İklim müzakereleri rayına oturdu mu?
Resmi gözlemci statüsü ile Cancun İklim Zirvesi’nde müzakere görüşmelerine katılan Bölgesel Çevre Merkezi - REC Türkiye ekibi Zirve çıktılarını değerlendiriyor. Meksika’nın Cancun kentinde sonuçlanan BM İklim Değişikliği Çerçeve Sözleşmesi’nin (BMİDÇS) 16. Taraflar Konferansı (COP16) ve Kyoto Protokolü’nün (KP) 6. Taraflar Buluşması (COP/MOP6), aynı anda altı resmi paralel süreçte yürütülen müzakerelere sahne oldu. Yaklaşık olarak 12000 akredite katılımcıyı ağırlayan Zirvede göze çarpan en önemli nokta, COP15’te gerçekleştirilen müzakerelere katılım sağlayan müzakere heyetlerinin yapısı ve de müzakerelere katılım sağlayan gözlemci kuruluş temsilcileri ile karşılaştırıldığında heyecanın daha sönük ve beklentinin geçen seneye göre daha düşük olmasıydı. Geçen yıl Kopenhag’da müzakerelerin ikinci haftası gerçekleştirilen üst düzey oturumlara yaklaşık 115 devlet başkanı katılım sağlarken bu yıl üst düzey katılımın sınırlı olması aslında ülkelerin de beklentilerinin düşük olduğunu gösterdi. Temel çıktılar Bu Zirvede genel beklenti, önümüzdeki yıl Güney Afrika’nın Durban kentinde gerçekleştirilecek olan iklim zirvesinde hukuki bağlayıcılığı olan bir resmi anlaşma metninin ortaya konması amacıyla ilgili taslağı sonlandırma yönündeydi. 2012 sonrası iklim rejiminin şekillenmesi için COP13’de başlatılan resmi sürecin ara adresi olarak belirtilen bu zirvenin sonucunda sadece belirli başlıklar altında karar metinleri ortaya kondu. - İlk haftanın ilk günlerinden akıllarda kalan en önemli sahne, Japonya’nın müzakereleri bloke etmesi oldu. Japonya, Kyoto Protokolü’nün ikinci bir yükümlülük dönemi ile devamına Kanada ve Rusya’nın da desteği ile karşı çıkması yaklaşık 20 yıldır ortaya koyulan çabanın sonunun mu geldiği sorularını akıllara getirdi. İkinci haftanın sonunda üst düzey ikna turlarının sonucunda birinci ve ikinci yükümlülük dönemleri arasında sürekliliğin sağlanacağı kararı alındı. - Sözleşme hattında yürütülen müzakerelerin anlaşma belgesinde küresel sıcaklık artışının 2oC’nin üstüne çıkmaması için acil eylem çağrısı getirirken, bu değerin 1,5oC’ye çekilmesi için de çalışma yürütülmesi kararı alındı. - Yürütülen müzakerelerin anlaşma metninde dikkati çeken diğer bir önemli konu da iklim değişikliği ile mücadelede küresel, bölgesel, ulusal ve yerel düzeyde atılan adımların önemine dikkat çekildi. Yerel yönetimler de dahil olmak üzere bu paydaşlar hükümet paydaşları olarak adlandırıldı. Özel sektör, gençler dahil olmak üzere tüm sivil topluma vurgu yapıldı. - İklim değişikliği ile mücadelenin bir gerekliliği olarak düşük karbonlu bir topluma geçiş için paradigma değişikliğine ihtiyaç duyulduğu vurgulanırken bu geçişin de yenilikçi teknolojiler, daha sürdürülebilir üretim, tüketim ve hayat tarzındaki değişiklikler ile büyümeyi ve sürdürülebilir kalkınmayı destekleyeceği ve bu değişimin de iş gücü ve iş sahalarına da yansıyacağı belirtiliyor. - Uyum başlığı altında Cancun Uyum Çerçevesi, Uyum Komitesi ve kayıp ve hasarlar ile ilgili bir çalışma programının oluşturulması kararı alındı. - Cancun Zirvesi’nin en önemli çıktılarından biri Yeşil İklim Fonu oldu. Fakir ülkeleri desteklemek amacıyla geliştirilen fon, gelişmiş ve gelişmekte olan ülkelerden eşit sayıda temsilcinin bulunduğu 24 üyeden oluşacak bir kurul tarafından yönetilecek. Bu yeni oluşum ilk üç yıl boyunca Dünya Bankası tarafından denetlenecek. Bu fonun sürekliliğini sağlamak amacıyla gerekli fonun nasıl yaratılacağı tartışmaları ile beraber bazı ülkeler uçak ve deniz ulaşımında kullanılan yakıta vergilendirme önerisi getirdi ancak buna rağmen herhangi bir karara bağlanamadı. - İklim değişikliği ile mücadele için atılan azaltım ve uyum için adımlarda teknoloji transferi ve teknoloji ihtiyacını karşılamak üzere Teknoloji Yürütme Komitesi ve İklim Teknoloji Merkezi ve Ağı kurulması kararı alındı. Komite ve ağın fonksiyonlarından bahseden anlaşma metninde fikri mülki haklar konusunda herhangi bir açıklama bulunmuyor. 'Özel sektör'den üst düzey zirve Müzakelerin ikinci haftasına girerken haftasonu Cancun müzakereleri özel sektör temsilcilerinin büyük zirvesine ev sahipliği yaptı. Dünya ekonomisine yön veren ve iklim değişikliği ile mücadelede önemli katkılar koyan 800 iş dünyası temsilcisi bir araya geldi. Müzakerelerin durgun gittiği ilk haftanın sonunda, 4-5 Aralık 2010 tarihleri arasında Ritz Carlzton Otel’de düzenlenen Dünya İklim Zirvesi’nde düşük karbon ekonomisinin liderleri biraraya geldi. Sanayi ve finans konularında 25’in üzerinde çalışma toplantısı düzenlendi. Bu toplantılarda düşük karbonlu yeni bir ekonomi modelinde değişen iş süreçleri ile birlikte finans ve bankacılık, sigorta ve sanayinin rolü tartışıldı. İklim Platformu ve Bölgesel Çevre Merkezi – REC Türkiye adına katıldığımız zirvede, çıkarılacak en önemli izlenim, küresel finans ve sermaye piyasalarında yeterli miktarda likidite olduğu yönünde. Önemli olan nokta, bu kaynakların yenilenebilir enerji, enerji verimliliği, düşük karbon teknolojilerinin kullanımının yaygınlaşması için aktarılmasının sağlanması. Bunun için de, uluslararası piyasayı düzenleyecek bir çerçeve anlaşmaya ve aynı zamanda ilgili ulusal düzenlemelere ihtiyaç duyuluyor. Ancak bu anlaşmanın, yatırım piyasalarında uzun dönemli istikrar sağlayarak yatırımların geri dönüşünde ülkelerin politik ve ekonomik risklerini en aza indirecek bir yapıyı içermesi de gerekiyor. Müzakerelerin sonucu olarak kurulacak olan Teknoloji Yürütme Komitesi’nde özel sektör temsiliyetinin sağlanması için belgede özel sektöre de atıf yapılmış olması iş dünyası kuruluşları (BINGO) için önemli bir başarı olarak görülmelidir.. Yerel yönetimler de müzakerede Müzakerelerin Yürütme Yardımcı Organ (SBI) oturumlarında ele alınan en çarpıcı başlıklardan biri gözlemci kuruluşların 2012 sonrasına ilişkin mekanizma ve süreçlerle ilgili yürütülen müzakerelere aktif katılımıyla ilgili oldu. Sürdürülebilir Kentler Birliği-ICLEI sözcülüğünde STK ana ağları kapsamında çalışmalar yürüten çevreci kuruluşlar, cinsiyet, yerel yönetimler, ticaret birlikleri ve gençlik ağlarının Haziran 2010 bu yana süreçlere daha aktif katılımına yönelik yaptığı yazılı ve sözlü açıklamalar sonucunu buldu. Sözleşme sürecinde yürütülen müzakelerin sonucu olarak kabul edilen karar metninde gözlemci kuruluşlara özel bir vurgu yapıldı. ICLEI’nin iklim müzakerelerinde üzerinde durduğu bir diğer önemli konu da hükümetlerin bir parçası olan ancak sivil toplum kategorisinde müzakerelere katılan yerel yönetimlerin katkı sürecinin daha da güçlendirilmesi. Bu çabaların sonucunda COP16 SBI karar belgesinde BMİDÇS tarihinde ilk kez içerisinde “hükümet paydaşları” kavramı karar belgesinde yer aldı. Yerel yönetimler de hükümet paydaşları içerisinde yer alan ilk paydaş oldu. ICLEI tarafından yapılan açıklamada yerel yönetimlerin hükümet paydaşı olarak ele alınmasının tarihi bir dönüm noktası olduğu ve yerelde seçilmiş liderlerin ve temsilcilerin BMİDÇS süreci içerisinde katkısına olumlu bir şekilde etkileyeceği de belirtildi. Uyum, kapasite geliştirme ve ormansızlaşma başlıkları altında alınan kararların birçok paragrafta da yerel yönetimlerin önemli rolüne dikkat çekildi. Müzakereler esnasında Meksika delegasyonu tarafından yapılan bir öneri de dikkat çekti. Parlementerlerin de hükümet paydaşları olarak tanınmasına yönelik bir teklif de masaya yatırıldı. Yerel yönetimler bu sözlü ve yazılı katkılarının yanında büyük etkinliklere de imza attı. Belediye başkanları, parlementler ve hükümet temsilcilerinin bir araya geldiği üst düzey bir etkinlikte Yerel Yönetimler ve Parlementler Girişimi toplantısı gerçekleştirildi. Bu toplantıda, kentlerde iklim değişikliği ile ilgili atılan örek çalışmaların ülkeler tarafından örnek alınabileceği belirtildi. Örnek olarak da ICLEI Kentler İklim Merkezi (Cities Climate Center) tarafından geliştirilen Carbonn Kentler İklim Kayıt Sistemi’nin pilot olarak Ölçme-Raporlama-Doğrulama (MRV) süreçlerine katkı sağlayabileceği de vurgulandı. COP16 ve sivil toplum COP16’da alınan kararlardan bir diğeri de Sözleşmenin 6. Maddesi Eğitim, Öğretim ve Kamuoyu Bilinçlendirme maddesinde oldu. İklim değişikliği ile ilgili karar alma süreçlerinde kadınlar, gençler, yerel halk, sivil toplum gruplarının rolünün güçlendirilmesi, Taraflar Konferans’ları ve Yardımcı Organlar Toplantıları dahil olmak üzere hükümetlerarası toplantılara katılımlarının kolaylaştırılması yönünde alınan kararlar daha da şeffaf bir sürecin kapılarını açtı. Bu kararın alınmasında BMİDÇS resmi gözlemci kuruluşları arasında yer alan ve gençleri temsilen müzakerelere katılan gençlik kuruluşlarının (YOUNGO) büyük bir çabası oldu. COP16’de REC Bölgesel Çevre Merkezi (REC), COP16 görüşmelerini yaklaşık 10 kişilik bir ekip ile takip etti. Hükümetlerarası Kuruluş-Intergovernmental Organisation statüsünde müzakereleri takip eden REC ekibinde Türkiye ofisini temsilen de katılım sağlandı. REC Türkiye tarafından zirve süresince hazırlanan elektronik günceler ile paydaşlar ile günlük olarak gelişmeler Türkçe olarak paylaşıldı. REC Türkiye ve TÜSİAD işbirliğinde özel sektöre yönelik olarak çalışmalarına başlayan İklim Platformu Özel sektöre yönelik düzenlenen yan etkinlikleri ve daha da önemlisi özel sektör zirvesine katıldı. Müzakerelerin son gününde hükümetlerarası kuruluşlara resmi üst düzey oturumda konuşma hakkı tanındı. Bu oturumda, REC İcra Direktörü Marta Szigeti Bonifert tarafından gerçekleştirilen konuşmada, REC’in Orta ve Doğu Avrupa’da 6. Madde Eğtim, Öğretim ve Kamuoyu Bilinçlendirme Bölgesel Odak Noktası olarak gerçekleştirdiği çalışmalara değinildi. REC Türkiye ve TÜSİAD tarafından geliştirilen ve özel sektörün düşük karbon ekonomisine geçişini desteklemek amacıyla kurulan İklim Platformu’na geçen sene olduğu gibi özel bir vurgu yapıldı. COP16 ve Türkiye Bu sene Türkiye delegasyonu yaklaşık 70 uzman ile temsil edildi. Kamu kuruluşlarından üst düzey yöneticiler ve teknik kadroları temsilen uzmanların yanında delegasyonda, özel sektör ve yerel yönetimleri temsilen katılımcılar da yer aldı. Diğer yandan Türkiye’den sivil toplumu temsilen katılımın ise zayıf olduğu gözlendi. Geçmişi tekrar hatırlamak gerekirse, Türkiye’nin Ek-II Listesinden çıkartılması ve diğer ülkelerden farklı bir konumda Ek-I’de yer almasını sağlayan 26/CP7 numaralı karar 2001 yılında Marakeş’te gerçekleştirilen 7. Taraflar Konferansı’nda alınmıştı. Bu Zirve’nin sonucunda Sözleşme hattının anlaşma belgesinde “diğer konular” başlığı altında bu karar tekrar hatırlatılarak bu yeni dönemde de bu koşulların Taraflar Konferansı tarafından dikkate alınacağı belirtildi. Türkiye’nin diğer gelişmekte olan ülkeler gibi desteklerden yararlanma talebinin ise dikkate alınacağı belirtilirken diğer gelişmekte olan ülkelerin itirazlarının da hala geçerli olduğu da görülüyor. [1]COP16 (BMİDÇS), COP/MOP6 (KP), 2 adet yardımcı organlar (Yürütme Yardımcı Organı, SBI/ Bilimsel ve Teknolojik Danışma Yardımcı Organı, SBSTA), Uzun Dönemli İşbirliği Geçici Çalışma Grubu AWG-LCA (BMİDÇS) ve Kyoto Protokolü Geçici Çalışma Grubu AWG-KP (KP) Referanslar: UNFCCC: www.unfccc.int
|