İş Dünyası ve Sürdürülebilir Kalkınma Derneği, Türkiye’nin su durumu ve geleceğine ışık tutmak amacıyla hazırladığı 'Türkiye’de Suyun Durumu ve Su Yönetiminde Yeni Yaklaşımlar: Çevresel Perspektif' raporunu yayınladı. Türkiye’deki en güncel veri ve bilgilerin yer aldığı rapor, Doğa Koruma Merkezi ve Yaşama Dair Vakıf uzmanlarının çalışması ve Birleşmiş Milletler Gıda ve Tarım Örgütü’nün katkılarıyla hazırlandı.
Entegre havza yönetimi ve ekosistem yaklaşımları çerçevesinde hazırlanan rapor, yakın gelecekte Türkiye’nin yaşayabileceği tehlikeyi gözler önüne seriyor. 22 Mart Dünya Su Günü’nde konuyu gündeme taşıyan rapor, artan nüfus ve tükenen kaynaklar çerçevesinde kritik bir perspektif sunuyor.
Türkiye’nin su ihtiyacı 25 yılda 3 kat artacak
Türkiye’de su tüketimi, kullanılabilen su kaynaklarında öngörülen azalma ile artan nüfustan etkileniyor. Artmakta olan nüfusun su tüketimi üzerindeki etkileri dikkat çekici. Türkiye’de 73 milyon nüfus dikkate alındığında, yıllık kişi başına düşen su miktarı yaklaşık bin 519 metreküp iken; 2030 yılında nüfusun 85 milyon olacağı varsayılırsa, kişi başına düşen yıllık su miktarının bin 120 metreküpe düşmesi öngörülüyor. Rapora göre, kullanılabilen su kaynakları potansiyeli azalırken, Türkiye'nin su tüketim ihtiyacının önümüzdeki 25 yılda 3 kat artması bekleniyor.
3 havza su fakiri durumda
Çevresel etkenlerle kişi başına düşen kaliteli su miktarı tüm dünyada her geçen gün azalırken; verilere göre, Türkiye’nin de içinde bulunduğu Akdeniz Havzası iklim değişikliğinin etkilerinin en şiddetli hissedileceği yerlerden biri olarak göze çarpıyor. Raporun en dikkat çekici bulgularından bir tanesi de Türkiye’nin 25 su havzasından üçünün, yani Marmara, Küçük Menderes ve Asi’nin su fakiri; Meriç-Ergene Havzası’nın ise su kıtlığı sınırına gelmiş durumda olması. Yakın gelecekte Seyhan ve Fırat-Dicle havzalarının da iklim değişikliğinden olumsuz etkileneceği belirtiliyor.
Yılda üç Büyükçekmece gölü kadar su tüketiyoruz
Rapor, Türkiye genelinde yıllık ortalama yağış miktarının 643 mm ile 800 mm olan dünya ortalamasının altında kaldığını gösteriyor. Raporun gösterdiği bir başka ilgi çekici veri ise, Türkiye’de suyun yüzde 11’inin sanayide, yüzde 15’inin evlerde ve yüzde 74’ünün tarımda kullanılıyor olması. Senelik toplam su tüketimimiz ise yaklaşık üç Büyükçekmece gölüne denk geliyor.
Uğur Zeydanlı ve Galya Frayman Molinas‘Tarım, sanayi ve evsel kullanımlarda inovasyon ve teknoloji altyapısının geliştirilmesi gerekiyor’
Raporun tanıtımı için düzenlenen toplantıda konuşan ve Türkiye’de son yıllarda suyun yönetimi ile ilgili önemli adımlar atıldığını söyleyen İş Dünyası ve Sürdürülebilir Kalkınma Derneği Başkanı Galya Frayman Molinas, sözlerine şöyle devam etti:
“İş dünyasının su konusundaki farkındalığını artırarak, yakın gelecekte suya ilişkin ortaya çıkması beklenen sorunlara çözüm üretilmesine katkıda bulunmak en büyük gayemiz. Bunun için de çok taraflı işbirliği zeminlerinin oluşturulması gerekiyor. İş Dünyası ve Sürdürülebilir Kalkınma Derneği olarak bir yandan su konusunda iş dünyasının farkındalığını artırmaya çalışırken, bir yandan su kullanımına ilişkin bazı tavsiyeler sunuyoruz. Tarım, sanayi ve evsel kullanımlarda inovasyon ve teknoloji altyapısının geliştirilmesi gerekiyor. Ayrıca, sanayinin üzerine düşen görevler arasında, üretim süreçlerinde iyileştirmeler, üretilen ürünlerde su ayak izi düşürme çalışmaları ve tüketicinin de bu ürünlerin kullanılmasında özendirilmesi yer alıyor”.
Raporda, dünyada ve Türkiye’de suyun durumu, suyla ilgili genel eğilimler ve su yönetiminin yasal, kurumsal ve idari boyutunun ortaya koyulduğunu belirten Molinas; bu raporun, Türkiye ve bölge için çok iyi bir işbirliği ortamı ve geleceğe dönük deneyim paylaşımı örneği olarak yerini almasını umduklarını ifade etti.
"1,3 milyon hektar sulak alanı geri dönülemez bir şekilde kaybettik"
Toplantıda, raporla ilgili teknik detayları paylaşan Doğa Koruma Merkezi Genel Müdürü Dr. Uğur Zeydanlı da çalışmanın, bir ekosistem içerisindeki tüm unsurların dikkate alınarak hazırlandığını kaydetti. Zeydanlı, "Son elli yıl boyunca birçok sulak alanın çeşitli nedenlerle kurumuş olması, ülkemize önemli düzeyde ekonomik ve sosyal kayıplara neden oldu. Bu dönemde Türkiye’de 1,3 milyon hektar sulak alanı geri dönülemez bir şekilde kaybettik. Bu raporu, su konusunda bir yol haritası olarak hazırladık. Umuyorum ülkemizin su geleceği konusunda en iyi şekilde hizmet eder” dedi.
|