5. EKODesign Konferansı'nın
'sürdürülebilirlik' gündemine farklı bakış açıları ile
eleştirel yaklaşımların öne çıktığı bölümlerinden 'Sürdürülebilirliğe
Eleştirel Yaklaşım 2: Geleneksel, Çağdaş, Çağ Ötesi' oturumu da, TMMOB
Mimarlar Odası, Koruma ve Restorasyon Uzmanları ve ICOMOS Türkiye Milli Komitesi
üyesi Mimar Prof. Dr. Emre Madran ve Akdeniz Üniversitesi İç
Mimari ve Çevre Tasarımı Bölümü’nden Orman Mühendisi Prof. Dr. Tuncay
Neyişçi'yi bir araya getirdi.
Geleneksel mimarlığımızı yeterince sindirmiş olsaydık...
İlk olarak söz alan ve konuşmasına 'ekoloji' kavramı ile geleneksel mimarlık
arasındaki ilişkiyi sorgulayarak başlayan Emre Madran, eğer sürdürülebilirlik
gelecek kuşakları düşünerek, kaynakları akılcı kullanarak, insan
gereksinimlerine uygun ve doğa ile uyumlu bir çevre yaratmaksa; bunun geçmişte
geleneksel mimarlık ile zaten yapıldığını, hatta bu yaklaşımın Roma döneminde
Vitruvius tarafından açıkça ifade edildiğini, dolayısıyla sürdürülebilirlikten
bahsederken bunun yeni keşfedilmiş bir kavram olarak sunulmasının yanlışlığına
işaret etti.
Madran, ekolojik bir yaklaşımın
evrensel ölçekte tek tipte değil, ancak yerel ölçekte biçimlenebileceğini; bunun
doğayı tanımanın yanısıra toplumu okuyabilen nitelikte olması gerektiğini
belirterek, bunu “Kula’ya gittiğinizde, orada İç Batı Anadolu kentinin nasıl
yaşadığını görebilirsiniz, toplumu okuyabilirsiniz” sözleriyle örnekledi.
Bugünün kentinde hemen hepsi göz ardı edilmiş olan topografya, iklim gibi doğal
verilerin geleneksel mimarlığın toplumla birlikte biçimlendiricisi olduğunu ve
bunların da çevreyle barışık bir anlayış için vazgeçilmez olduğunu belirten
Madran, konuşmasını, “Eğer geleneksel mimarlığımızı yeterince sindirmiş
olsaydık, bu gün ekolojik ya da sürdürülebilir mimarlığı da çok farklı bir
biçimde tartışıyor olurduk” sözleri ile bitirdi.
Her konuya sonsuz açıdan bakılması gereken bir düşünme
biçimi olarak ekoloji
Tuncay Neyişçi ise konuşmasına, sürdürülebilirlik kavramına ilişkin genel
görüşlerin daha çok sorgulanmadan kabul edilen bilgilerden oluştuğunu gösteren
bir örnekle başladı. Konfeans izleyicilerine, cam ve plastik şişeden hangisinin
daha çevreci olduğu sorusunu yönelten Neyişçi, “Çoğunuzun cam diyeceğini
biliyorum; oysa hangisinin çevreye daha az zarar vereceği, daha çok bizim onları
kullanış biçimimize bağlı” dedi. Neyişçi, bu örnekten yola çıkarak, ekoloji ve
ilgili birçok kavramın yeterince sorgulanmadan kabul edilmiş yargılar ile
tartışıldığını, bunda medyanın da büyük rolü olduğunu belirtti.
Daha çok kullanılan biçimiyle 'küresel ısınma', akademik ifadesi ile 'küresel
iklim değişimi' için de aynı durumun geçerli olduğunu ifade eden Neyişçi,
konunun ciddi olmakla birlikte medya tarafından yaratılan aşırı paranoyanın
ekonomik çıkarlar için kullanıldığının altını çizdi. Bu doğrultuda, ekolojinin
tek başına bir bilim olmaktan çok, her konuya sonsuz açıdan bakılması gereken
bir düşünme biçimi olduğunu ve ekoloji kavramının içinde politik ve ekonomik
bağlamı da barındırdığına dikkat çekerek, bir alanda ekoloji tartışması yaparken
konuya sonsuz açıdan bakmanın önemini vurguladı.
|