TÜ İnşaat Fakültesi Ulaştırma Anabilim Dalı Başkanı
Prof. Dr. Haluk Gerçek, Türkiye’deki otomotiv sektörünün çok
geliştiğini, metrobüs hattında kullanılan araçların Türkiye’de rahatlıkla
üretilebileceğini söyledi. Raylı sistemde kullanılan araçların da yabancı
ülkelerden satın alındığına dikkat çeken Gerçek, “Dünyada raylı sistem araçları
üreten büyük firmalar sayılıdır. Ama onlarla lisans anlaşmaları yaparak
Türkiye’de birlikte ortak üretime başlanabilir. Zamanla tamamen yerli üretime
dönülebilir. Aynı şey metrobüs araçları için de geçerli olabilir” dedi.
Metrobüs projesi ve çok tartışılan Phileas marka otobüslerle
ilgili sorularımızı yanıtlayan Prof. Gerçek, sorunların; gerek tasarım, gerek
planlama aşamasındaki hızlı uygulamalardan kaynaklandığını dile getirdi.
Dünyadaki uygulamalarda bu tür sistemlerde 1 ya da 2 mafsallı (körüklü)
otobüslerin tercih edildiğini anlatan Gerçek, “Metrobüs sistemlerinde,
genellikle, yolcu kapasitesi yüksek, düşük döşemeli, iki yanda geniş kapıları
olan, bizim bildiğimiz körüklü araçlar kullanılıyor. Bazı küçük değişiklikler
yapılabiliyor. Bu tür araçların Türkiye’de üretilmesi de mümkün” diye
konuştu.
Hollanda’dan alınan Phileas marka otobüslerde olduğu gibi,
Türkiye’de değişik kentlerde kullanılan farklı raylı sistem araçlarında da
standart sorunları yaşandığına vurgu yapan Gerçek, ülkemizde raylı sistem
araçlarını üretecek sanayinin kurulması gerektiğini söyledi. Gerçek, ikili kredi
anlaşmaları ile yabancı ülkelerden raylı sistem araçları alındığını ifade ederek
“Hiçbirinin yedek parçası diğerine uymuyor. İşletme ve bakım sorunları nedeniyle
maliyetler artıyor” dedi.
Almaya çok önce karar vermişler
Gerçek, 2007’nin Şubat ayında İETT Genel Müdürlüğü’nün henüz
projesi bile tamamlanmamış olan Topkapı-Avcılar metrobüs
projesi ve İETT otobüs filosuna katılacak 400 yeni araçla ilgili
fizibilite etüdü istediğini anımsattı. Gerçek, “O zaman metrobüs projesi henüz
tamamlanmamıştı. Ama benim anladığım kadarıyla biz fizibilite çalışmasını
yapmadan önce Phileas otobüslerinin alımına karar verilmişti. Türkiye’de birçok
projede olduğu gibi bu karar sürecinde de bir terslik var” diye konuştu.
Testlerin yapılmış olması gerekirdi
Bir aracın teknik özelliklerinin, işletileceği kentin ve güzergâhın
koşullarına uygun olması gerektiğine dikkat çeken Gerçek şu bilgileri verdi:
“İBB’nin verilerine göre, metrobüs hattındaki Uzunçayır
rampasının eğimi yüzde 5.5, Avcılar rampasının yüzde 6.3,
İncirlik rampasının yüzde 5.6, Zincirlikuyu
kavşak rampasının ise yüzde 7.9. Yani projede yüzde 6 ile 8 arasında değişen
eğimler var. Phileas marka metrobüslerin yüzde 12 eğimde 14 km/saat hız
yapabileceği belirtiliyor. Yolcu sayısı olarak en fazla 185 kişi alabileceği
hesaplanmış. İETT bu araçlara 200’den fazla yolcunun binebildiğini belirtiyor.
Phileas’ın boş ağırlığı 21.6 ton. 185 yolcu olduğunda 12 ton daha yük geliyor,
33.6 tonluk bir ağırlık oluşuyor. Yetkililer, Phileas otobüsünün hangi yükle
yüzde 12’lik eğimi 14 km/saatte alacağını açıklamamış. Araç satın alınmadan önce
her türlü testlerinin yapılmış olması gerekirdi. Bunun yapılıp yapılmadığını
bilmiyorum. Ancak görünen o ki araçların İstanbul’da kullanımıyla ilgili çok
ciddi teknik sorunlar var. ”
Gerçek, İETT’nin TÜBİTAK ile birlikte yürüteceği hibrid araç projesine de
destek çıkarak, küresel iklim değişikliğine yol açan sera gazı salımlarının
önemli bir bölümünün ulaşımdan kaynaklandığını ifade etti. Emisyonları düşürmek
için toplu taşımanın teşvik edilmesi gerektiğini söyleyen Gerçek, toplu taşıma
araçlarında da hem dizel hem elektrikli çalışabilen hibrid araçların tercih
edilmesini istedi. Phileas marka araçların hibrid araçlar olduğuna dikkat çeken
Gerçek, bu özelliğin ne ölçüde kullanıldığını bilmediğini; ancak aracın
kullanılmayan birçok özelliği için çok fazla para ödenmiş olduğunu söyledi.
|