Lütfen Tarayıcı Sürümünüzü Yükseltiniz.
SONRAKİ HABER: Depremin Artçısı Heyelan
BÖLÜM SPONSORU

İnşaat Faaliyetlerinde En Az Kaynak İş Gücüne Ayrılıyor

yapi.com.tr, Beylikdüzü Esenyurt bölgesinde, E-5 Karayolu üzerinde inşaa edilmekte olan Marmara Park Alışveriş Merkezi projesinde çalışan 11 işçinin kaldıkları çadırda çıkan yangın sonucu hayatlarını kaybetmesi sonucu yeniden gündeme gelen iş kazaları konusunu mimarlara sordu.

yapi.com.tr
İnşaat Faaliyetlerinde En Az Kaynak İş Gücüne Ayrılıyor

Beylikdüzü Esenyurt bölgesinde, E-5 Karayolu üzerinde inşaa edilmekte olan Marmara Park Alışveriş Merkezi projesinde çalışan 11 işçinin kaldıkları çadırda çıkan yangın sonucu hayatlarını kaybetmesi sonucu yeniden gündeme gelen iş kazaları konusunda www.yapi.com.tr'nin sorularını yanıtlayan İstanbul Serbest Mimarlar Derneği (İSMD) Başkanı Oğuz Öztuzcu, inşaat sektörünün genel olarak çözülmesi gereken pek çok sorunu bulunduğunu; ancak iş kazalarının bir trajedi olduğunu açıkladı.

İnşaat faaliyetlerinde en az kaynağın iş gücüne ayrıldığını vurgulayan Öztuzcu, "Oraya harcanan 5 kuruş, çok fazlaymış gibi göze batar. 40 yıldır bu işteyim ve 40 yıldır şantiyelerdeki işçilerin durumu değişmemiştir. Oysa binalarda kullanılan malzemeler, teknolojiler vs değişti. Çünkü maalesef buraya harcanan para boşa gidecekmiş gibi bir inanç var; '10 lirayla olacaksa neden 100 lira harcayalım ki?' diye düşünülüyor. Oluyor da nitekim; buna ihtiyacı olan insanlar her şartı kabul ediyorlar. Bir kamyonu alın götürün bir işçi pazarına, kasasına 100 kişi atlar. Anadolu’da da böyle ne yazık ki. Bu şartlardan kötüsünü sunsanız da razı olacak, çalışacak, her yerde yatıp kalkacak çok insan var" dedi.

Öztuzcu, şunları söyledi:

"Bu, çadırların yandığı kaçıncı kazadır?"

Bu bir istismardır; insanlar bunu istismar ediyorsa devlet nerede o zaman? Kazalar oldukça 3-4 gün gazete sütunlarına çıkar ve sonra da unutulur. Gidin bakın, her yerde çadır vardır; hepsinde de bir delik vardır ve oradan baca çıkar. Türkiye’nin genelinden bahsediyorum; istisnalar dışında şartlar budur. Özellikle küçük ölçekli firmalar konteynırlara yatırım yapmıyorlar; çadırları toplayıp bir sonraki inşaata devam ediyorlar. Gideceği için, çadırın zeminine beton dökmeyi bile masraf olarak görüyorlar. İnsanlar, böyle şeyleri kendi kendilerine değiştiremiyorlar. Bunu, sorumlu kişiler gelip denetlemeliler. Eğer bu yapılmış olsaydı, bunlar olmayacaktı. Ama öncelikle bu kontrol işini yapacak insanların kafasının değişmesi gerek. Bakın, Van’da çadırlar kurulduğunda daha önceki tecrübelerimizden yangın çıkabileceğini biliyorduk; e o halde niye insanları yakıyoruz ki? Bu, çadırların yandığı kaçıncı kazadır?

"İş güvenliği, ne yazık ki mimarların çok fazla söz sahibi oldukları bir saha değil"

Bu, ne yazık ki mimarların çok fazla söz sahibi oldukları bir saha değil. Alışılmış bir düzen var. Bakın örneğin bir iskele talimatnamesi vardır; bayılsanız dahi düşemezsiniz. Müteahhit, “eğer o iskeleyi kurarsam, rekabet edemem, batarım” der. Biri düştüğü zaman o iskeleden soruşturma açılır, şantiye şefine gidilir; ama sonrasında sorumlu bulunamaz, olay unutulur gider. Aslında elimizdeki yasalar ve yönetmelikler uygulansa, birçok sorun ortadan kalkar. İskele örneğinden bahsettim; yönetmeliklerimizde çok şey var, ama buna uyan kimse yoktur. Ve bunları sesi en az çıkabilecek olan işçiler kullanır; işe ihtiyacı olduğu için işverene diklenemez. İşverenimiz böyle bir şantiyeyi Almanya’da kurabilir mi, Almanlar orada çalışır mı? Yetkili merciler, herkesin bu kurallara uymasını sağlayabilir.

Taşeronlaşma

Taşeronlaşma birçok soruna neden oluyor; ama en önemlisi güvenli çalışma ortamı. Çünkü giderek imkanları daha az, organize olamamış, kurumsallaşamamış firmalar işin içine giriyor ve onların da sorumsuz davranma ihtimalleri çok fazla. 

Kerem Erginoğlu: Kalifiye Ara Eleman Eksiğimiz Çok Fazla

Erginoğlu Çalışlar Mimarlık Kurucu Ortağı Kerem Erginoğlu, "Eğer doğru proje yönetim firmaları ve müteahhitlik firmalarıyla çalışıyorsanız, aslında bunlar hep göz önünde bulundurulan şeyler" dedi. İyi ve köklü kurumların olması gerektiğine vurgu yapan Erginoğlu, şunları söyledi:

"Türkiye’de çok trafik kazası oluyor, ama kaza yapanların çok azı ehliyetsizdir belki de; kurallara uymayınca bu kazalarla karşılaşıyoruz. Benzer durum, inşaat sektörü, tersaneler için de geçerli. Bunlar birbirine bağlı şeyler; bizim her şeyimiz iyi de o taraf kötü gibi bir durum söz konusu değil. Aynı gemideyiz, örneğin trafikte durum ne kadar iyiyse, inşaat sektöründeki güvenlik önlemleri de ancak o kadar iyi.

Aslında çok fazla kalifiye ara eleman eksiğimiz var. Mimarlar, mühendisler belli bir eğitimi alıyorlar (iş güvenliği konusunda ne kadar eğitim alıyorlar, o ayrı bir soru işareti); ama alt elemanların çoğu çok eğitimsiz. Herkes "ben sıvacıyım", "boyacıyım" vs diyebilir ve sadece onun lafına güvenerek o işi yaptırıyorsunuz. Bunların hepsinin bir standarda oturması; eğitimlerinin ve sertifikalarının olması lazım. Malzemelere çok rahatlıkla para harcıyoruz, ama o malzemeleri emanet ettiğimiz kişilere yeterince önem vermiyoruz. Böyle bir akılsızlık içindeyiz".

Cafer Bozkurt: Müteahhitlerimiz rekabeti, işçilik paralarını düşürerek yapmaya çalışıyorlar

Türkiye’de inşaat sektörü çok gelişti; gelişmiş toplumlardaki yüksek nitelikli yapıları yapar duruma geldik. Taşıyıcı sistem, altyapı, ince yapı, komünikasyon, yalıtım alanlarında çok kaliteli mallar üretiyoruz; iyi uygulama da yapıyoruz. Yalnız Türkiye’deki müteahhitler ve bu maliyet barometrelerini hazırlayan kişiler, bir faktörde çok gayrı ciddi davranıyorlar. Bu da insan emeği, ki mimarlık hizmeti, işçilikler de buna dahildir. Bunun sonucunda, işçileri de ciddiye almadıkları, değer vermedikleri, doğru standartları koymadıkları için, maalesef inşaatlarda o insanların çalışma şartları da olması gerektiği gibi planlanmıyor. Hiçbir gelişmiş toplumda o şartlarda insanlar çalıştırılmaz. Müteahhitlerimiz, rekabeti işçilik paralarını düşürerek yapmaya çalışıyorlar.

Adnan Kazmaoğlu: Mimari ekipler olarak, uyarılarda bulunuyoruz ve önlemlerin uygulanmasına çalışıyoruz

Bizim gerçekleştirdiğimiz projelerde de benzer sorunlar yaşadık. Yangın olmasa da, işçilerin düşmesine sebep olan hatalı kullanımlar oldu. Mimari ekipler olarak, uyarılarda bulunuyor ve önlemlerin uygulanmasına çalışıyoruz. Çalıştığımız müteahhitlik gruplarının çoğu bu konuda deneyimli ve nitelikli tedbirler de alıyorlar. Ustalarımız ve işçilerimiz de kahraman ruhu taşıyorlar; örneğin kemerini takmayabiliyorlar; bu nedenle de istenmeyen kazalar yaşanabiliyor. Uygulama süreci zayıf; bunlar daha iyi organize edilebilirse, sorunlar da azalır diye düşünüyorum. Cem Sorguç: Öncelikle mevcut mevzuata dair bir farkındalık oluşturulmalı

İş sağlığı ve güvenliği, kesinlikle herkesin uyması gereken önemli bir konu; mimarın, işverenin, şantiyenin sorumluluğundadır, hiç kimse elini çekemez. Nasıl ki örneğin Yangın Yönetmeliği’ne uymak mecburiyetindeyiz, buna da uymamız gerekiyor. Zaten bu konuda bir mevzuat yok değil, var; daha da iyileştirilebilir ayrı konu, ama öncelikle o bir alışkanlık haline getirilmeli. Aksayan yönleri, yola çıkınca görülecektir. Ama öncelikle herkesin bunun varlığından haberdar olması gerek.

Yavuz Selim Sepin: Ders olsun diyoruz, ama bize hiçbir ders kar etmiyor

İşine önem verme, işini sevme, işin ehli tarafından yapılması çok önemli. Para hırsıyla bazı şeylerin göz ardı edilmesi, güvenlik konusuna ciddi yaklaşılmaması bir sorun. Burada mimarinin çok önemi var; ilk çizgisinden son çizgisine kadar her şeyin çok iyi düşünülmesi gerek. Eğer böyle yapılsaydı, bunun gibi bir problem de ortaya çıkmazdı. Ders olsun diyoruz, ama bize hiçbir ders kar etmiyor; iki gün sonra yine aynı şeyleri duyuyoruz. Kanunlar, yönetmelikler çıkarsanız da, bu anlayışla bir yerlere varamıyorsunuz. Çünkü bir yaptırım söz konusu değil.

Umut İyigün: Kurumsallık artıkça iş güvenliği de önem kazanacak

İş güvenliği önemli; ama bunun iki ayağı var; bunlardan biri de işçilerin bu konuyu önemsemeleri ve benimsemeleri. Çünkü Türkiye’de herkes cengaver; adam hiçbir tedbir almadan iskelenin en tepesine en hızlı ben çıkarım diyor. İş güvenliğini uygulamaya çalışan şirketler var ki, diğerlerine göre daha kurumsallar. Kurumsallık artıkça iş güvenliği de önem kazanacak. Biz mesleki kontrollük yaptığımız işlerde, bunu mutlaka vurguluyoruz. Ama sonunda iş daha çok müteahhitlerin eline kalıyor. Öncelikle devlet, denetim mekanizmalarını çalıştırmalı ki şirketler de kendi mekanizmalarını oluştursunlar. Bir 10 sene öncesine göre iyiye gidiş var ve bu da kurumsallaşmayla ilgili.

http://www.yapi.com.tr/haberler/insaat-faaliyetlerinde-en-az-kaynak-is-gucune-ayriliyor_96869.html

Read Comment Section
İlk Yorumu Siz Yapın
Gönder

Yorumum onaylandığında e-posta ile bildir.

E-posta adresimle bültenlere abone olmak istiyorum

Haber gönderin Hemen haber gönderin

Sosyal Medyada Yapi.com.tr:

Abone Ol Yapı sektöründeki tüm gelişmelerden en önce siz haberdar olmak isterseniz e-bültenimize abone olun.
Bülten arşivine erişmek için tıklayın

REKLAM VERİN

Ajanda
TAMAMI » Bugünkü Etkinlikler BUGÜN:
Herhangi bir etkinlik mevcut değil!