BR> Birlikte çalışmanın ve düşünmenin gerekliliğine
inanan Michel Rojkind, geçtiğimiz aylarda YEM'e konuşmacı olarak gelen Sou
Foujimoto ve Jürgen Mayer H. ile de sık sık görüş alışverişinde bulunduklarını
belirtti ve bu sürekli iletişimde olma halinin, önceki kuşakla aralarında önemli
bir fark olduğunu vurguladı.
Rojkind bir arada
çalışmanın önemine değinirken, Moğolistan'daki 'Ordos 100'
projesini de hicvetmeden geçmedi. Dünyaca ünlü 100 mimar davet edilerek, her
birinden ayrı villalar tasarlamaları istenen projede, bir arada hareket edilmesi
durumunda önemli bir deneyim elde edileceğini savundu. İşverenin müşterilere,
proje maketi üzerinden beğendikleri villayı belirtmelerini istediğini söyleyen
Rojkind, hikayeyi şöyle karikatürize etti: "Müşteri ilgilendiği villayı
gösterdiğinde, işveren 'Bakalım kiminmiş?' deyip, proje hangi mimara aitse onu
içeri çağırıyor ve müşteriye projesini kendi dilinden anlatmasını istiyordu.
Sırasını bekleyen hayat kadınları gibiydik'." Projeye dahil olan mimarların
sürdürülebilirlikten çok uzak bir yarışan egolar bütünü meydana getirdiklerini
ifade eden Rojkind, böylelikle önemli bir paylaşım fırsatının kaçırıldığından
dem vurdu.
Tasarım sürecinde müşterinin ihtiyaç ve isteklerine kulak
vermenin önemine de değinen Michel Rojkind, bu bağlamda 2002 yılında bir balerin
için tasarladığı konut projesi, Falcon ilaç şirketi için geliştirilen genel
merkez binası, Nestle şirketi için -inşaatı da dahil olmak üzere- 2,5
ayda tamamladıkları çikolata müzesi, yine Nestle için yapılan araştırma
laboratuarı ve son olarak da Mexico City'nin en prestijli bölgesi için
kurguladıkları 'Reforma 432' adlı karma kullanımlı
gökdelen projesinden bahsetti.
|