br />
Hem muhafazakâr, hem küresel
Kentin 2000’lerde hızlanan dönüşümü, küreselleşme dinamikleriyle bütünleşmiş
olmasından kaynaklanıyor. KSO Başkanı Tahir Büyükhelvacıgil’e göre, Konya
muhafazakâr kimliğiyle bilinen bir kent olmasına rağmen, 1980 sonrasında
uygulanan serbest pazar ekonomi politikaları ile muhafazakâr-İslami değerleri
benimseyerek İslam ve modernitenin bir arada var olabileceğini göstermesi
bakımından öncü kentlerden biri. Konya’nın AB hibelerinden en fazla pay alan
illerin de başında geldiğini görüyoruz; muhafazakâr yapısı ve kente hâkim olan
korumacı gelenek kültürüne karşın AB konusunda oldukça açık ve proaktif bir
girişimcilik var. Küreselleşme ve AB süreçleri, Konya’nın bugün ulaştığı
dinamizme katkı veriyor .
Konya’nın başarılı olmasında üç tarihsel olgunun rol oynadığını
söyleyebiliriz; Çatalhöyük’ten bugüne tarihsel olarak sahip olduğu güçlü
şehircilik geleneği (ki, gecekondu sorunu neredeyse yok); tasavvuf, Sufi
geleneği ve İslam ile dokunmuş kültürel yapı ve üretim geleneği. Öz kaynakları
ile üreten ve kalkınan bir şehir olan Konya’nın, üretimden elde ettiği değerleri
tekrar üretime kazandıran bir anlayışı var. Aynı zamanda, Konya’da güçlenen bir
sivil toplum geleneği de var. Konya bugün Türkiye’de nüfusa oranlandığında en
fazla sivil toplum kuruluşuna sahip kentlerden birisi. Yasin Aktay ve Abdullah
Topçuoğlu’nun 2007’de kaleme aldığı bir makaleye göre, Konya’da 2000’e yaklaşan
sivil toplum kuruluşu var. Bunlardan en aktifleri, Türkiye’nin en büyük insan
hakları kuruluşu olan MAZLUMDER ve bir işadamı derneği olan MÜSİAD. Bu iki
derneğe ek olarak, kentin sanayi ve ticaret odaları da Konya’da her alanda
faaliyet gösteren sivil toplum kuruluşlarıyla güçlü bir dayanışma ve ilişki
içerisinder. Tüm bu örgütler ve kentteki kültürel ve örgütsel dinamikler kentin
gelişimine büyük katkı sağlıyor. Bununla birlikte, Konya ekonomik dinamizmini ve
sivil toplum gelişimini, kültürel ekonomiye, kültürel çeşitliğin ortaya
çıkmasına, kültürel yaşamın dinamizmine yansıtmada zorluklar çekiyor. Kayseri
gibi Konya’da da, hava kararınca sokaklar boşalıyor; kültürel faaliyetler
azalıyor. Bu nedenle de, CNBC-E Business dergisinin kentlerin yaşanabilirliği
endeksinde Konya 46. sırada; EDAM ve Deloitte tarafından hazırlanan rekabet
endeksi’nde, tüm ekonomik dinamizmine rağmen, 35. sırada. Ekonomik dinamizm,
Konya’da kentsel yaşanabilirlik ve rekabet gücüne hâlâ yansımış değil.
Kültürel ekonomi ve çeşitliliğe dayalı kentsel yaşamı ve rekabet gücünü
artırmaya odaklanması gerekirken Konya bugün küresel ekonomik krizden olumsuz
olarak etkilenmenin tedirginliğini yaşıyor. Üstelik son yıllarda Konya,
özellikle tarım-odaklı ekonomi sektöründe ciddi kuraklık sorunu yaşadı ve hala
bu sorunu çözmeye çalışan bir kent niteliğinde. Bu nedenlerle de küresel
ekonomik krizden, işsizlikten, durgunluktan Konya tedirgin ve AKP hükümetine
gerekli tedbirleri alması için çağrıda bulunuyor. KTO Yönetim Kurulu Başkanı ve
TOBB Başkan Yardımcısı Hüseyin Üzülmez, Konya Postası’na 18 Kasım 2008’de
verdiği mülakatta, hükümeti KOBİ’lere destek vermeye çağırıyor; kredilerle
ayakta duran birçok firmanın kredileri geri çağrıl dığında sorun
yaşayacaklarını, üretimin duracağını ve Organize Sanayi Bölgelerinin yok olma
tehlikesiyle karşı karşıya kalacağını dile getiriyor. Konya’nın sanayileşmesi
daha çok öz kaynak kullanma ve az borçlanma eğilimi taşıdığı için, Konya krize
dayanacaktır, ama krizin uzun süreli olmasının kent ekonomisi üzerindeki
maliyeti de çok yüksek olacaktır. Kriz Konya’da geleceğe karşı güvensizlik ve
tedirginlik duygusunu arttırıyor. Kayseri gibi, Konya’da yerel seçimlerin
bitmesini ve hükümetin ekonomiye ağırlık vermesini bekliyor.
Kaynaklar: 1) CNBC-E Business Dergisi, İllerin
Yaşanabilirliği Araştırması, sayı: 24, Ekim 2008 2) Aktay, Y. ve Topçuoğlu
A., Civil Society and its Cultural Origins in a Turkish City: Konya, Critique:
Critical Middle Eastern Studies, 16:3, 273 287 (2007)
E. Fuat Keyman / Koç Üniversitesi - Berrin Koyuncu
Lorasdağı / Hacettepe Üniversitesi
|