HERITAGE 2015 Restorasyon,...
İstiklal Caddesi Tarihine...
Roma'dan 'Mutlu' Biten Bir...
Restorasyon Çalışmasında 700...
Apollon Tapınağı'nın Üstüne...
EUROSTRAND® OSB'den Yönlendirilmiş...
"Müteahhitle Restorasyon Olmaz"
Tarihi Caminin Restorasyon Çilesi
Dışişleri Bakanlığı Restorasyona...
İnşaat Mantığıyla Restorasyon...
AKM’de Restorasyon Çalışmaları...
Korktuğum Üç Sözcük Var: Restorasyon,...
Emek Yerle Bir!
Emek Paramparça!
Emek Sineması Atölyede Restore...
Ağa Camii Restorasyonu Kaynak Mağduru
Burdur Müzesi'nde Restorasyon Skandalı!
Nükleere "Hayır" Demek İçin Geldi
Emek Yerinde Güzel!
Emek'e La Scala Modeli Taşınma!
Emek Sineması'nın Yürek Burkan...
"Emek'te Kamu Kararı Müteahhide...
“Emek Sineması'nın Yerine...
“Emek Sineması Harabe Haline Gelmiş”
Kültür Bakanı Çelik: "Emek...
"Konservasyonun Ne Olduğu Bilinmiyor"
Tüm Restoratörler ve Konservatörler Derneği (TRKD) ile Türkiye'de yaşanan "restorasyon çılgınlığını" konuştuk. Başkan Yardımcısı Alper Kılıç, Türkiye'de kavram kargaşası yaşandığını belirterek, "Asıl konu ‘konservasyon’dur. Türkiye’de ne olduğu bilinmiyor" dedi.
1 Fehime Sultan Yalısı
"Sorun en düşük teklifi verenin ihale almasından sonra başlıyor" Restorasyon projelerinde en önemli eleştiri başlıklarından biri ihale süreci; siz ne söylersiniz sistem hakkında? Alper Kılıç: Kültür Bakanlığı ya da Vakıflar Genel Müdürlüğü, kapalı ya da açık bir ihale açıyor. Bir ihale dosyası hazırlanıyor; ama ihalede asıl önemli olan en düşük teklifi verebilmek. Yoksa ihaleye katılan herkes, bir şekilde gerekli kriterleri sağlıyor; mimar, restoratör diploması buluyor. Sorun, en düşük teklifi verenin ihaleyi almasından sonra başlıyor. İşi alan, en deneyimsiz mimar ve restoratörü; en kalitesiz işçiyi, kafa kol ilişkisine girebileceği kontrolörü buluyor ve sonuçta kötü işler ortaya çıkıyor. Yanlış uygulamalar için bir yaptırım söz konusu mu? Alper Kılıç: Elbette, örneğin projede asit kullanılıyorsa, hemen işi durdurabiliyorsunuz. "Türkiye'de kılıfına uyduruluyor" Türkiye’nin taraf olduğu uluslararası anlaşmalar ne gibi yükümlülükler getiriyor? Bunlara ne kadar uyuluyor? Alper Kılıç: Türkiye, 1965 yılında Venedik Tüzüğü’ne imza atmış. Tüzükte, bir esere nasıl müdahale edileceği, kriterleri, detaylı biçimde belirtiliyor. Bir kere, esere o işin uzmanı müdahale etmek zorunda. Bir cephe temizliğini mutlaka taş üzerine çalışmış, bu konuda uzmanlaşmış bir kişinin yapması gerekiyor. Ama Türkiye’de her şey kağıt üzerinde hukuka uygun. Mesela Emek Sineması için ‘moving’ yöntemi gündeme gelmişti. Venedik Tüzüğü 7. maddesi, ne zaman ve nasıl ‘moving’ yönteminin uygulanabileceğini anlatıyor. Ama Türkiye’de bu bir şekilde kılıfına uyduruluyor. Özgür Özgel: Fehime Sultan Yalısı’nın 3/2’lik kısmı yanmıştı. Şantiye ortamı uygun olmadığı için, laboratuara taşındı; orada restorasyon devam ettirildi. İş, Almanlarla birlikte yapıldı.
Alper Kılıç: Dünya bu yöntemi kullanıyor, evet. Günümüzün arkasına büyük bir finansman desteği alan projeleri, bir şekilde taşımayı zorunlu kılıyor. Makul şartlarda taşıma olabilir; ama o şartların oluşması gerek. Taşıma, uzman kişiler tarafından yapılmalı, başka bir kurum tarafından denetlenilmeli. Bizde eksik olan bu. Fehime Sultan Yalısı taşınırken, bu işi daha önce defalarca yapmış bir Alman firması araştırıldı ve Türkiye’ye davet edildi. Onlara bizden restoratörlerin de katılımıyla taşıma işlemi yapıldı. Özgür Özgel: Biz projede çalışmak için başvurduğumuzda, şirket temsilcisi cv’lerimizi o kadar ciddi inceledi ki… Kendi ülkelerindeki disiplini burada da uygulamaya çalıştılar. Sonuçta projede genel olarak, restorasyon konusunda akil insanlar çalıştı. "Yaptırım uygulayabilecek gücümüz yok" Restoratörler, çalıştıkları projelerde sürece dahil olabiliyorlar mı, yapılan yanlışlıklara karşı seslerini çıkarabiliyorlar mı? Özgür Özgel: Türkiye’de hangi konuda sesinizi çıkarabiliyorsunuz ki? Alper Kılıç: Bu biraz da örgütlenmeyle ilgili; örgütlenme, Türkiye için sıkıntılı bir konu. Restoratörlerin seslerini çıkarabilmek için örgütlenmesi gerekiyor; ancak yeni bir alan olduğundan, bu yapılaşma da yeni yeni oluşuyor. Biz, bunun öncülüğünü yapmaya çalışıyoruz. İnsanların ekonomik kaygıları var; işsiz kalma endişesi taşıyorlar. Bu noktada yüklenicilere, müteahhitlere yaptırım uygulayabilecek gücümüz yok. Bir kere önemli tarihi yapılarda çalışacak restoratörler, geçici personel kadrosunda olmamalı; proje bitince işsiz kalma endişesi yaşamamalı. Çünkü restoratör bu kaygılarla işe başladığı zaman, müteahhidin her türlü tasarrufuna mahkum oluyor. "Müteahhit ya da öğretim görevlisi değiliz" Bu anlamda Tüm Restoratörler ve Konservatörler Derneği (TRKD) nasıl bir örgütlülük hedefliyor? Gündemini belirleyen konu başlıkları neler olacak? Alper Kılıç: Derneğimizin en önemli özelliği, kurucu üyelerinin ve yönetiminin uygulayıcılardan oluşması. Hepimiz restorasyon ya da arkeoloji bölümü mezunuyuz. Bu, bizi diğer oluşumlardan ayıran en önemli özellik; bizler, arkeolojik alanlarda, şantiyelerde, müzelerde direkt uygulama yapanlarız. Müteahhit ya da öğretim görevlisi değiliz. Neden böyle bir birlikteliğe ihtiyaç duyduk? Çünkü, sorunlarımızı anlatmak için hocalara, kurullara gittik; ancak bir karşılık bulamadık. Önce kaç restorasyon bölümü var, ne kadar mezun veriyor ve kaç uzmanlık alanı var şeklinde bir çalışma yaptık. Gördük ki, çok fazla mezun var ve büyük çoğunluğu da ayakları yere basan okullardan gelmiyor. Bu okulların ne doğru düzgün bir öğretim kadroları var, ne de ellerinde restorasyon ve konservasyon çalışmalarına dair bilimsel bir veri var. Şu an bütün amacımız yeni mezunlara ulaşmak. "Restoratörler müteahhidin her dediğini yapmak zorunda" Özgür Özgel: Restoratör olarak görünüyoruz, ama işçi statüsünde çalıştırılıyoruz. Dolayısıyla özlük hakları, şantiyelerde karşılaştığımız sıkıntılar da gündemimizde. Alper Kılıç: Özlük haklarında çok büyük sıkıntılar var. Sigortalar, ‘ağır işçi’ statüsünden ödenmesi gerekiyorken, normal işçi statüsünde ödeniyor ve istihdam da çok zayıf. Restoratörler, mevsimlik işçi gibi çalıştırılıyor ve müteahhitlerin her dediğini de yapmak durumunda kalıyorlar. Müteahhitler üzerinde hiçbir yaptırım söz konusu değil. Bir restoratör, hiçbir müteahhite itiraz edemez; çünkü ertesi gün işsiz kalır. Sizin önerileriniz nedir? Alper Kılıç: Aslında dönüp dolaşıp aynı noktaya geliyoruz: Restoratörlerin istihdamı. Kontrol mekanizmalarında restoratörlerin çoğaltılması, imza yetkisi gerekiyor. Devlet kurumlarında daha çok uzman restoratör istihdam edilmeli. Restorasyon ve Konservasyon Merkez Laboratuar Müdürlüğü’nde daha çok personel gerek. Türkiye genelinde ‘bölge müdürlükleri’ oluşturulması gündemde; bu sürecin hızlandırılması gerek. Türkiye’ye tek bir merkezin bakması, olabilecek bir şey değil. Biz, dernek olarak Bakanlığa istihdam konusunda bir dilekçe gönderdik. Başvurumuza, “mevzuat uygun değil, üzerinde çalışıyoruz” şeklinde bir yanıt geldi. Piyasada hep iki yıllık restoratörler var; 4 yıllıkları zaten istihdam etmişlerdi. En son KPSS sınavında açtıkları 30 kişilik kontenjanı dolduramadılar. Özgür Özgel: Bizim meslek için zaten yanlış bir yöntem KPSS. Çünkü mülakat yapılmalı, tecrübe belirleyici olmalı. Yeni mezun mu, yoksa 10 yıllık iş tecrübesi olan biri mi tercih edilmeli? Alper Kılıç: Sonuçta, eliyle, yeteneğiyle iş yapan birini işe alıyorsunuz. Bu da KPSS ile olmaz. Bir de yeni alımlarda işe başlayanların tamamı İstanbul Üniversitesi’nden; tek bir hocanın elinden çıkma. O hoca ne öğrettiyse, onu yapacaklar; bu da yanlış. Kültür ve Turizm Bakanlığı, restoratör alımlarında bazı kriterler koymalı; deneyim, çalışılan yerlerin belirtilmesi olabilir örneğin. İki yıllıkların mutlaka istihdam edilmesi gerekiyor. Özgür Özgel: Çünkü, 1985’ten bu yana restorasyon faaliyetlerini sırtlayanlar 2 yıllık meslek yüksek okul mezunları. Ama şimdi onları tanımıyorsun. Alper Kılıç: Ya da sadece KPSS ile alıyorsun. Kültür ve Turizm Bakanlığı, 2010 yılında meslek yüksek okulu mezunu restoratörler için sadece 2 kişilik kadro açtı. Özgür Özgel: Derneğimizin bir amacı da 2 yıllık okul mezunu restoratörlerin istihdam sorununun çözümünde katkı sunmak. |
-
Alper, Özgür ve ismini sayamadığım büyüklerimiz olduğu sürece, sizlerin çabaları,tarihe olan saygınız,tarihi eserlere verdiğiniz değerler ve sizlerin başarıları olduğu sürece; Bir gün Doğru-Dürüst Restorasyon ve Konservasyon Heryerde Yapılacak, Sizin Restoratörleri ve konservatörleri desteklemeniz olması gereken bilgileri paylaşmanız ve Her şey için Sizlere mintarız ve iyi ki varsınız. ( Söyleşi Tek Kelimeyle HARİKA! ) YANITLA