Levent Ofis Binası

Levent Ofis Binasının, emlak piyasasında örneklerine henüz yeni yeni rastlanan 'yeşil bina' uygulamalarına öncü yapılardan biri olmasına karar verildikten sonra 'sürdürülebilir' ve 'enerji etkin' bir bina olması hedeflendi. Buna ulaşırken izlenecek standartların ve uygulanacak teknolojilerin seçilmesi önem kazandı çünkü binaların standartları ve verimlilik sınıfı ile ilgili hedefler konurken ilk yatırım maliyeti ve işletme maliyetine ilişkin öngörülerin oluşturulması gerekiyordu.

Yeşil bina standartları konfor şartları yüksek olan, içinde yaşayanların mutlu olduğu ve tasarruf ettiği bir bina da demek aynı zamanda. Bu nedenle sürdürülebilirlik, bir pazarlama
stratejisi olarak marka ve prestij yaratırken çok güçlü bir kavram halini alıyor. Bu aşamada LEED ve BREEAM sertifikaları alma sürecinde danışmanlık yapan Altensis firması ile görüşülmüş ve nasıl bir yol haritası çizilmesi ve ajandada hangi konuların olması gerektiği kararlaştırılmış.

İş kapsamı 'Core&Shell' olarak belirlenen projede, bütün elektrik-mekanik sistemler ve ortak alanlar tamamlanmış, katların iç düzenlemeleri ise kullanıcıya bırakılmış. İç tasarıma ilişkin ölçütler de belirlenerek kullanıcılara kiralama aşamasında hazırlanan şartnameler iletilmiş ve bazı koşullar zorunluluk olarak belirlenmiş. Levent Ofis Binası, Türkiye’nin LEED’e başvuran ilk projelerin biri ve Core&Shell kapsamında GOLD sertifika alma hakkı kazanan ilk bina olma özelliğini de taşıyor.

Levent Ofis Binası’nın en karakteristik mimari özelliği ise, cephede canlı bitkilerin mimari eleman olarak kullanılması. Plantasyon etkin bir kabuk elemanı olarak kullanıldığında yeşil, salt görsel bir kaplama olmaktan çıkıyor. Binada plantasyon, cephelere göre yoğunluğu ve boyutları değişen bir kabuk alt elemanı olarak tasarlanmış. Kuzey ve doğu cephelerinde daha alçak bitkiler kullanılmış, agresif bir gölgeleme yerine günışığına izin veren yumuşak bir filtre tabakası yaratılmaya çalışılmış.

Bu plantasyonu taşıyan cephe çevresindeki konsol sistemi ile birlikte iki kat yüksekliğindeki iç bahçeler binanın her yönde nefes almasını, taze havanın katlar boyunca dolaşımını sağlıyor. Yerleri iki katta bir değişen bu iç bahçeler doğal havalandırma sağlayan galeriler.

Binanın bulunduğu yer, toplu taşımaya yakınlığı ve çevresindeki olanaklar birçok puan kazandırmış. Binada kullanılan verimli su armatürleri, yağmur suyu geri kazanımı, verimli sulama sistemi ve az su tüketen bitki seçimleriyle su tasarrufu ölçütleri sağlanmış. Bunun dışında yerel ve geri dönüştürülmüş içeriğe sahip malzeme kullanımı, atıkların geri dönüşümü ve yeniden değerlendirilmesi gibi uygulamalarla sürdürülebilirlik yolunda önemli hedeflere ulaşılmış. Ayrıca bina kullanıcılarının sağlığı ve memnuniyeti doğrultusunda taze hava oranlarının yüksek tutulması, günışığından azami ölçüde yararlanma, VOC oranı düşük malzeme kullanımı gibi konulara büyük önem verilmiş.

“Yenilenebilir enerji sistemlerinin kullanımı” proje başında düşünülmesine karşın, henüz tam anlamıyla istenilen ekonomik düzeye ulaşmadığı için vazgeçilmiş.