BR> Esas yönünden…
Koruma Bölge Kurulu
tarafından dava konusu karar ile kabul edilen proje ve imar planı tadilatı,
proje alanına ilişkin iptal edilen planlar üzerinden değerlendirildiğinde, plan
değişikliğinin bu planları tamamen göz ardı ederek hazırlandığı ve imar
planlarının getirdiği kararlar açısından uyuşmazlık yarattığı görülmektedir. Bu
anlamda değişiklik yaptığı meriyette olmayan planlarla bile uyumlu olmayan bir
plan çalışmasını onaylayan kurul kararının hukuka, koruma ve planlama ilkeleri
ile şehircilik esaslarına aykırı olduğu açıkça ortadadır.
Proje alanında
sabah zirve saatlerinde Bakırköy’den Sarayburnu yönüne doğru olan mevcut trafik
akımı, önerilen proje sonrasında Anadolu’dan Avrupa yakasına yönelecek olan yeni
ve yoğun bir trafik akımı ile birleşerek, Tarihi Yarımada ve yakın çevresinde
mevcut karayolu ağının ve taşıma kapasitelerinin artmasına neden olacaktır.
Sahil koridoru boyunca artması muhtemel bu trafik yoğunluğunun yaratacağı cazibe
ekseni, Tarihi Yarımada bütününde ve özellikle sahil kesimi ile etkileşim
halindeki bölgelerde, yaya erişimini ve toplu ulaşımı geri plana iten, özel araç
kullanımını teşvik edici bir etki ortaya koyacaktır.
Dava konusu proje
güzergahının paralelinde yer alan ve birkaç yıl içinde hizmete açılacak olan
Marmaray Projesi’nin bir günde yaklaşık 1 milyon yolcu geçirme kapasitesi, dava
konusu projenin günlük toplam 150-160 binlik yolcu geçirme kapasitesini de
taşıma niteliğine sahip olduğundan, önerilen karayolu tünel geçişinin ulaşım
bakımından insan odaklı bir taşıma niteliği ve önceliği
bulunmamaktadır.
Gerek Tarihi Yarımada içindeki, gerekse sahil ve
çevresindeki yol ağının yetersizlikleri dikkate alındığında, ulaşım
hiyerarşisinde 2. derece öneme sahip sahil yolunun tünel hattına uyumlu hale
gelebilmesi (otoyol niteliği kazanması) için projede önerilen takviye kavşak ve
yol düzenlemelerinin ihtiyaca yanıt veremeyeceği ve Avrupa yakasında proje
hattının yükünü dağıtacak yeni otoyol bağlantılarına ihtiyaç duyulacağı,
bağımsız karayolu ulaşım uzmanlarınca öngörülmektedir. Bu ihtiyaçla dava konusu
karar ile onaylanan projenin inşaat, yapım maliyeti ve fiziksel etkilerini de
arttırıcı bir durum yaratılacaktır.
Proje sonrasında 1. derece öneme
sahip olacak olan Kennedy Caddesi’nin yaratacağı çekim etkisi ve erişim
üstünlüğü, bu yolun yakın çevresinde ulusal ve uluslar arası pek çok yeni
yatırımın şekillenmesine ve hem nüfus hem de yapılaşma üzerinde yoğunluk
arttırıcı bir etki yaratılmasına neden olacaktır.
Projeyle sahil
yolundaki hemzemin (sinyalize) geçişlerin köprülü kavşaklar şeklinde
dönüştürülmesi ve mevcut yol altyapısının ek şeritlerle otoyol düzeyine
çıkartılması; hem Tarihi Yarımada’nın, hem de yakın yerleşimlerde yaşayanların
sahil kesimindeki rekreatif (eğlence-dinlence) amaçlı alanlarla ve denizle olan
organik bağını zayıflatacak ve yaya erişimlerini azaltacaktır.
Yedikule
Hisarı’nın güneyindeki sahil kesiminde yer alan sur kalıntılarının yol
genişletme çalışmaları sonrasında gidiş ve geliş istikametli yeni yol
güzergahları arasında kalması söz konusudur. Anıt eser niteliğindeki bu
yapıların yaya erişiminin zayıflatılması ve tarihsel bütünlük alanından izole
edilecek olması koruma ilkeleri bakımından savunulamaz bir durum ortaya
koymaktadır.
|