan Süleyman Onatça moderatörlüğünde düzenlenen basın toplantısında kamuoyu ile paylaşıldı. 2012 yılında ilki açıklanan raporda, bölgesel farklılıklar nedeniyle 6 bölgenin orta-gelir tuzağı riski dışında kalmayı başardığı ancak 12 bölgenin bu risk ile karşı karşıya kaldığı, 8 bölgenin ise orta-gelir tuzağında olduğunu ortaya konmuştu.
Yaşar Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Erinç Yeldan ve ekibinin hazırladığı, Türkiye’yi zengin ve yoksul olarak iki parçada tanımlayan raporun detaylarıyla ilgili bilgi veren TÜRKONFED Başkanı Süleyman Onatça, “Bugün zengin Türkiye’de vatandaşlarımız, Portekiz’in yaşam standartlarına sahip. Yoksul Türkiye’deki vatandaşlarımız da Ermenistan’ın yaşam standartlarında hayatlarını sürdürüyor. 2025 yılına geldiğimizde zengin Türkiye, İtalya’nın bugünkü yaşam koşullarına ulaşacak; yoksul Türkiye ise Çin olacak. Önerilerimiz hayata geçirilirse 2025 yılında zengin Türkiye, İngiltere düzeyine; yoksul Türkiye ise Sırbistan düzeyine ulaşacak” diye konuştu.
Kentler ölçeğinde mikro kalkınma modellerine ihtiyaç var
Bölgesel gelişmişlik farklılıklarını kabul edilebilir oranlara düşürmeyen Türkiye’nin orta gelir tuzağından çıkamayacağını anlatan Onatça, hükümeti teşvikler konusunda bonkör bulduklarını; son verilen teşviklerin nisbi iyileştirme sağlamış olsa da, tek başına tuzaktan çıkışı sağlayamayacağını söyledi. Türkiye’de kentler ölçeğinde mikro kalkınma modellerine ihtiyaç bulunduğunu savunan Onatça, sözlerini şöyle sürdürdü:
Süleyman Onatça“Eğitim eksikliği, büyümenin en önemli engelleri arasında yer alıyor. Orta gelir tuzağı ve yoksulluk tuzağındaki bölgelerde konuşlandırılacak üniversiteler ve mesleki eğitim merkezleri altyapısı güçlü olmak şartıyla, bu bölgelerin tuzaktan kurtulmasında önemli rol oynayacak. Bu durum, bölgelerde hizmet sektörünün gelişmesi açısından da farklı pencereler açacağı kanaatindeyiz. Yeni fiziki altyapı kadar, sosyal altyapının da fakir bölgelerde geliştirilmesi gerek”.
Türkiye orta gelişmiş demokrasi tuzağından kurtulmalı
Merkezi planlamanın, kentlerin ve bölgelerin kendi rekabet üstünlükleriyle büyümelerine engel olduğunu kaydeden Onatça, her ne kadar Kalkınma Ajansları ile bölgesel planlamalar yapılıyor olsa da daha etkin, merkezi müdahaleden uzak ve uzun vadeli planlamalara ihtiyaç duyulduğunu vurguladı:
“Bu önerilerimizin iyi niyet manzumesi olarak kalmaması ve bu planların hayata geçebilmesi için yöresel projeleri finanse edecek 'Bölgesel Kalkınma Bankaları' kurmak da akılcı bir yaklaşım olabilir. Türkiye’nin büyüme sürecinde finansal rakamlar kadar, demokratikleşme çabaları da büyük önem taşıyor. Orta gelir tuzağının bir yansıması da, orta gelişmiş bir demokrasi tuzağıdır. Türkiye orta gelişmiş demokrasi tuzağından kurtulamadıkça, yönetimden yönetişime geçmedikçe, katılımcı bir karar alma süreci benimsemedikçe, ekonomi politikaları ne olursa olsun orta gelir tuzağından kurtulamayacak. Ya tam gelişmiş bir demokrasi olacağız ya da orta gelir tuzağından çıkamayacağız. 2023 hedeflerini gerçekleştirmek de bir hayal olacak”.
Sadece teşvik değil, üretkenlik sağlayacak bir ortam sağlanmalı
Türkiye’nin 1950 yılından itibaren büyüme rakamlarının incelendiği toplantıda; 1980 ve 2000 yılında 2 kez üretkenlik sıçramasının olduğu, ancak genel ortalamanın Türkiye’nin 'Orta Gelir Tuzağı'na girmekte olduğu belirtildi. Raporla ilgili detayları paylaşan Prof. Dr. Erinç Yeldan, “Teşvik sisteminin yeterli olmadığını söyleyebiliriz. Sürdürülebilir bir sistem kurulmadan, orta gelir tuzağından çıkmamız mümkün değil. Bugüne kadar dünyada 13 ülkenin bu tuzağı aştığını görüyoruz. 2023 yılı hedefi doğrultusunda sadece teşvik değil, üretkenlik sağlayacak bir ortam sağlanmalı” dedi.
|