ylardır beklenen ve bu yıl ilki düzenlenen Dünya Mimarlık Festivali
(WAF) 22-24 Ekim tarihleri arasında İspanya’nın Barselona kentinde
gerçekleşti. Düzenleniş şekli açısından ‘Mimarlık Oscarları’ hissini
veren ve ‘Yılın Binası’ ödülünü kazanmak üzere 63 ülkeden
722 projenin katıldığı festivalin ön elemeleri Haziran ayında yapılmış ve
17 kategoride 43 ülkeden 224 projenin finale yükseldiği duyurulmuştu.
Üç günlük festivalin ilk iki gününde kategori birincileri belirlendi.
Festivalin son gününde ise, bütün kategori birincileri projelerini tekrar sundu
ve festival Herzog & de Meuron'un Barselona Forum binasında düzenlenen
gösterişli ödül programı ile sonlandı. Medyatik sunumuyla MTV müzik ödüllerini
andıran ödül programında 17 kategori birincisine ödülleri verilirken, bu
birinciler arasından seçilen Milano’daki Luigi Bocconi Üniversitesi’nin yeni
fakülte yapısı ile Grafton Architects de ‘Yılın Yapısı’ (World Building of
the Year) ödülünün sahibi oldu.
Festivalin ilk iki günü boyunca
Norman Foster başkanlığındaki uluslararası jürinin finalist projeler
arasında yaptığı değerlendirme sonucunda ödül programının ilk kazananları
belirlenmişti. Ancak ‘Yeni ve Eski’ kategorisinde Foster +
Partners’ın Smithsonian Enstitüsü Robert and Arlene Kogod
Mahkemesi’nin birinci çıkması üzerine Foster’ın son gün görev yapacak
‘süper jüri’de yer alamayacağı netleşti.
Fotoğraf: Grafton Architects
Robert
Stern başkanlığında yoluna devam eden Cecil Balmond, Ricky
Burdett, Charles Jencks, Raj Rewal ve Süha Özkan’dan
oluşan seçici kurul, festivalin son gününde 17 projeye ait sunumları dinleyip
eleştirdikten sonra kararını vermek üzere çekildi. Yapılan ön değerlendirme ile
adayları 17’den 3’e indiren jüri üyeleri; Sou Fujimoto´nun
‘Final Wood House’u ve Coop Himmelb(l)au’nun
BMW World binasını da eleyerek Luigi Bocconi
Üniversitesi’nin yeni fakülte yapısını ‘Yılın Yapısı’ seçti.
Fotoğraf: Grafton Architects
Festival direktörü
Paul Finch’in “gerçek bir üç boyutlu tasarım parçası” olarak
nitelendirdiği ve “hem fiziksel hem de kavramsal yoğunluğu” ile dikkatleri çeken
proje üzerine Architectural Review’da, jürinin bireysel görüşlerine de kısaca
yer verildi. Ricky Burdett “Milano’nun sert ve saldırgan DNA’sını alıyor ve
‘eteklerini kaldırıyor’” derken, Cecil Balmond ise yapının oldukça yoğun
programını kırsal-kentsel arası bir bağlamda ele alan strüktürel çözüme
hayranlık duyduğunu belirtti. Süha Özkan da Milano’nun hayatı ile üniversite
yaşamını birleştiren yapının ‘kenti kampüse taşıması’ üzerinde durdu.
|